Popüler Yayınlar

Bu Blogda Ara

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Kasim Dal: HÖH’ün kopyasını kurmuyoruz, bizim kendi yolumuz var

30 Kasım 2012 Cuma |

Bağımsız milletvekili Kasim Dal, Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisinin 'ikinci versiyonunu' kurmaları sözkonusu olmadığını, kendi yolunda ilerlediklerini söyledi. ‘Bizi destekleyen insanlar böyle olmasını istiyor’ diyen Dal, siyasi parti projesiyle ilgili finansal kaynağı nereden buldukları şeklindeki soruya Korman İsmailov ile birlikte HÖH’ten ihraç edildikten sonra vakıf kurduklarını ve bölgelerdeki toplantılarını bu şekilde organize ettiklerini söyledi. Ancak Dal önümüzdeki parlamento seçimleri için sözkonusu vakfın yeterince kaynağı olmadığını vurguladı. 

 AJANS BG
Kasım 30, 2012 | 3 yorum |

Korman İsmailov: Seçime tek başımıza gidiyoruz ancak koalisyon kapısı da açık

Bağımsız milletvekilleri Kasim Dal ve Korman İsmailov'un Hürriyet ve Şeref Halk Partisi yarın başkent Sofya'daki Ulusal Kültür Sarayı'nda (NDK) kuruluyor.  Hürriyet ve Şeref Halk Partisi kurucularından yapılan açıklamada, NDK’daki Parti Kuruluş Kongresi’ne 900’ün üzerinde delegenin yanı sıra 250 civarında misafirin de katılacağı bildirildi. 

‘YOK EDİLEN DEĞERLERİMİZİ İSTİYORUZ’
Yeni kurulacak Türk partisinin genel başkanlığına seçilmesi beklenen milletvekjili Korman İsmailov: ‘yıllar içinde çiğnenen ve başka şeyler değiştirilen değerlerimizi geri getirmeye çalışıyoruz’ dedi.
Partinin simgesi olan güneşe de açıklık getiren İsmailov, güneşin sıcaklık olduğunu ancak şimdiye kadar belirli bir grubun bu sıcaklıktan yararlandığını belirtti. İsmailov, bu insanların da ülkenin ekonomi ve siyasi elitini temsil ettiklerini ve eski komünist sistemin istihbarat örgüyü DS’nın ajanlarının önemli rolleri oynadıklarını kaydetti.

‘SEÇİMLERE TEK BAŞIMIZA KATILACAĞIZ ANCAK KOALİSYON KAPISI DA AÇIK’
‘İsteğimiz ve gayemiz toplumumuzun daha geniş bir bölümü için  sıcaklık, ışık ve şeffaflık olsun’ diyen İsmailov, önümüzdeki parlamento seçimlerine tek başına katılacaklarını vurgulayarak, yüzde 4’lük barajı hedef olarak alacaklarını söyledi. İsmailov tek başımıza seçimlere katılacağız dese de olası koalisyonlar için yolu da açık bıraktı.
İsmailov, şimdilik gündemlerinde koalisyon konusu olmasa da gerektiğinde sadece kendilerini kanıtlamış merkez sağ çizgideki partilerle koalisyona gidebileceklerini söyledi.
İsmailov, NDSV ve Mariya Kapon’un partisiyle diğaloğu da sürdüreceklerini açıkladı.

AJANS BG


HÖH GENEL BAŞKAN YARDIMCISI RUŞEN RİZA: 'HERKES PARTİ KURABİLİR'


 


Hürriyet ve Şeref Halk Partisi için göçmen derneklerinin başkanları ne demişti?


Bağımsız milletvekilleri Kasim Dal ve Korman İsmailov yeni bir siyasi parti kurma çalışmalarına devam ediyor. Peki Türkiye’deki göçmen dernekleri Bulgaristan’da bir ikinci partinin kurulmasına nasıl bakıyor?

Bal-Türk Genel Başkanı Çolakoğlu: Dal içeride mücadele etmeliydi

Bağımsız milletvekilleri Kasim Dal ve Korman İsmailov yeni bir siyasi parti kurma çalışmalarına devam ediyor. Peki Türkiye’deki göçmen dernekleri Bulgaristan’da bir ikinci partinin kurulmasına...





Bağımsız milletvekilleri Kasim Dal ve Korman İsmailov yeni bir siyasi parti kurma çalışmalarına devam ediyor. Peki Türkiye’deki göçmen dernekleri ve Bulgaristan’daki sivil toplum örgütleri bir..




Bal-Göç Başkanı Özkan: İkinci bir partiyi desteklemiyoruz


Bağımsız milletvekilleri Kasim Dal ve Korman İsmailov yeni bir siyasi parti kurma çalışmalarına devam ediyor. Peki Türkiye’deki göçmen dernekleri Bulgaristan’da bir ikinci partinin kurulmasına...




Dr. Esma Gündoğdu: ‘Ikinci parti yeni birşey sunmayacak’


Bağımsız milletvekilleri Kasim Dal ve Korman İsmailov yeni bir siyasi parti kurma çalışmalarına devam ediyor. Peki Türkiye’deki göçmen dernekleri Bulgaristan’da bir ikinci partinin kurulmasına nasıl bakıyor? ...




BAHAD: Yeni partiyi destekliyoruz


Merkezi Bursa’da bulunan BAHAD derneğinden yapılan açıklamada, Kasim Dal ve Korman İsmailov’un kuruluş çalışmalarını yürüttüğü yeni siyasi partiyi destekledikleri belirtildi. Dernek Başkanı Eşref Kahraman...




..................................................................................................................................................


Kasım 30, 2012 | 1 yorum |

Yeni partinin kuruluşu dünyaya internetten canlı yayınlanacak

Hürriyet ve Şeref Halk Partisinden (HŞHP) yapılan açıklamada, yarın saat 11.00'dan  itibaren partinin Kuruluş Kongresi'nin resmi web sitesi üzerinden canlı olarak yayınlanacağı bildirildi. 

AJANS BG
Kasım 30, 2012 | 4 yorum |

Devlet Bahçeli’nin fotoğrafı önünde poz verdi başına dert açtı

Şumnu’nun Baykovo Köyü imamı Tahir Tahirov’un (27) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin posteri önünde resim çektirmesi başına dert oldu.

Ulusal yayın yapan Nova TV, Tahirov’un MHP posterleri önünde fotoğraf çektirmesi ve bu fotoğrafları Facebook profilinde yayınlamasını ‘Şumnulu imam Bozkurt işaretleri önünde fotoğraf çektiriyor’ başlıklı haberle duyurdu. Ardından birçok Bulgar medyası da aynı habere yer verdi. Tahirov’un Bozkurt işareti yaparak Devlet Bahçeli’nin posteri ve MHP bayrağı önünde çektirdiği  fotoğtaflar nedeniyle bölge müftülüğü gerekli soruşturmanın yapılacağını açıkladı. 

AJANS BG
Kasım 30, 2012 | 28 yorum |

THY, İkonomika Dergisinin "İş Sektöründe Özel Ortak" ödülünü aldı

Bulgaristan'ın ekonomi sektöründe en prestijli ödüllerinden olan "Bay ve Bayan Ekonomi Ödülleri" dağıtıldı. Sofya Ulusal Tarih Müzesi'nde düzenlenen törende, Türk Hava Yolları (THY) da "İş Sektöründe Özel Ortak" ödülünü aldı. 

 İkonomika Dergisi'nin 1992 yılından bu yana verdiği ödüller, bu yıl 33 isimden oluşan jüri tarafından, ülkenin en başarılı iş adamı ve iş kadınını önde gelen 45 yönetici arasında seçildi. Törende "Bay Ekonomi" ödülü madencilik sektöründe 60 milyon avroluk yatırımla ile yılı tamamlayan Minstroy Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nikolay Vılkanov'a verildi. "Bayan Ekonomi" ödülünü ise gıda sektöründe en hızlı gelişen Bella Bulgaria Şirketi Genel Müdürü Elza Markova aldı. Ödül törenin başında kurulu geleneğe yenilik getirerek, jüri adına özel bir onur belgesi verileceği açıklandı. Jüri üyelerinden Hristo Hristov, 2012 yılında 20 yeni destinasyonla, dünyanın en çok ülkeye sefer yapan Thy'ye "İş Sektöründe Özel Ortak" isimli bir onur belgesi takdim edilmesine karar alındığını bildirdi. Belge, Thy Sofya Müdürü Cenk Öcal'a verildi. Öcal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Thy'nin böyle bir ödül almasından gurur duyduğunu belirterek, "Bu ülkeye değer veriyoruz, bu ülkedeki iş adamlarına en iyi hizmeti sunmaya çalışıyoruz ve bunun sonucunda, bu ödülü almak tanıtımımız açısından çok iyi oldu" dedi. Resepsiyonla sona eren törende ayrıca bilişim teknolojileri, tarım, küçük ve orta çaplı işletmeler gibi 7 dalda çeşitli ödüller dağıtıldı. 

AA,  İvo Radoykov
Kasım 30, 2012 | 0 yorum |

Plevneliev, Naim'le görüştü

29 Kasım 2012 Perşembe |

Kariyerinde 3 olimpiyat, 7 dünya, 6 Avrupa şampiyonluğu bulunan Naim Süleymanoğlu, Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev'in iki günlük Türkiye ziyareti sırasında kendisiyle görüştü.

Türkiye'de Spor Bakanlığı'nda müşavir görevini yürüten Süleymanoğlu, dün akşam, Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'de resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev onuruna Çankaya Köşkü'nde verdiği akşam yemeğine katıldı. Ankara'daki gazeteciler, yemek sırasında rekortmen halterci Naim Süleymanoğlu'ndaki büyük değişikliğin gözlerden kaçmadığını vurguluyor.. 2010 yılında akciğerlerindeki sorun nedeniyle İstanbul'da 3 gün yoğun bakımda kalan Süleymanoğlu, hastalığınını tamamen iyileştiğini ve kendisini şu anda çok iyi hissettiğini söyledi.
Kasım 29, 2012 | 2 yorum |

Plevneliev göçmen derneklerinin temsilcileriyle görüşecek


Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev'in iki günlük Türkiye ziyareti sürüyor. Plevneliev bugün İstanbul’da temaslarda bulunacak. Saat 16’da Bulgaristan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda göçmen dernekleri temsilcileriyle görüşecek. Plevneliev’e merkezi Bursa'da bulunan Balkan Türkleri Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu (BGF) tarafından ayrıntılı rapor sunulacak. Balkanlar'da barışın ve hoşgörünün kalıcı olabilmesi için, ders kitaplarının yeniden düzenlenmesinden oluşturulacak Komisyonlarca bunların yeniden düzenlenmesine kadar bir dizi hususa değinilen raporda, Bulgaristan Türkleri ve göçmenlerinin sorunlarına da değiniliyor. Bal-Göç’ten yapılan açıklamada, Plevneliev'in aracı olmaksızın doğrudan okuyabilmesi için Bulgarca hazırlanan rapor, önümüzdeki günlerde kamuoyuyla da paylaşılacağı belirtildi.
Plevneliev’in göçmen dernekleri ile buluşmasına Bultürk derneğinin temsilcilerinin yanı sıra Çorlu, Gebze, İzmir ve diğer şehirlerdeki derneklerin temsilcilerinin de katılacağı bildirildi.

AJANS BG
Kasım 29, 2012 | 0 yorum |

İğneada’ya nükleer projesi görüşüldü

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev görüşmesinde, İğneada’ya yapılması planlanan nükleer santral projesi de ele alındı. 

 Son 4 yılda karşılıklı 4 kez cumhurbaşkanlarının birbirini ziyaret ettiğini anımsatan Gül, “Bu bile ilişkilerimizin en iyi göstergesi. İlişkilerimizin mükemmeliyetine bir örnekte vermek isterim.Bulgaristan nüfusu 7.3 milyon, yılda 1.2 milyon kişi Bulgaristan’dan Türkiye’yi ziyaret ediyor. Yani her 7 kişiden birisi ziyaret ediyor. Bunlar karşılıklı duyulan sevgi ve muhabbetin bir neticesidir” diye konuştu. ‘Ayrıntı bekliyoruz’ Bir Bulgar gazetecinin, “Türkiye’nin, Karadeniz Bölgesi’nin güneyinde termik veya nükleer santralkurmak niyeti var mı” sorusu üzerine Plevneliev, “İğneada şehrine yakın bir bölgede termik veya nükleer santralin kurulması düşüncesi de gündeme geldi. Bu konuda da daha fazla ayrıntılı bilgi bekliyoruz ve çözüm arıyoruz” diye konuştu. Gül ise, bu projeyle ilgili şunları söyledi: “Biz enerji konusunda, biraz bağımlı bir ülkeyiz. O bakımdan nükleer enerjiyle ilgili çalışmalarımız var, Karadeniz’de de... Ama bütün enerji meselelerinde bu termik olur veya başka gazla ilgili olur, hepsinde muhakkak ki çevre şartlarının yerine getirilmesi gerekiyor. Çevre raporlarının yerine getirilmesi gerekiyor. Bunun da bilinmesini isterim. Ama şu anda özellikle üstünde çalıştığımıznükleer enerji.”
Kasım 29, 2012 | 1 yorum |

Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev TBMM'de

28 Kasım 2012 Çarşamba |

 Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i ziyaret etti. TBMM Başkanlık Divanı Toplantı Salonu'ndaki görüşmede konuşan Çiçek, Plevneliev'e "Sayın Cumhurbaşkanı hoşgeldiniz. Sizi Türkiye'de görmekten, ağırlamaktan memnuniyet duyuyoruz" dedi. Kısa süre önce Bulgaristan'ı ziyaret ettiğini hatırlatan Çiçek, sık sık yapılan görüşmelerin iki komşu ülkenin yararına olacağını söyledi. Ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir boyut katacağını ifade eden Çiçek, "Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkiler ne kadar iyi olursa, bu ortak payda, Balkanlar'da barış ve istikrar açısından son derece faydalı olacaktır" diye konuştu. Çözülmesi gereken konularda karşılıklı görüş alışverişinde bulunulacağını belirten Çiçek, Bulgaristan ve Türkiye'nin ilişkilerinin iyi istikamette seyretmesinden memnuniyet duyduğunu ifade etti. İyi komşuluk ve dostluk ilişkilerinde, Bulgaristan'da yaşayan Türkler'in de önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Çiçek, buradaki Türkler'in sorunlarının diyalog yoluyla çözülmesini temenni ettiklerini söyledi. Bulgaristan'ın, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarına ilişkin aldığı bazı kararlardan memnuniyet duyduğunu belirten Çiçek, tarihi konuları tarihçilerin araştırması gerektiğini vurguladı. Ülkeler arasındaki ilişkilerin daha ileri noktaya gitmesinde ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesinin önemli olduğunu ifade eden Çiçek, daha iyi adımların atılması için iki ülke halkının yararlarının değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye ile Bulgaristan arasındaki temel engellerden birisinin vize olduğunu belirten Çiçek, vize konusunda daha olumlu adımların atılması gerektiğini kaydetti. Çiçek, Şengen vizesiyle Türkiye'ye haksızlık yapıldığını ifade etti. İki ülke için eğitim ve kültür konularının da önemli olduğunu vurgulayan Çiçek, "Dünyanın bugün barışa her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Barışın tesisi noktasında bir kısım ön yargı ve değerlendirmelerin ortadan kalkması gerekiyor. Ders ve tarih kitaplarından buna benzer şeylerin temizlenmesi gerekiyor. Türkçe ders kitaplarının güncellenmesi lazım. 1992'den beri aşama kaydedildi, bunun da zamanı geldi" diye konuştu. Çiçek, Plevneliev'in ziyaretinin başarılı geçeceğine, Türkiye'den olumlu izlenimlerle ayrılmış olacağına inandığını söyledi. 
  -Cumhurbaşkanı Plevneliev- 
 Konuşmasına, "Misafirperverliğinizden dolayı teşekkür ederim" diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, Çiçek'in Bulgaristan ziyaretinin ardından tekrar kendisiyle bir araya gelmekten mutluluk duyduğunu ifade etti. Türkiye ve Bulgaristan'ın komşuluklarıyla örnek teşkil ettiğini kaydeden Plevneliev, "Bulgaristan'da 20 yıl önce bizi ayıran demir perde vardı. Şimdi her geçen gün ilişkilerimiz gelişiyor" dedi. Her iki ülkenin parlamentosunda çok güçlü dostluk gruplarının bulunduğunu belirten Plevneliev, ülkeler arasında iyi ilişkilerin geliştirildiğini, tüm konularda çözümler arandığını söyledi. Ticari ve ekonomik ilişkilerin dünyada yaşanan ekonomik krize rağmen geliştiğini dile getiren Plevneliev, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 5-10 milyar dolara ulaşabileceğini ifade etti. Bulgaristan'da yatırımları teşvik etme konusunda çalışmalar yaptıklarını anlatan Plevneliev, Türk şirketlerinin Bulgaristan'da yatırım yapmak istemesinden memnuniyet duyduklarını kaydetti. Bölgesel kalkınma bakanı olduğu dönemde, Sofya'yı İstanbul'a bağlayacak otoban projesi üzerinde çalıştığını, demiryolu projesine önem verdiğini ifade eden Plevneliev, bu projeler sayesinde Türkiye ve Bulgaristan'ın, Asya ve Avrupa ekonomilerine katkı sağlayabileceğini söyledi. Plevneliev, ülkeler arasında enerji alanındaki işbirliğinin bölgedeki güven ve istikrar açısından önemli olduğunu vurguladı. Bulgaristan'ın vize konusunda Türk vatandaşlarına kolaylık sağlayan önlemler aldığını belirten Plevneliev, bu konuda çözüm üretebilmek için Türkiye ile çalışmaya devam edeceklerini belirtti. 
  -"Ziyaret yeni bir ivme kazandıracak"- 
 TBMM Başkanı Çiçek de birçok konuda Plevneliev'le aynı fikirde olduğunu ifade ederek, iki ülke arasında yapılacak işlerle ilgili çok güzel bir tablonun ortaya konulduğunu, Parlamento olarak kendilerinin de buna destek vereceklerini söyledi. Türkiye ile Bulgaristan'ın işbirliği yapacakları önemli işlerin olduğunu belirten Çiçek, Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan Bulgaristan'ın önemli olduğunu, demiryolu ve otoban projelerinin iki ülkenin işbirliğinin gelişmesine katkı sağlayacağını dile getirdi. Hayata geçirilecek enerji projelerinin Türkiye ve Bulgaristan açısından önemli olacağını vurgulayan Çiçek, ziyaretin, Türkiye-Bulgaristan ilişkilerine yeni bir ivme kazandıracağını söyledi. Çiçek, Parlamento'da Balkan kökenli milletvekillerinin bulunduğunu, onların getirecekleri projeleri de destekleyeceklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev de ziyareti sırasında ekonomik yatırımlar ve kültür alanında bir dizi şeyler yapmaktan mutlu olduğunu belirterek, "Bütün dünyanın gözleri önünde Türkiye fevkalade gelişiyor. Bulgaristan da doğru yolda ilerliyor. Sıkı çalışıyoruz barış ve refah için" dedi.
Kasım 28, 2012 | 0 yorum |

Gül: Bulgaristan Ile Yaşanan Denklik Sorunu Geçici

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bulgaristan’daki üniversitelerde okuyan Türk öğrencilerin yaşadığı denklik sorunu ile ilgili, “Geçici bir sorun olarak görmemiz lazım.” dedi. 

Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ise “Bunun geçici bir konu olduğunu, eğitim bakanlarının bu konuya bir çözüm üreteceğini düşünüyoruz.” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev gerçekleştirilen heyetler arası ve baş başa görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile Bulgaristan’ın dost ve akraba iki ülke olduğunu belirterek, “Bu anlayış ile güzel bir görüşme gerçekleştirdik.” değerlendirmesini yaptı. Her yıl 7 Bulgar’dan birinin Türkiye’yi ziyaret ettiğine dikkat çeken Gül, bunun karşılıklı muhabbetin bir göstergesi olduğunu dile getirdi. Gül, iki ülke arasındaki ticaret hacmini 10 milyar euroya çıkartmayı hedeflediklerini söyledi. Konuk Cumhurbaşkanı Plevneliev, Bulgaristan’da seçimleri kazanmasının ardından kendisini arayan ilk cumhurbaşkanın Abdullah Gül olduğunu ifade ederek, “Bunu hiçbir zaman unutmayacağım.” ifadesini kullandı. Görüşmede iki ülke arasındaki dostluk, işbirliği ve iyi komşuluk ilişkileri konusunda iradenin beyan edildiğini söyledi. Konuşmaların ardından Gül ve Plevneliev, soruları cevapladı. Bulgaristan’da eğitim gören Türk öğrencilerinin yaşadığı diploma sorununun hatırlatılması üzerine Gül, eğitimle ilgili bazı problemler bulunduğunu belirterek, bunların çözümü konusunun her iki ülkenin milli eğitim bakanlarınca ele alınacağı karşılığını verdi. Konuk Cumhurbaşkanı Plevneliev de Bulgar üniversitelerin verdiği diplomaların Türkiye’de kabul edilmemesinin gündeme geldiğini ifade ederek, “Bu toplantıda aramızda iki ülkenin eğitim bakanları da hazır bulunuyor. Kendileri toplantı gerçekleştirecek ve bu sorunla ilgili çözümler üretmeye çalışacak. Sayın Cumhurbaşkanı’na Bulgaristan’daki eğitim alanının iyi derecede olduğuna dair bilgi verdim ve şu anda 51 ülkeden öğrenci aldığımızı bildirdim. Bunun geçici bir konu olduğunu düşünüyoruz. Eğitim bakanlarının bu konuya bir çözüm üreteceğini düşünüyoruz.” açıklamasında bulunu.

CHA
Kasım 28, 2012 | 1 yorum |

BAF Başkanından Plevneliev ve Gül'e mektup: Bulgaristan Türklerinin problemlerini çözün

Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan ve Türkiye Cumhurbaşkanları Rosen Plevneliev ile Abdullah Gül’e mektup gönderek 
Bulgaristan'daki Türklerin problemlerine çözüm getirilmesini istedi. 

Mümin iki ülkenin cumhurbaşkanlarına gönderdiği mektupta,  “Son yıllarda iki ülke arasındaki ekonomi ve kültürel ilişkilerde ciddi bir ilerleme olduğunu görüyoruz. Buna şüphesiz ki, sizin de büyük katkınız var. Biz geçmişte yaşanılan problemleri geride bırakarak belirli milliyetçi çevrelerin iki milleti birbirine düşürmeye yönelik çalışmalarına son verilmesi için gerçek niyetin varolmasından memnunuz” diyor. 

Mektupta ayrıca, Bulgaristan Parlamentosu’nun totaliter komünizm rejiminin Türklere ve Müslümanlara karşı uyguladığı asimilasyon politikasını kınama bildirisini kabul etmesinden sonra bir yıldan beri yaşadıkları sorunların çözülmesi için gerçekte her hangi bir adım atılmadığı vurgulunıyor. Bu nedenle yeni yıldan itibaren imza kampanyası başlatacaklarını belirten Mümin, Plevneliyev ve Gül'e gönderdiği mektupta 10 konu ile ilgili çözüm istiyor. 

1. Ulusal Meclis tarafından 11 Ocak 2012 tarihinde kabul edilmiş olan “Bulgaristan Müslümanlarının zorunlu asimilasyonunu kınayan bildiri”ye uygun olarak, Bildirinin 3. maddesine (m.3) istinaden, yetkili olan kurumların SİAS dosyasından Esas No II-048/1999 davası ile ilgili sürece son vermelerini ve Bildirinin m. 3’ün yerine getirilmesi doğrultusunda etkin somut ve gerçekçi adımların atılması konusunda kesin ve açık bir biçimde ısrar etmekteyiz. 

 2. Bulgar makamlarının, sözde “Yeniden uyanış süreci” sırasında zorunlu olarak verilen ve dayatılan bütün Bulgar, Rus ve diğer dilden isimlerini GRAO sicillerinden silmelerinde ısrar etmekteyiz. Zorunlu olarak dayatılan bu isimlerin Bulgaristan Cumhuriyeti’nde Türk asıllı ve Müslüman Bulgar vatandaşlarının haysiyetlerini fevkalade kırdığını bilhassa açık ve net bir şekilde beyan etmekteyiz. 


 3. “Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi”nin 6.‘ıncı maddesi gereğince, “Bulgaristan Adalet Federasyonu”nun, Türk etnik kökenli olduklarını belirtmiş olan Bulgaristan vatandaşlarının en yoğun şekilde yaşadıkları bölgelerde radyo frekansları tahsisi taleplerinin yerine getirilmesi için ısrar etmekteyiz. Anadili Bulgarca olmayan Bulgaristan halkının bu kısmının, Bulgaristan’da demokratik değişikliklerin uygulandığı geçtiğimiz yirmi yıl içinde, ana dillerinde eğitici, kültürel-bilgilendirici ve eğlendirici yayınlara yer veren ve bölgesel ve yerel sorunları öne çıkaran bölgesel radyo ve televizyon programlarından mahrum bırakılmış olduğu kanaatindeyiz. 


 4. Bulgaristan Cumhuriyeti’nin karma nüfuslu bölgelerinde, Türk kökenli Bulgaristan vatandaşları statüsüne sahip çocuklar için devlet eğitim kurumlarında zorunlu Türk Dili öğretilmesinin resmen yürürlüğe girmesinde ısrar etmekteyiz. Bulgar devlet kurumlarının, çeşitli alanların Türkçe de öğretilmesini sağlayacak “Balkan Üniversitesi” Yüksek okulunun kurulması ve faaliyete geçmesinin kabul edilmeri gerekliliği fikrine hazır olmaları zamanının gelmiş olduğunda ısrarlıyız; ve bununla ilgili olarak bu hakkın Bulgaristan Cumhuriyeti tarafından onaylanmış “Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi”nin 13.üncü maddesinde yer almış olduğunu hatırlatıyoruz. 


 5. Bulgaristan vatandaşlığını yenilemek istediklerinde güçlüklerle karşı karşıya gelen, 1950-1951 ve 1968-1978 dönemlerinde göçmenlik dalgası kapsamına giren kişilerin isteklerinin yerine getirilmesinde ısrar etmekteyiz. Todor Jivkov’un totaliter siyasi rejimi tarafından uygulanan temizleme politikası aşama aşama uygulanmıştır ve bu Parlamento tarafından 11.01.2012 tarihinde kabul edilmiş olan “Bulgaristan Müslümanlarının zorunlu asimilasyonunu kınama bildirisi”nde resmen tanınmıştır. -Birinci göçmenlik dalgası, 155 binden fazla kişinin zorunlu olarak kooperatiflere girme ve topraklarından yoksun edilmesi sonucunda 1950-1951 döneminde gerçekleştirilmiştir. -1968-1978 dönemini kapsayan ikinci göçmenlik dalgası, zorunlu olarak ayrılmış, bölünmüş ailelerin bir araya getirilmesi amacı ile Bulgaristan ile Türkiye arasında imzalanmış olan insani anlaşma tarafından sağlanmıştır ve neticade 117 binden fazla kişi göç etmiştir. En büyüğü olan 1989 göç dalgası, aslında sözde “Yeniden uyanış süreci” dir ve 360 binden fazla kişi göç ettirilmiştir. 


 6. Fikrimizce, Bulgaristan Cumhuriyeti’nin Türkiye Cumhuriyeti ile, vatanlarından zorunlu olarak kovulmaları dönemine kadar birikmiş olan sosyal sigorta primleri konusunda, Türk asıllı Bulgar vatandaşlarının sigorta primlerinin ve tazmin edilmesine yönelik ikili anlaşmanın imzalanması gerekmektedir. Kanımızca, halihazırdaki Hükümet bu doğrultuda asil bir hareketle, , Parlamento tarafından resmen cani ve insanlık dışı olarak tanınmış olan Todor Jivkov’un totaliter siyasi rejimince yürütülen cani etnik temizlik politikasından resmen uzaklaşmış olduğunu gösterecektir. 


 7. Bulgaristan Cumhuriyeti’nde İslam Dini Başfütlüğünün tüm vakıf emlaklarının yenilenmesi ve yasal Müftülüğe verilmesi amacı ile Devlet Arşivi’nde gerekli araştırmaların yapılmasını arzu etmekteyiz. 


 8. ”Devlet Azınlıklar Ajansı”nın oluşturulmasının gerektiği görüşündeyiz. Bu ajansın kolları karma nüfuslu bütün bölgelerde bölge ve belediyelerde yayılmalıdır. Yerinde faaliyet gösterecek olan bu yapılar, ülkenin en yoksul ve ekonomik açıdan gelişmemiş olan bu bölgelerinde Avrupa Fonlarının proje ve desteklerinin kullanılmasında yardımcı olmalıdır. 


 9. Kanaatimizce Bulgaristan Cumhuriyeti’nde “Ulusal Hafıza Kurumu”nun meydana getirilmesi gerekmektedir. Bu Kurum eski Devlet Güvenlik ve totaliter komünist rejiminin baskı organlarının diğer servislerinin cani faaliyetiyle bağlantılı bütün arşiv belgelerini korumalı, tahlil etmeli ve araştırmalıdır. 


 10. ”Bulgaristan Adalet Federasyonu” tarafından Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesinde açılan davayı destekliyoruz.
Kasım 28, 2012 | 8 yorum |

Türkiye'de iş arayan yabancılarda Bulgaristanlılar ilk sırada

27 Kasım 2012 Salı |

Türkiye'de geçen seneye göre iş arayan yabancı aday sayısı yüzde 40 arttı. İş arayan adaylar arasında özellikle Bulgaristan, Almanya, Azerbaycan, KKTC ve Fransa uyruklu adaylar başı çekerken ABD, Rusya, İngiltere ve Hollanda uyruklu adaylardan yoğun talep var. 

Yabancı uyruklu adaylar en çok satış, pazarlama, dış ticaret, insan kaynakları, muhasebe ve yönetim alanlarında iş arıyor. Secretcv.com'un verilerine göre geçen seneye göre yabancı uyruklu aday sayısında yüzde 40 oranında artış oldu. Şu anda 171 bin yabancı uyruklu aday Secretcv.com üzerinden iş arıyor. Türkiye’de en çok iş arayan yabancıların sırasıyla %27 ile Bulgaristan, %12 ile Almanya ve %6 ile Azerbaycan olduğunu ve bunları sırasıyla K.K.T.C (%5), Fransa (%4,2), ABD (%4), Rusya (%3), İngiltere (%3), Hollanda (%3), Kırgızistan (%2), Yunanistan (%2), Türkmenistan (%2), Ukrayna (%2) İran (%2), Kazakistan (%2), Belçika (%1) vatandaşlarını takip etti. .
Kasım 27, 2012 | 0 yorum |

Bulgaristan göçmenlerinin yardım talebi


Bulgaristan'dan turist olarak veya kaçak yollardan gelerek Türk vatandaşlığına geçen göçmenler, emekli olabilmek için devletten acil yardım bekliyor. Bulgaristan'dan gelirken vize alamadıkları için, zorunlu göçe tabi tutulmadıkları gerekçesiyle bu ülkede sigortalı çalıştıkları günleri kabul ettiremeyen ve yaşları 58'in üzerinde olan yaklaşık 38 bin göçmen, mağduriyetlerinin giderilmesini istiyor.
İstatistiklere göre, Bulgaristan'dan gelen 58 yaş ve üzeri göçmen soydaşların sayısı 59 bin 791'i buldu. Zorunlu göçe tabi tutulanlar arasında yer alıp, Bulgaristan'da çalıştıkları günleri Türkiye'ye aktaran ve emekli olanların sayısı 21 bin 862'ye ulaştı. Türkiye'ye gelmek için vize alamayıp kaçak yollardan veya turist olarak gelen 37 bin 929 kişi ise emeklilikten yararlanadı. Başvurdukları Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yetkililerinin kendilerine "ileride kanun çıkacak, bekleyin" dediğini kaydeden göçmen vatandaşlar, bu belirsizliğin bir an önce giderilmesini istiyorlar. Alaçatı'da yaşayan bir grup mağdur vatandaş seslerini duyurabilmek için aralarında imza topladı. Göçmen vatandaşlar, imzaları hükümet yetkililerine ulaştırmak üzere AK Parti İzmir milletvekillerine vereceklerini söyledi.

BULGARİSTAN'DA 35 SENE ÇALIŞMIŞLIĞIM VAR

76 yaşındaki Ali Güneş, Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerden (Bulgaristan), 1 Ocak 1989 tarihinden 8 Mayıs 2008 tarihine kadar zorunlu göçe tabi tutulduktan sonra Türk vatandaşlığına geçenlerin geldikleri ülkedeki hizmetlerin borçlanma yoluyla değerlendirilmesi imkanı getirildiğini belirtti. Ancak kendisi gibi kaçak veya turist olarak gelenlerin bu haktan yararlanamadığını kaydeden Ali Güneş, "Biz de yasal yollardan gelelim istedik. 3-4 sene vize alalım diye uğraştık. Elimizdeki 3-5 kuruşumuzu da vize almak için konsoloslukta, orda burda batırdık. Başaramayınca kaçak geldik. Neden geldik? Baskıdan kaçtık. Baskı olmasa kim evini, arabasını, her şeyini bırakıp da kaçar? Birer torbayla geldik. Vize alabilenler de baskıdan kaçarak geldi buraya. Bize niye ayırımcılık yapıyorlar? Sınırdan salsalardı biz de emekli olacaktık. Bizim ne suçumuz var? Bulgaristan'da 35 sene çalışmışlığım var. Burada geçerli bir şey yok. Bulgaristan'daki günlerimizin geçerli olmasını istiyoruz. Burada da yaşlıyız diye kimse sigortalı iş vermedi. Biz ne yapacağız? Haklarımızın verilmesini istiyoruz. Hükümetten biz mağdurlara da el uzatmasını istiyoruz" diye konuştu.

SON BİR KEZ MASAYA OTURSUN

Türkiye'ye 1999'da turist olarak geldiğini belirten 56 yaşındaki Refik Ulusoy, Bulgaristan'da 15 yıl sigortalı çalıştığını, bu günleri saydırabilirse Türkiye'deki sigortalı çalıştığı süreyle birlikte emekli olabileceğini ifade etti. Ulusoy, "Devletimiz bizim için Bulgaristan'la son bir kez daha masaya otursun. Ödemelerimiz yapılırsa emekli olabiliriz. 1989-2008 yılları arasında zorunlu göçle gelenlere emeklilik hakkı tanınıyor. Bizler de bu haktan yararlanmak istiyoruz. Türkiye'deki Bulgaristan göçmenlerin üçte ikisi turist olarak gelip de kalan kişiler. Bunlar yıllarca burada da kaçak yollarla ve sigortasız çalıştılar. Bu günleri de kayıp. Sorunun esas temeli bu. Günleri doldurabilmek için Bulgaristan'daki çalışmışlıklarını buraya getirmek istiyorlar. Zaten bir çoğu yaşlı, şu an Türkiye'den emekli olma şansları yok" dedi.

KANUN BEKLİYORUZ

46 yaşındaki Şerafettin Özhan, kendisinin Bulgaristan'da 6 yıl eşinin de 10 yıl çalıştığını belirterek, emeklilik hakkı istediklerini söyledi. 64 yaşındaki Emine Durmuş, "Bulgaristan'da 27 yıl tütün işinde çalıştım. Burada hiç sigortalı çalışamadım. Oğlum vefat ettiği için geldik, ondan sonra da burada kaldık. Buradan da emekli olamadım. Ben de Bulgaristan'da çalıştığım günlerin sayılmasını ve emekli olmak istiyorum. 64 yaşıma girdim artık çalışamıyorum. Devletimizin bizi mağduriyetten kurtarmasını bekliyoruz" dedi. 47 yaşındaki Fahri Çakmak da, kendileriyle ilgili olarak bir kanun düzenlemesi beklediklerini anlatarak, bu kanun çıktığında "3-4 yıldır çıkacak diye söylentiler var ama hiçbir şey olduğu yok. Hatta bu yıl yine 1-2 yerden çıkacak dediler, bekliyoruz. Biz de aynı haktan yararlanmak istiyoruz" dedi.
DHA
Kasım 27, 2012 | 2 yorum |

Doktorlar Batı'ya kaçıyor


Doktorların Bulgaristan’ı terk etme eğilimi devam ediyor. Her beş doktordan biri ülkeyi terketmek istiyor. 

Yurt dışına giden doktorlar arasında en büyük payı anestezi uzmanları ve cerrahlar alıyor. Böylece hemşirelerin ardından anestizi uzmanları da ülkeyi terk etmeye başladı. Bulgaristan Hekimler Birliği’nin (BLS) verilerine göre, toplam 32 bin sağlık görevlisinden her yıl yaklaşık 507 doktor ülkeyi terk ediyor. Yurt dışında çalışmaya giden hekimler arasında en büyük payı anestezi uzmanları ve cerrahlar alıyor. Bunların ardından ülkeyi terk edenler sırasıyla üroloji uzmanları, ortopedi, travmatoloji gibi uzmanlar alıyor. BLS’nin verdiği bilgilere göre 2009’da 400, 2011’de ise 1293 sağlık çalışanı Bulgaristan dışına çıktı. Tıp uzmanları en çok Almanya, Fransa, İngiltere, Kuzey İrlanda, Danimarka ve İsveç gibi ülkeleri tercih ediyor. Anesteziyoloji Derneği verilerine göre ise birkaç yıl önce ülkede bulunan bin 500 anestezi uzmanından şimdi sadece 600 kişi kaldı.
 Bulgaristan’da bir anestezi uzmanı ortalama 700-800 leva maaş alırken, Fransa’da bu tür uzmanlar ayda 1350 ile 5 bin Euro arası ücret alıyor. Yurtdışına gidenlerin yüzde 80'ini yeni mezunlar oluşturuyor. Genç doktorlar, göç ettikten sonra yabancı hastanelerde iş bulup, mesleklerinde tecrübe kazanıyorlar. Doktorlar ve sağlık personeli Bulgaristan’da maaşlardan yakınıyor, uzmanalra göre değişen ve aralarında büyük uçurumlar olan ücretleri şikayet ediyor, hastahanelerde araç gereç yetersizliği ve modern cihazların eksikliğinden memnuniyetsizliğiyle soluğu yurtdışında atıyor.

Sevda DÜKKANCI
Kasım 27, 2012 | 1 yorum |

Bulgaristan vatandaşı çareyi göçte arıyor


Bulgaristan nüfusu eriyor, nüfus yaşlanıyor, doğum oranı düşüyor, Bulgarların sayısı azalıyor. Bu karamsar tablo bağlamında yurtdışına çalışmaya gitmek veya göçetmek isteyenlerin sayısı da çığ gibi büyüyor. Ulusal Toplum Görüşlerini Araşıtırma Merkezi’nin kamuoyu yoklaması da bu eğilimi gözler önüne serdi. 2012 yılında bu eğilim daha da belirgin bir hal aldı. Merkezin ana uzmanlarından Radost Pateva ayrıntıları aktardı: 
`Bu yıl Eylül ayı sonunda Bulgarların yüzde 14’ü temelli olarak ülkeyi terketmek istediklerini söylüyor. 2009 yılında bu oran yüzde 11 iken, artık ülkesinden ümidi kesenlerin sayısı yüzde 3 fazla. 30-39 yaş arasındaki insanlar ve 29 yaşına kadar olan gençler tüm beklentilerini vatanından göçetmekte görüyor. Üniversite mezunları ve işsiz kesimden olanlar daha da umutsuz kalmış ve çareyi yurtdışına çıkmakta görüyor`. 
Araştırma sorularını cevaplayanlardan yüzde 28’i çalışmak veya okumak amacıyla yurtdışına çıkacaklarını, ancak temelli ayrılmayı düşünmediklerini aktarmış. 30-39 yaş arası kesimden vatandaşların %63’ü okumak vey açalışmak için ülkeyi terketmek istiyor. Göçetmek isteyenlerin ortalama oranı Roman ve Türk azınlığı mensuplarında daha yüksek. Türkler işsizlikten yakınıyor ve büyük bir çoğunluğu gözü Bulgaristan dışına dikiyor. 
Bulgar ailesinin başlıca önceliklerii arasında çocuklarına iyi bir eğitim sağlamaktır.Artık daha seviyeli eğitimi yurtdışında arayanların sayısı da hayli yüksek. 
“Kendileri için değil de, çocukları sözkonusu olunca, ebeveynlerin yüzde 67’si evlatlarını yurtdışına eğitime göndermeye hazır olduğunu ifade ediyor. 2009’a kıyasala bu parağrafta da yüzde 3 yükselme var.Başkentte veya büyük şehirlerde yaşayan ve genelde yaşları 49’a kadar olan vatandaşlar çocukalrını ülke dışına eğitime gçndermek istediklerini cevaplıyor. İnsanların yüzde 71’i çocuklarının yurtdışında okuyup, çalışmasını teşvik ediyor, yüzde 36’sı ise çocuklarının temelli olarak Bulgaristan’dan ayrılmasına razı olduklarını vurguluyor. Daha yaşlılar, 60 yaş ve üzeri olanlar ise, hizmete muhtaç olarak, evlatlarının ülkeden ayrılmasına itiraz ediyor`. 
Doktorların ülkeyi terk etme eğilimi devam ediyor. Her beş doktordan biri ülkeyi terketmek istiyor. Yurt dışına giden doktorlar arasında en büyük payı anestezi uzmanları ve cerrahlar alıyor. Böylece hemşirelerin ardından anestizi uzmanları da ülkeyi terk etmeye başladı. Bulgaristan Hekimler Birliği’nin (BLS) verilerine göre, toplam 32 bin sağlık görevlisinden her yıl yaklaşık 507 doktor ülkeyi terk ediyor. Yurt dışında çalışmaya giden hekimler arasında en büyük payı anestezi uzmanları ve cerrahlar alıyor. Bunların ardından ülkeyi terk edenler sırasıyla üroloji uzmanları, ortopedi, travmatoloji gibi uzmanlar alıyor. BLS’nin verdiği bilgilere göre 2009’da 400, 2011’de ise 1293 sağlık çalışanı Bulgaristan dışına çıktı. Tıp uzmanları en çok Almanya, Fransa, İngiltere, Kuzey İrlanda, Danimarka ve İsveç gibi ülkeleri tercih ediyor. Anesteziyoloji Derneği verilerine göre ise birkaç yıl önce ülkede bulunan bin 500 anestezi uzmanından şimdi sadece 600 kişi kaldı.
 Bulgaristan’da bir anestezi uzmanı ortalama 700-800 leva maaş alırken, Fransa’da bu tür uzmanlar ayda 1350 ile 5 bin Euro arası ücret alıyor. Yurtdışına gidenlerin yüzde 80'ini yeni mezunlar oluşturuyor. Genç doktorlar, göç ettikten sonra yabancı hastanelerde iş bulup, mesleklerinde tecrübe kazanıyorlar. Doktorlar ve sağlık personeli Bulgaristan’da maaşlardan yakınıyor, uzmanalra göre değişen ve aralarında büyük uçurumlar olan ücretleri şikayet ediyor, hastahanelerde araç gereç yetersizliği ve modern cihazların eksikliğinden memnuniyetsizliğiyle soluğu yurtdışında atıyor.
BNR 
Kasım 27, 2012 | 3 yorum |

Başmüftüsü Mustafa Hacı "Dünyanın En Güçlü 500 Müslümanı" arasında

26 Kasım 2012 Pazartesi |

Ürdün'ün başkenti Amman merkezli Kraliyet İslam Strateji ve Araştırma Merkezi, "Dünyanın En Güçlü 500 Müslümanı" listesinin 2012 broşürünü yayınlandı. 

2009'dan beri düzenli olarak yayınlanan listede politika, akademi, iş ve din dünyasından birçok ünlü isim ile birlikte Başmüftü Mustafa Hacı de yer aldı. Açıklanan listede ilk üç’ü Sudi Arabistan Kıralı Abdullah Al Saud, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Fas Kıralı 4. Muhammed ve alıyor. İlk 50 sıradaki isimler arasında ise Bosna Hersek müftüsü Mustafa Ceric, Kosova müftüsü Naim Tırnava, Katar Emiri Hamid El Tani gibi isimler yer almakta. Yayınlanan bülten, Mustafa Hacı’nın önemini, Hıristiyanların çoğunluk olduğu bir ülkede büyük bir Müslüman azınlığı’nın lideri olarak önemini vurgulamaktadır. Son zamanlarda aşırı milliyetçi partinin saldırısına uğrayan caami ve Müslümanları savunma ve bu konuda pozisyonunu sergilemesinden dolayı 2012 yılı bröşüründe yer aldığı belirtiliyor.

Başmüftülük Basın Merkezi


İLGİLİ HABER:
Başmüftüsü Mustafa Hacı "Dünyanın En Güçlü 500 Müslümanı ...
Kasım 26, 2012 | 0 yorum |

Komünist Bulgaristan'da Muhbir Olmak


Senaryosu politik eserleriyle ünlü edebiyatçı Vladislav Todorov tarafından yazılan kara komedi üstün sinematografisiyle de göz doldurdu, girift seyirlik Yunan seyircilerce hararetle alkışlandı.


53.Selanik Film Festivalinde Özel Mansiyona layık görülen filmlerden ikincisi Bukalemunun Rengi komünist rejimin son döneminden yola çıkan, nitelikli olduğu kadar ironik bir sinema yapımı.
Senaryosu politik eserleriyle ünlü Bulgar edebiyatçı Vladislav Todorov tarafından yazılan kara komedi üstün sinematografisiyle de göz doldurdu, girift seyirlik Yunan seyircilerce hararetle alkışlandı.
Bukalemunun Rengi
Yakışıklı Batko, Bulgar istihbarat örgütü tarafından muhbirlik yapmak zorunda bırakılan zayıf bir gençtir. Ülkesinde ünlü bir pop müzik şarkıcısı olan Ruscen (Rushi) Vidinliev tarafından başarıyla canlandırılan kahramanımız kısa zamanda yaptığı işten zevk almaya başlayacak, hatta bir süre sonra hırslı sanatçı ve entelektüellerden müteşekkil şahsi bir istihbarat grubu kurarak işi epey ilerletecektir.
Cinsel enerjinin de rejim lehine değerlendirilmesi düsturundan yola çıkarak oluşturduğu bu bağımsız birimin fertleri komünizm çöktükten sonra eksantrik geçmişleriyle yüzleşmek zorunda kalacaklardır.
Yoğun faaliyetleri içinde Batko Stamenov'un aşka da vakit ayırdığını görürüz bu arada; jönümüz, Kate Winslet'tan çok daha zarif olduğu kesin Bulgar fotomodel Irena Milyankova'nın canlandırdığı sevgiliyi ikna edememiş gibi görünse de filmin sonlarındaki hayalî Titanik parodisi sinemaseverler için unutulmazlar arasına mutlaka girecektir.
Estetikle müziğin el ele verdiği 114 dakikalık özenli yapım seyirciyi oluşturduğu hayalimsi evrenin içine çekmekte son derece başarılı; Bukalemunun Rengi nostaljik unsurları insanlık halleriyle yoğurarak eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor.

Herkesle Dalga Geçmek

Selanik'te sinemaseverlerle buluşan filmin yönetmeni Emil Christov yapımın politik olmadığını iddia etse de senaryo totaliter rejim ve sonrasıyla dalga geçerken o kadar doğru tespitlerde bulunuyor ki muhalefetin soluğunu hissetmemek mümkün değil.
Olympion sinema salonunda kendisine eşlik eden bukalemun kıvraklığındaki Vidinliev'le sorulara cevap veren, fotoğraf yönetmenliğinde ustalaşmış Christov insanın gözetleme saplantısını filmin merkezine koyduktan sonra herkesle dalgasını geçtiğini ifade etti.
Kafkaesk absürditelere yer vermekten kaçınmayan senaryo yazarı Vladislav Todorov, John Le Carré ve Don De Lillo'yu hatırlatan olaylar örgüsüyle filme gerekli altyapıyı zaten sunmuş.
Daha önce dünya çapında ilgi gören ve İstanbul Film Festivalinde gösterilen ödüllü Ziftfilminin de senaryosuna imza atan başarılı yazar Todorov eski muhaliflerin ellerine fırsat geçtiği zaman nasıl otokratlara dönüştüğünü de gözümüze sokuyor.
Bukalemun'un Rengi'nde limuzin şoförü rolüyle perdede görünme zevkini de tadan çok yönlü edebiyatçının eserleri çeşitli dillere tercüme edildi; Todorov ayrıca özellikle ABD'de ders verdiği çeşitli üniversitelerde okutulan birçok kitaba da imza atmış.
Kasım 26, 2012 | 0 yorum |

Türkiye Büyükelçisi: ‘Anlamıyorum neden HÖH demokratık değerlere daha fazla ağırlık vermiyor’


Türkiye’nin Bulgaristan Büyükelçisi İsmail Aramaz, Presa Gazetesi ile yaptığı mülakatta Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisinde (DPS) daha fazla bayan yönetici görmek istediğini söyledi.  
Aynı zamanda HÖH’te demokratik değerlere, iyi yönetime ve insan haklarına yeterince ağırlık verilmediğini vurgulayan Aramaz,  Ocak ayında partinin kurultayı gerçekleştirileceğini bu bağlamda da parti yöneticilerinin gençlere fırsat tanıyacaklarını, daha demokratik ve şeffaf olacağını umduğunu vurguladı.
Bağımsız milletvekilleri Kasim Dal ve Korman İsmailov’un kurmayı planladıkları siyasi oluşumun alternatif olup olmayacağı ile ilgili bir soruyu da cevaplayan Büyükelçi Aramaz, Türkiye’nin bu konuda taraf tutmadığını kaydetti ve kararı seçmenlerin vereceğini söyledi. Aramaz, Türkiye’nin partilerle ilgili özel tutumu olmadığını, Türkiye ile Bulgaristan Türkleri arasındaki ilişkilerin önemli olduğunu belirtti.

AJANS BG 
Kasım 26, 2012 | 17 yorum |

Paralel Bar, cinsiyet ayrımcılığına yolaçtığı gerekçesiyle okullardan kaldırılıyor

Paralel Bar, cinsiyet ayrımcılığına yolaçtığı gerekçesiyle okullardan kaldırılıyor

Paralel Bar jimnastik aleti ortaokullardan cinsiyet ayrımcılığına neden olduğu gerekçesiyle kaldırılıyor. 7 Sınıfa kadar olan öğrenciler artık beden eğitimi derslerinde Paralel Bar aletinde eğitim görmüyor. Eğitim Bakanlığı yetkilileri, aynı zamanda sözkonusu spor aletinin çok ağır olduğunu ve okullardaki spor salonlarında fazla yer kapladığını belirtti. 

Parаlel Bar

Büyük ekseni 5.1 cm, küçük ekseni 4.1 cm olan oval biçimli, birbirine paralel konumda iki çubuktan oluşur. Uzunlukları 3,5 m olan iki bar arasında uzaklık (genellikle 42-48 cm) ve yerden yükseklikleri (genellikle 1,7 m) sporcuya göre ayarlanabilir. Paralel barlar laminar odunlardan veya plastikten ya da her ikisinin birleşiminden yapılmıştır; bu barlar higroskopik (nem emer) olmalıdır, böylelikle kayganlaşmazlar. Direkler ağırlığa dayanıklı herhangi bir maddeden yapılabilirler, fakat genelde demir ya da çeliktir. Yükseklik ve genişlik gençlik dallarına göre ayarlanabilir.

Yarışmalar sadece erkeklere açık
Yalnızca erkeklere açık olan paralel bar yarışmalarında sallanma, sıçrama, güç ve denge hareketleri birleştirilirse de, ağırlık sallanma ile sıçramadadır. Bunun dışında, barların altındaki hareketlerin yanı sıra barların bırakılıp yeniden yakalanması gibi hareketlerin de yapılması zorunludur. Jimnastikçiler sıçrayış hareketlerini, güçlerini sergiledikleri tutuş pozisyonlarıyla birleştirmeliler. Barların uzunluğunun tamamını kullanmalı ve onların altından ve üstünden hareket etmelidirler. Takla attıklarında ya da bazı ayrıcalıklı zor hareketleri sergilediklerinde ekstra puan kazanacaklardır.
AJANS BG
Kasım 26, 2012 | 0 yorum |

Bulgar, Yunan ve Türk gümrük çalışanları Edirne'de buluştu

25 Kasım 2012 Pazar |

Yunan ve Bulgar gümrük çalışanları, Türkiye'deki meslektaşlarıyla Edirne'de biraraya geldi. 

 Kentteki bir restorantta düzenlenen, yerli ve yabancı yaklaşık 250 gümrük çalışanının katıldığı etkinlikte konuşan Ak Parti Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu, dayanışma ve iletişimin önemine vurgu yaptı. Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye'nin gerek halkları, gerekse ülkelerin birlikte dinamik bir yapı kurabileceklerine inandığını ifade eden Müezzinoğlu, "Bunu çok daha güçlü hale getirebiliriz. Dostluğu, iletişimi ön planda tutarak birlikte başaracağımız çok önemli işler olacağına inanıyorum" diye konuştu. Edirne Gümrük Mensupları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Recep Çorbacı da 3 yıl önce kurdukları derneklerini büyüyen bir bebeğe benzeterek, "Bebeğimiz büyüyor, komşu ülkelere, dostlarımıza gülücükler dağıtıyor" dedi. Edirne Gümrük Mensupları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Genel Sekreteri Haluk Kaya ise kompleks şeklinde bir "Gümrük evi" kurma projeleri olduğunu anlattı. Etkinlikte, Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin 50 yıllık baş cazgırı Şükrü Kayabaş da organizasyona katkı sağlayanlara teşekkür ederek, yağlı güreşlerde okuduğu bir maniyi seslendirdi. Konuşmaların ardından katılımcı ülkelerin müziklerinden örnekler sunuldu. Komşu ülke gümrük çalışanları canlı müzikler eşliğinde dans ederek, dostluk mesajları verdi.
Kasım 25, 2012 | 0 yorum |

Rusçuk Ulusal Caz Festivali'nin açılışını Yıldız İbrahimova yaptı


Yıldız İbrahimova, Rusçuk Ulusal Caz Festivali'nin açılışını yaptı. İbrahimova, sahneye piyanist Jivko Petrov'la birlikte çıktı. 
'Caz dışında bir hayatı düşünemiyorum. Seyehat etmeyi ve yeni yerler görmeyi seviyorum' diyen İbrahimova, hayalinin Ankara'da müzik eğitimi alan kızı Suna ile birlikte sahneye çıkmak olduğunu söyledi. 

Rusçuk Ulusal Caz Festivali'ne 28 caz sanatçısı katılıyor.

AJANS BG



Kasım 25, 2012 | 1 yorum |

Jivkov fotoğrafına gamalı haç

Şimdiki hali

Şumnulu Bulgar Sosyalist partisi üyesi yaklaşık bir hafta önce yeni aldığı otomobilinin ön kapağına totaliter rejimin lideri Todor Jivkov’un fotoğrafını kazıtan Diyan Todorov'un aracındaki Jivkov fotoğrafı gece geç saatlerde sprey boyayla çizilen gamalı haçla kapatıldı. 
Önceki hali
AJANS BG
Kasım 25, 2012 | 0 yorum |

'Domates ihtilali' gerçekleşemedi

24 Kasım 2012 Cumartesi |

Hükümetin sosyal politikalarından memnun olmayan yaklaşık 200 kişiden oluşan bir grup, parlamento binası önünde domatesli protesto gösterisi gerçekleştirdi. 

Facebook üzerinden örgütlendiği bildirilen yaklaşık 200 kişi, başkent Sofya’da bir araya gelerek parlamento önünde protesto gösterisi yaptı. Protestocu grup, dört gün önce parlamento binasına domates attığı gerekçesiyle bir gün gözetim altında tutulan şair Nikolay Kolev'e destek verdi. Ellerindeki domatesleri parlamento binasına fırlatmak isteyen göstericiler, alınan yoğun güvenlik önlemleri nedeniyle binaya yaklaşamadı. Meclis binasına yeterince yaklaşamayan göstericilerin fırlattığı domatesler ise bina önündeki caddeye düştü...

 AJANS BG
Kasım 24, 2012 | 0 yorum |

Bulgaristan ile Türkiye arasında 100'e yakın kardeş şehir var

Bulgaristan, Türk belediyeleriyle arasındaki 90'dan fazla kardeş şehir anlaşmasyla listenin başında yer alıyor

 İzmir'in 1992 yılında Melbourne, Avustralya ile Türkiye'nin ilk kardeş şehir anlaşmasını imzalamasından bu yana, anlaşma sayısı neredeyse 1.000'e ulaştı ve bunların birçoğu son beş yıl içinde imzalandı. Türk belediyelerinin dünyanın dört bir yanındaki kentlerle anlaşmaları olmasına karşın, Balkanlar'la olan coğrafi, kültürel ve tarihi bağlar Türkiye'deki belediyeleri Balkan ve AB üye ülkeleriyle çok sayıda anlaşma yapmaya sevk etti. 

Bulgaristan, Türk belediyeleriyle arasındaki 90'dan fazla anlaşmayla listenin başında yer alırken, onu Almanya (67), Yunanistan (64), Bosna-Hersek (BH) (52) ve Makedonya (30) izliyor. Sofya'daki Ulusal ve Dünya Ekonomisi Üniversitesi yardımcı öğretim üyesi Plamen Ralchev, kardeş şehir ilişkilerinin halklar arası ilişkiler, karşılıklı anlayış ve güven inşasının yanı sıra "akıllı politika sonuçları" açısından da, somut olmamasına karşın çok önemli kanallar açtığını söylüyor. SETimes'a konuşan Ralchev, "Ortak projelerde çalışırken ortaya çıkan sağlam güven ve deneyim, ortak değerlerin ortak gelecek inşa ettiği bir konjonktür oluşturuyor. Halkla ilişkiler alanında geniş olanakların sağlanması sadece diyalog ve anlayışı artırmakla kalmayıp, aynı zamanda daha büyük ekonomik ve siyasi yararlar ve avantajlar da getirebiliyor." diyor. Marmara bölgesindeki Tekirdağ ilinin, Romanya'da Techirghiol, Bulgaristan'da Kırcaali ve Sliven ve Yunanistan'da Kavala ve Gümülcine de dahil olmak üzere sekiz kardeş şehir anlaşması bulunuyor. Kardeş şehirler, ortak festivaller ve sanatçıları, gazetecileri, iş dünyası liderlerini, vatandaşları ve kamu yetkililerini bir araya getiren başka ortak etkinlikler düzenliyor. Tekirdağ Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Nurcan İldiz SETimes'a verdiği demeçte, "Kardeş şehirlerle olan ilişkimiz, yaşamın her anında fikir alışverişinde bulunmamızı, dostluğu ilerletmemizi ve ortak tarihimizin yanı sıra karşılıklı turizm olanaklarını geliştirmemizi hedefliyor." diyor. İldiz, "Düzenlediğimiz festivaller sayesinde birbirimizin geleneklerini ve göreneklerini öğrenmek için verimli bir platform bulmuş olduk. Aynı Balkan coğrafyasını paylaşıyoruz ve bu gibi şehir eşleştirme girişimleri de ilişkilerin ilerlemesine yarıyor." diyor. Bulgaristan'ın Sliven şehrinin de, Tekirdağ dahil olmak üzere 11 belediye ile kardeş şehir ilişkisi bulunuyor. Sliven Belediyesi Halkla İlişkiler ve Uluslararası İşbirliği Bölümü Başkanı Svetomir Minchev, Sliven ve Tekirdağ'ın coğrafi yakınlığının, Türkiye'nin AB üyelik hedefinin yaptığı gibi sık temasları kolaylaştırdığını söylüyor. İki kardeş şehrin belediye başkanlarının her ikisi de Trakya'daki iki bölgesel örgüte başkanlık ediyor. Sliven Belediye Başkanı Kolyo Milev Trakya Bölge Belediyeleri Derneği başkanlığını yürütürken, Tekirdağ Belediye Başkanı Adem Dalgıç da belediyelerin Türkiye'nin Avrupa kısmındaki muadil yapısı olan Trakyakent'in başkanı olarak görev yapıyor. Minchev, iki belediye başkanı arasındaki mükemmel ilişkinin sadece iki şehir arasında değil, Trakya'daki bölge örgütleri arasında da temaslara zemin hazırladığını söylüyor. Minchev, "Şu anda gündemde sınır ötesi ve yatırım projeleri ve kültür alışverişleri bulunuyor. Her iki taraf da, bölgede ortak projelerin uygulanması için belediye kaynaklarını ve AB programları kapsamındaki fonları seferber etmek istiyor." diyor. Türkiye ve Romanya geçen yıl ilişkilerini stratejik ortaklık seviyesine yükseltti ve kardeş şehir anlaşmaları da bu işbirliği seviyesini derinleştirmeye hizmet ediyor. Türkiye'nin Bükreş Büyükelçisi Ömür Şölendil, hükümet düzeyindeki mükemmel ikili ilişkilerin yerel yönetimler arasındaki işbirliğine de yansıdığını söylüyor. SETimes'a konuşan Şölendil, "Şehir eşleştirme düzenlemelerinin karşılıklı fayda içeren sınır ötesi projelerin desteklenmesinin yanı sıra kültürel ve sosyal alışverişi hızlandırmada da yararlı olduğuna inanıyoruz." diyor. Romanya'nın Barlad ve Türkiye'nin Selçuklu ilçeleri de, hikayeleri kardeş şehir düzenlemelerinin başarısı ve potansiyel faydalarını anlatan kardeş şehirler. Kombassan adlı Türk şirketinin 2000 yılında 70 bin nüfuslu kasabadaki en büyük işveren olan yerel bir rulman fabrikasını satın alması sonrasında, Barlad'da pek çok kişi Selçuklu ile yakın ilişkilere ekonomi penceresinden bakıyor. Son 12 yıl içinde 120 milyon dolarlık yatırım yaptıktan sonra, fabrika geçen yıl 100 milyon dolar civarında ciro yapmış. Rulman üreticisinin aynı zamanda 1.200 kişiye iş sağlaması, onu dış yatırım açısından oldukça sıkıntıda bir bölge olan Doğu Romanya'nın en büyük işverenlerinden birisi yapıyor. Yerel sakinlerden 37 yaşındaki Daniel Vlad SETimes'a verdiği demeçte, "Fabrikaların bir biri ardına kapandığı bir dönemde, kasabanın ekonomik lokomotifini hayata geri getirdiler." diyor. Şakayla karışık Vlad, "Kimse bu küçük kasabada böyle bir ekonomik başarı hayal edemezdi. Çoğumuz Türkiye'yi sadece tarihi açıdan tanıyorduk. Şimdi Türkiye'yi ekonomik işgalciler olarak da görmek güzel." diyor. 

  Menekşe Tokyay, Svetla Dimitrova ve Paul Ciocoiu'nun haberi
Kasım 24, 2012 | 0 yorum |

27 Ocak referendumunda ne olacak?

27 Ocak'ta Bulgaristan, yeni bir nükleer enerji santrali kurarak nükleer enerjinin daha da geliştirilmesinin gerekip gerekmediğini belirlemek amacıyla 40 yıldan uzun süredir ilk kez referandum yapacak ve girişim bu tür enerjinin gerekliliği, finansmanı ve güvenliğiyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirmiş durumda. 

Referandum, başta Belene'deki nükleer santral inşaatını Mart ayında bırakan iktidardaki merkez sağ GERB partisinin üyelerinin desteğiyle parlamentoda onaylandı. Buna tepki olarak, muhalefetteki Bulgar Sosyalist Partisi (BSP) bir imza kampanyası başlattı ve konuyla ilgili referandum düzenlemek için gerekli olan 540 binden fazla geçerli imzayı topladı. Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, "Cumhurbaşkanlığı kurumu, bütün seçeneklerin duyulmasını sağlamak için elinden geleni yapacaktır." diyor. Plevneliev, her türlü bilginin Bulgar halkına sunulması ve medyanın da dürüst bir aracı gibi davranması yönünde çağrıda bulundu. 
Kayıtlı olan seçmenlerin en az yüzde 60'ı oy kullandığı takdirde geçerli olacak
 Referandum sonuçları 4,3 milyon seçmenin oy kullandığı 2009'daki son parlamento seçimlerinde kayıtlı olan seçmenlerin en az yüzde 60'ı oy kullandığı takdirde geçerli olacak.

 Southeast European Times için Sofya'dan Svetla Dimitrova'nın haberi
Kasım 24, 2012 | 1 yorum |

Rusçuk ve Mithat Paşanın kaldırımları

Bulgaristan İzlenimleri
İsmail Bekir Ağlagül'ün Bulgarca'ya çevirdiği MATRUŞKA adlı oyunumun “Russe (Rusçuk) Dram Tiyatrosu” nda yapılacak olan galasına katılmak üzere  özel bir otobüs Şirketi'yle İstanbul Otogarı'ndan yola çıktığımda saat 19.45'ti.

(Bu arada Matruşka'nın dört yıl kadar önce gene Bulgaristan'da Silistra Devlet Tiyatrosu'nda sahnelendiğini de belirtmeliyim bu arada..)
Rusçuk'a sabah saatlerinde varıldı…
Beni Tiyatronun Müdür Yardımcısı sıcakkanlı Krum Gergisov ile çevirmen Neli Akal adlı bayan karşıladı… Krum'la Trabzon'da tanışmıştık üç yıl kadar önce… Neli sarışın, hoş bir kadın… Türk asıllı… Krum, Tiyatronun genel sanat yönetmeni Plamen Panev'in Kültür Bakanı ile yapacağı bir görüşme için Sofya'ya gitmek zorunda kaldığını, bu nedenle de benden özür dilediğini, ama Rusçuk'ta bulunduğum süre içinde geri dönüp benimle de görüşmek istediğini duyurdu…

Önce Tiyatroya gittik… Rusçuk Dram Tiyatrosu l02 yıllık bir geçmişe sahip… İki salonları var… Küçük sahne 300 kişilik koltuğa sahip… 700 Kişilik koltuk sayısına sahip olan büyük salon ise Aralık ayında yapılacak açılışa yetiştirilmek için hazırlanıyor… Büyük salonda opera, bale ve büyük yapımlar gerçekleştirilecek…
Rusçuk Dram Tiyatrosu'nun yeni genel sanat yönetmeni Plamen Panev 6 ay kadar önce atanmış… Panev Bulgaristan'ın en önemli rejisörlerinden biri… Zaten Sofya'dan buraya gelmesinin nedeni de tiyatronun ulusal ve uluslararası bağlamda atak yapmasını sağlamak içinmiş…
Rusçuk Dram Tiyatrosu'nda bugüne kadar bir kez bir Türk yazarın Aziz Nesin'in “Hadi Öldürsene Canikom” adlı oyunu sergilenmiş yıllar önce… Yani ikinci Türk yazar ben olacakmışım… Kuşkusuz bu durum beni oldukça onurlandırdı… Hele hele Aziz Nesin ustadan sonra oynanacak yazar olmam beni oldukça mutlu etti…
Biz basın toplantısının yapılacağı saate kadar kahvelerimizi içerek söyleşirken benim çok eski dostum Balkanart'ın genel başkan yardımcısı Bojidar Manev girdi içeriye… Manev Türkiye Bulgaristan kültür ilişkisinin gelişmesinde ve bugünlere gelmesinde büyük katkısı olan biri..
Uzun uzun sarılıp hasret giderdik Manev'le… Murat Karasu' dan, Lemi Bilgin'den söz etti… Nasıl olduklarını sordu..
Daha sonra gazetecilerin ve televizyoncuların da hazır bulunduğu , oyunun sahneleneceği salona indik…
Oyunun rejisörü 40 yaşlarında Ventislav Asenov oldukça sıcak karşıladı bizi…
Asenov, Matruşka'nın kendisinde ayrı ve özel bir yer taşıdığını, teyzesinin yaşadıklarıyla örtüşen bir oyun olması nedeniyle Matruşka'yı özenle sahnelediğini anlattı…
Sonra oyunun adını “Yudum Yudum Aşk” olarak değiştirdiğini ekledi. Bunun nedeninin de Bulgar Televizyonunda Matruşka adıyla fahişelerin yaşamıyla ilgili bir dizi gösterildiğini, bir karışıklığa neden olmamak için zorunlu bir isim değişikliği yapmak zorunda kaldıklarını anlattı…
Asenov bu konuda oldukça tedirgindi… Bunun doğal olduğunu söyleyerek Asenov'u rahatlatmak da bana düştü…
Basın toplantısı oyundan on dakikalık bir bölümün sahnelenmesiyle başladı…
Sonra Krum benim biyografimi okudu…
Ardından da kısa bir konuşma yaptım…
Ve sorular, sorular…
Nobel Edebiyat Ödülü'nün Orhan Pamuk'a verilmesini nasıl karşıladığım soruldu. Çok ayrıntıya girmeden:
“Sevindirici… Ancak bu ödülün Nazım Hikmet ya da Aziz Nesin'e verilmesini isterdim yaşadıkları günlerde… Kaldı ki yaşayan yazarlarımızdan Yaşar Kemal, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Vedat Türkali ya da Ataol Behramoğlu'nun almış olması beni daha çok mutlu ederdi…” dedim…

Tiyatro binasının altındaki dükkanlar/mekanlar tiyatro tarafından kiraya verilmiş.. Birbirinden güzel Cafe'ler hizmet veriyor buralarda… Dükkan kiralarını alan tiyatro yönetimi bu geliri bütçesine ekliyor ve bunu da sanatsal etkinliklerde kullanıyor… Güzel bir yöntem… Öğle yemeğini bu Cafe'lerden birinde yiyoruz.. Çünkü yaptıkları anlaşma gereği konukların yemeğini böylece karşılıyorlar…

Daha sonra Belediye Konukevi'ne götürüyorlar beni… Oldukça büyük bir daire burası… Tiyatroya çok yakın bir binanın altıncı katı…Burada konaklayacağım..
Öğleden sonra saat l5.30'da Gabrova 'dan oyunu izlemek üzere gelen Çorum'lu çocukluk arkadaşım işadamı Mehmet Samsunlu, Nikolay adında bir Bulgar arkadaşıyla beni almaya geliyorlar… Yanlarında Güneş Türk Kültür Derneği Başkanı Mecbure Efraimova var… Mecbure Hanım benim İstanbul Bulgaristan Konsolosluğu'ndaki vize işimdeki gecikmeyi ta buralardan önlemeyi başarmış ve buraya gelmemi sağlamıştı… Anlayacağınız oldukça becerikli bir kadın… Öğretmen… Bir süre politikaya da atılmış ve bir beldenin belediye başkanlığını yapmış…
Birlikte beni Tuna kıyısındaki çok büyük otelin restoranına götürüyorlar… Tuna'yı izleyerek yemeklerimizi yiyoruz… Mehmet ve Nikolay oyunu izledikten sonra hemen yola çıkıp Gabrova'ya dönecekler… Sevgili Mehmet'in işyeri Gabrova'da çünkü… Ve katılmak zorunda oldukları bir toplantı varmış…
Bu arada Gabrova'nın gülmece öykü yarışması ile ünlü olduğunu ve bu ödülü Aziz Nesin'in iki kez aldığını hatırlatayım…
Kaldığım yere dönüyoruz ve benim giysilerimi değiştirmemi bekliyorlar alttaki Cafe'de…

Matruska'nın galası oldukça görkemli oluyor…
Rejisör Ventislav Asenov'un çalışması gerçekten etkileyici… Asenov çağdaş tekniklerin hepsini kullanmış… Slaytlar yerinde ve oyun metnine hızı kesmeden katkı sağlıyor… İki sevgilinin bir takside yakınlaşmaları ise gerçekten etkileyici… Müzikler, dekor tasarımı, danslar mükemmel… Türk asıllı Kadri Habil ve Kadını oynayan Evgeniya Yavaşeva, Krum Berkov ile diğer kadını oynayan Silviya Terziyeva oldukça başarılı…
Alkışlar kesilmiyor… Beni sahneye çıkartıyorlar… Kısa bir konuşma yapıyorum:
“Bulgar tiyatro yazarları çok önemlidir… Stratief, Tsanev, Vazov ve diğerleri bizde de sıklıkla sahnelenen yazarlar… Bulgaristan bizim için önemli bir ülke… Özellikle Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk için… Mustafa Kemal Askeri Ataşe olarak görevli iken ilk kez operayı Sofya'da izliyor ve çok etkileniyor… Ondan sonra da Bulgarların önemli bir halk olduğunu söylüyor her yerde… Önderimizin vasiyeti Türkiye ile Bulgaristan'ın ilişkilerinin hep gelişmesi yönünde… Siz de bizim gibi büyük bir halksınız… İlişkilerimizi geliştirelim… Bu sizin de bizim de lehimizedir… Balkanlardaki istikrarı böyle sağlayabiliriz…“
Konuşmam büyük alkış alıyor…
Sonra kokteylin yapılacağı Kültür Merkezine geçiyoruz…
Mehmet ile Nikolay oyunu çok beğendiklerini söyleyip vedalaşıyorlar benimle…

Ertesi gün öğleye doğru Mecbure Efraimova beni alıyor… Rusçuk'u dolaşıyoruz..
“Sofya Bulgaristan'ın başkenti, Rusçuk ise Avrupa'nın” diyor Mecbure Efraimova… Beni Mithat Paşa'nın şimdi müze olan evine götürüyor…
Oldukça etkileniyorum…

MİTHAT PAŞA
Mithat Paşa l864 yılının 5 Ekim'inde Tuna Vilayetinin Valisi olarak atanmıştır… Rusçuk, Tuna'nın başkentidir… 24 Şubat l868 yılına kadar görev yapmıştır burada… Rusçuk'un Avrupa kenti olması onun zamanında gerçekleşmiştir…

Kentin bütün kaldırımlarını Mithat Paşa döşetmiştir… İlk sokak fenerleri de onun zamanında Viyana'dan getirtilerek kentin aydınlatılmasında kullanılmıştır… Kentin ilk su kanalizasyonu, ilk kitapçı dükkanı, Osmanlıların Avrupa topraklarındaki ilk matbaasında Tuna Gazetesi'nin çıkartılması da Mithat Paşa'nın eseridir..Gene onun döneminde ilk hastane, buharlı değirmen, vagon fabrikası, tekstil fabrikası, sigorta şirketi, meslek okulu ve 3 devlet fırını açılmıştır. Viyana stilinde Gülşen ve Islahane Otelleri de Mithat Paşa'nın eseridir…
En önemli hizmetlerinden biri de Bulgaristan'daki ilk demiryolunun da (Rusçuk-Varna) onun gözetiminde gerçekleştirilmesidir.
Sayısız hizmetleri arasında kentin doğusunda bir örnek çiftlik ve Tarım Okulu'nun kurulması da gelir…
Gene onun döneminde Rusçuk'ta Fransa, Prusya, Rusya, İngiltere, İtalya, Yunanistan Konsoloslukları ile Almanya, İspanya, Belçika ve Hollanda fahri Konsoloslukları da açılmıştır.

Bayan Efraimova Mithat Paşa'nın Bulgarlar tarafından da çok sevildiğini anlatıyor… “Peki öyleyse neden bir heykeli yok?” dediğimde ise “o kadar gelişmiş bir hoşgörüye ulaşılamadı henüz..” diyor…
Sokakları, caddeleri geziyoruz…
Nüfusu yüzbinlere düşmüş bu kentin gerçekten de Avrupa Başkenti olduğunu görüyoruz… Tek eksiğinin ise olağanüstü güzel yapıların boyanmamış olduğundan kaynaklandığını görebiliyoruz.
Bu arada l98l Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Elias Canetti'nin Rusçuk doğumlu olduğunu öğreniyoruz. Nitekim yaşadığı evin duvarına simgesel bir yontu da yerleştirilmiş..

Tiyatronun genel sanat yönetmeni Plamen Panev'le nihayet tanışıyoruz…
Sofya'dan döner dönmez beni aldırıyor…
Panev 45-50 yaşlarında, yeşil gözlü, uzunca boylu yakışıklı bir adam…
Daha önce Tiyatro çalışanlarından öğrendiğime göre oldukça disiplinli bir adam…
Türk Devlet Tiyatrolarından; Antalya Devlet Tiyatrosu'nda bir Bulgar oyunu koymak üzere bir davet aldığını, ancak yeni görevi nedeniyle bu daveti değerlendiremeyeceğini söylüyor…
Ben de buradaki işleri yoluna koyduktan sonra gidip Devlet Tiyatrolarımızda bir oyun sahnelemesinin gerçekten de yararlı olacağını duyuruyorum kendisine… Türk oyuncuların yetenek ve olgunluk bağlamında Dünya oyuncuları olduğunu, özellikle yabancı rejisörlerin Türk oyuncularla çalışmasının oldukça verimli sonuçlar doğurduğunu dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum…
Türk Edebiyatını tanıyıp tanımadığı soruma Nazım Hikmet ve Aziz Nesin diye yanıt veriyor… Panev'e Yaşar Kemal, Vedat Türkali, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Ataol Behramoğlu ve başkaca şair ve yazarlarımızdan da söz ediyorum… Tanımıyor onları…
Demek ki Bulgaristan'da gerçek yazarlarımızın tanıtılması gerek…
Panev batılı yazarları değil genellikle Rus yazarları beğendiğini söylüyor… Gogol, Çehov, Dostoyevski vazgeçemediği yazarlarmış… Gorki'yi soruyorum, hayır diyor… O zaman bizim yazarlarımızı kesinlikle beğeneceğini duyuruyorum kendisine… Rusya'da yaygın olarak oyunlarımın sahnelendiğini duyunca da diğer oyunlarımı mutlaka okumak istediğini söylüyor…
Rusça çevirilerini vereceğimi duyuruyorum…
Matruşka'yı zaten beğendiğini, diğer oyunlarımı da okuyacağını ve Bulgaristan'da sahnelemekten mutluluk duyacağını belirtiyor…Yeni yazarlar keşfetmekten büyük tat aldığını da ekliyor sözlerine… Buna örnek olarak da Rus oyun yazarı Venedikt Eroffeev 'i gösteriyor… Veenedikt'i hemen araştıracağımı ve ülkemizde tanıtılmasını sağlayacağımı söylüyorum kendisine… Bu sıcak ve içten insanla hemen kaynaştığımızı hissediyorum…
Ayrılırken sıkı sıkı sarılıyoruz birbirimize…
 

Beni yolcu etmeye gelen Bojidar ve Panev'le tiyatronun önünde oldukça duygusal bir şekilde vedalaşıyoruz.. Krum ve Neli ise Otogara kadar gelip uğurluyorlar beni… Kuşkusuz gözlerimiz nemleniyor…
İyi ki oyunlarım bir çok ülkede sahneleniyor da bu tür insanları tanıma fırsatı doğuyor bana diye gururlanıyorum bir an… Otobüs biraz ilerlediğinde de kendi ülkemde son iki yılda yazar olarak yaşadıklarım aklıma geliyor ve bu sevincim yerini burukluğa bırakıyor…

Tuncer Cücenoğlu
Kasım 24, 2012 | 0 yorum |