Bulgaristan’da gerçekleştirilen demokratik değişimlerden 20 yıldan fazla bir zaman sonra, iktisadi hayatın belkemiğini oluşturacak bir orta sınıfın ülkemizde artık doğduğunu söyleyebilir miyiz?
Bankacılık ile ilgili istatistik verileri pek umut verici değil: Bulgaristan’daki bankalarda biriktirilen 34 milyar levalık paranın yarısı Bulgar vatandaşlarının sadece % 1.5’inin elindedir. Başka bir Avrupa araştırması ise Bulgarların % 59’unun biriktirilen parası olmadığını gösteriyor. Öyleyse orta sınıfı oluşturacak insanları nerede arayalım?
Bu sorunun cevabını, çeşitli alanlarda çalışan insanlar arasında aradık.
‘Uygulamalı Araştırmalar ve İletişim” Vakfı’ndan Georgi Apostolov’un görüşü şöyle:
“Bulgaristan’da orta sınıf yok. Orta sınıfın standardına göre yaşam süren küçük bir tabaka var, ancak bu gerçek bir orta sınıf değil.Çünkü orta sınıfın olması, istikrarlı bir yaşam ortamı olması demektir. Orta sınıfı oluşturanlar, istikrar sağlayan bir işte çalışan, çoğu zaman kendi işini yapan, çocuklarının geleceğini ve eğitimini sağlamış, ekonomik krizin darbelerini veya ailede meydana gelebilecek olağanüstü gelişmeleri karşılayabilecek kişilerdir.
Bizde orta sınıf rolünü genç, eğitimli, genellikle finans ve sigortacılık sektöründe veya çok uluslu şirketlerin şubelerinde ya da bilişim teknolojileri alanında bazı büyük Bulgar şirketlerinde çalışan genç insanlar görüyor.Onların gelirleri kendilerine Amerika ya da sanayileşmiş bir Avrupa ülkesindeki orta sınıfın yaşam standardına yakın bir standart sağlıyor.Ancak bu genç insanlar işsiz kalırsa, bu yaşam biçimini sürdürecek kaynakları da yok oluyor ve daha düşük bir sosyal sınıfa inyorlar. Öyle ki, ülkemizde orta sınıfın oluşundan bahsedemeyiz.Böyle bir sınıf mevcut ise o zamanın içinde kendi kendini yeniden üretebilir. Ama bunu engelleyen birçok sorun var. Biri, küçük ve orta ölçekli işletmeler önündeki engellerdir. Bizde kendi işini yapmak, yalnız ekonomik krizden dolayı değil, mevcut sonsuz idari kısıtlamalar, finans ve vergi güçlükleri, haklı olmayan rekabet, yolsuzluğa karışan bürokrat ve memurların gayriresmi haraçları yüzünden çok zordur. Bütün bunlar, orta sınıfı besleyen istikrarlı bir işin kurulmasını engelleyen büyük güçlüklerdir.Kriz yaşayıp yaşamamamıza bakılmaksızın, ülkemizdeki ekonomik ortam düzelmedikçe, kendi kendini geçindirecek, belirli bir ürün sağlayacak ve zamanın içindeki varlığını sürdürebilecek reel bir orta sınıfın kurulması mümkün olmayacaktır.”
“Ülkemiz piyasa ekonomisi yoluna devam ediyor. Bizde zenginler, orta gelirli insanlar ve yoksullar var”, diyor Mariana Peçiyan. Kendisi,büyük bir Amerikan şirketinin alt üstlenicisi olduğundan, ürünlerinin % 90’dan fazlasını ihraç eden bir metal kesme aletleri şirketinin sahibidir.
Ancak Bayan Peçiyan’a göre orta sınıftan bahsederken, bu sosyal tabakaya mensup olabilecek kişilerin resmi gelirlerini gözler önüne serebilecek açık bir tablo ortada değildir.
Mariana Peçiyan devamla şöyle diyor:
“ İnşaat sektörünü alalım.Ne kadar çok yeni konut dairesinin inşa edildiğini biliyorsunuz. Bunları kim satın alıyor? Tabii ki, orta sınıf. Ancak bu insanların gelirlerinin büyük bir bölümü ‘kayıtdışıdır. Küçük ölçekli işletmelerde en çok, orta büyüklüktekilerde kısmen olmak üzere, kayıtdışılık ortadadır. Üretim sağlayan işletmelerde, sanayi ve hizmet sektöründeki büyük şirketlerde ise kayıtdışılık mümkün değildir. Demek ki, orta sınıfın olup olmaması sadece alınan gelirler reel biçimde kayıtlı olduğunda görülebilir.”
Sofya’nın ‘Aya Sofya’ hastanesinden Dr. Sofiya Angelova ise şunları paylaşıyor:
“Kanımca Bulgaristan’da orta sınıf yoktur. Eskiden vardı ve bu sınıfı doktor, öğretmen, sanatçı, kültür eylemcileri, gazeteci ile bilim adamları oluşturuyorlardı. Bahsettiğim bütün bu entelektüel potansiyel şimdi yoksullar sınıfına katıldığı için şimdi orta sınıf diye bir tabaka yoktur. Doktor olarak çalışmalarımla ilgili izlenimlerimi paylaşıyorum.Hastanelerin ticaret ortaklıklarına dönüştürülmesinden sonra biz, hekimler, insan sağlığını pazarlayacak duruma düştük. Bu ise andiçtiğimiz Hipokrat yeminine ters düşüyor. Uygulanan kendi kendini geçindirme sistemi içinde sağlık sektörü çalışanlarının aldıkları ücretler yeterli değildir. Bu, ülkemizin diğer aydınları için de özgü bir şey. Buna bağlı olarak, ne kadar çok genç Bulgarın yurdunu terkettiğini gösteren istatistik veriler acı vericidir.Ülkemizde emeğe, hakettiği ücret verilmiyor.”
Milka Dimitrova
BNR