Keçe - “Ne eğirmiş, ne dokumuş”

21 Nisan 2013 Pazar |


Bazen çok sevdiğiniz yün kazağınızın küçülüp el kadar olduğunu gördünüz mü? Eğer yün kazağınızı sıcak suda yıkadıysanız, kesinlikle evet. Yünün sıcak suda büzülmesi aslında dünayada bilinen en eski teknolojinin temelinde yatıyor. Elde edilene Bulgarcada halk arasında “plısti”, türkçede ise keçe deniyor. 
Müzik redaktörümüz Albena Bezovska bu zanaatın inceliklerini anlatacak ve deri ve keçe ustası Marieta Nedkova ile söyleşecek.
Tarih açısından keçe geri kalan tüm tekstil teknikleri aşıyor. Büzülmüş yünden elbise, şapka, ayakkabı, binicilik için minder, yatak örtüsü vs yapılır. Bu kelime birçok dilde de geçerli. Örneğin Almanca’da Filz, İngilizcede felt, Farnsızca’da feutre deniyor. Ruslar ona voylok ismini, Türkler ise keçe ismini vermiş. Keçe ürünlerinin yapımı için özel donatım gerekmiyor. Hünerli el ve sıcak su yeterli. Bu zanaatı inceleyen etnoloji uzmanı Rayko Sefterski, keçeyle ilgili elde edilen en erken yazıların X-XI. asıra ait olduğunu yazıyor. Sefterskiye göre en önemli keçe ürünleri arasında yatak örtüleri var. “Her kızın çeyizinde böyle bir keçe bulunmalıymış, ona “evlilik keçesi denir”. Yeni evli çift üzerinde yatarmış. 
Deri ve keçe ustası Marieta Nedkova şunları anlatıyor:
“Bugün de Asya ve Altay’da hala günlük yaşam için keçeler hazırlanıyor. Türkiye’de ise keçeden yağmurluk yapılıyor. Bizim buralarda bu üretime bir-iki asır önce son verildi. Edilinen geleneğe göre, önce aba kumaş dokunur, sonra keçe tepme makinesine götürülür. Sonuçta çok sağlam bir materyal elde edilir, daha hafif ve temizliği de kolay olur. Altay’da 4000 yıl öncesine ait bir mezar bulunmuş. Mezardan sapasağlam keçe ürünleri çıkmış. Düşünün bu üretim ne kadar eski. Altay’da bulunan keçeler yüksek kaliteli ve sanat açısından çok değerli. Burada rituel semboller yer alıyor. Eskiden insanlar keçeyi hazırlamak ve süslemek için tekonolojiler kullanırdı.”
© Fotoğraf: Albena Bezovska
Bulgaristan’da tek renkli olduğu gibi renkli elbiseler de kullanılır. Renkli keçeler için kadınlar doğal boyalarla yünü boyardı. Büyük çömleklere yünü koyup bitki kökü ve farklı birtkilerle bir arada tutulurdu. Daha sonra üzerine su döküp çömlekleri toprağa gömerlerdi, üzerine de taze gübre konur, ki sıcaklık derecesi aynı olsun diye. Belirli bir zaman sonra yün, çömleklerden çıkarılıp kurutulur ve farklı şekil ve boyutta keçeye dönüştürmeye hazırdır. Keçe örtü ve halı yapımının son etabına “tekerleme” denir. Didilmiş yünü, tek renk veya renkli olarak, özel hazırlanmış tahta yatak üzerine serilir. Daha sonra bir süpürgeyi suyu daldırıp hafifçe su serpiliyor. Daha sonra rulo haline getirilir. Bazı bölgelerde ağaç mekiğe sarılır. Ardından rulo iple sağlam bağlanır ki, farklı yün katmanları veya renkleri bozulmasın diye. Rulonun üzerine kaynak su dökülür ve birkaç kişi tekerlemeye başlar. Daha sonra yine kaynak su ve yuvarlamak gelir. Bu süreç yaklaşık 8 saat devam eder. 
Marieta anlatmaya devam ediyor: 
“Babam Georgi Nedkov, Zanaatkarlar Odasında deri ustasıydı. 
Bir örgü ustası vardı Mariya Bodurova, ailesi Koprivşitsadan idi. Kendisi keçeden bazı ürünler yapıyordu. Onları örgü ve makrame ile süslüyordu. Daha sonra 20.asrın 50’li yıllarında bu zanaatın tamamen yok olduğu ortaya çıktı. Babam onun hikayelerinden heveslenerek etnografi arşivlerinden kaynak, yaşlı insanların hikayelerini aramaya başladı.. Etnolog Rayko Sefterski keçe üzerine tüm yazılarını yani monografilerini babama verdi, ülkenin tüm bölgelerinde yaptığı araştırmalarını anlattı. Babam böylece tecrübe kazanmaya başladı. Tabii ki, bazı başarısızlıklar da yaşandı. Ancak keçe üretiminde geri çop kalmıyor, halı olmaz ise pano olabiliyor. Böylece babam keçe halılar teknolojisini canlandırmayı başardı. Kendisi ressam olduğu için renkli panolar da yapmaya başladı ve kendi sanatsal görüşlerini bu eski geleneğe katmış oldu.
Bugün Marieta keçe ürünleri yapmaya devam ediyor. Çocuklar ve yetişkinler için gösteriler de düzenliyor. 
“Keçeler, sanat hünerliğini gösterebilmek için geniş bir alan sunuyor. Keçeden dekoratif panolar, elbiseler, büyük figürler, heykeller, plastik sanat ürünleri yapılabiliyor. Şimdi yeni yeni teknikler çıktı. Örneğin yün elementler tekstil üzerine işleniyor. En başarılı ipek kumaş üzerine oluyor, çünkü ipek iplik güzel bir şekilde örülüyor. Çok ilginç figürler ortaya çıkıyor. Hayal gücünü ve becerisini iyi kullanan bir sanatçı, burada çok başarılı olur.”
Marieta’nın dediği gibi keçe ürünlerinin eşi benzeri yoktur. Keçe şapkası yapmak için makineler var, ancak pano ve halılar her zaman insan eli ile yapılıyor. 
Marieta son olarak şunu belirtiyor: 
“Keçelerdeki Bulgar izi korunmalıdır. Birçok teknoloji araya giriyor. Bizler öyle keçe ürünleri yapmalıyız ki, onu gören, bu Bulgaristan’da ait” demeli. 
BNR