Kapı açıldı, torunlar kavuştu (video)

14 Nisan 2016 Perşembe |



Yunanistan ve Bulgaristan arasındaki Makas sınır kapısının açılmasıyla Türklerin yoğun olarak yaşadığı Gümülcine ve Kırcaali’de “kök arama” seferleri başladı. 70 yıldır kapalı olan sınır kapısı nedeniyle kopan akrabalıklar yeniden inşa ediliyor.

Gümülcine ve Kırcaali. Her iki kent de Balkanlarda Türk nüfusunun en fazla yaşadığı yerler. İki kenti birbirinden Rodop Dağları ayırıyor. Gümülcine, Rodopların güney yüzüne, Kırcaali ise kuzey yüzüne bakıyor. 2011 nüfus sayımına göre Kırcaali'deki 152 bin 808 kişinin 86 bin 527'si Türk. Gümülcine'nin de dahil olduğu Batı Trakya'daki Türk ve Müslüman nüfusun ise 150 bin kişi civarında olduğu tahmin ediliyor.

Osmanlı döneminde aynı sancak altında olan iki kent, Balkan Savaşları sonrasında farklı iki ülke toprakları içinde kaldı. Gümülcine, Yunanistan’da; Kırcaali ise Bulgaristan sınırları içinde kaldı. İki kentteki Türkler farklı ülkeler içinde de olsa hep birbirine yakın oldu. 1945 yılında Bulgaristan’daki komünist iktidar iki kenti bir birine bağlayan Makas sınır kapısını kapattı. Her iki tarafta kalan akrabaların birbirleriyle bağları koptu. Gümülcine’ye gelin gelenler, anne babalarını kardeşlerini göremeden hayata veda etti. Çalışmak için sınır geçenler geriye dönemedi.
"Dedem işçi olarak gelmiş, kapı kapanınca kalmış"
Gümülcineli Halit Halil İbrahim’in dedesi de Gümülcine’ye gelip bir daha geri dönemeyenlerden. İbrahim’in dedesi 1930’lu yıllarda çalışmak için Kırcaali’nin Konçe, Türkçe ismiyle Atalan köyünden Gümülcine’ye gelmiş. 1945’te sınır kapanınca ölünceye kadar ne kardeşlerini ne de anne babasını bir daha görebilmiş. 2013 yılında Makas sınır kapısı açılınca arıcılık işi yapan Halit Halil İbrahim Bulgaristan’ın dedesinin doğduğu köyün yolunu tutmuş.
“Dedemin köyü Türkçe adıyla Atalan, Bulgarca adıyla Konçe. Sınırdan yarım saat uzaklıkta. Makas sınır kapısı açılmadan önce gidemedik. Gidiş zordu. Şimdi sınır kapısı açılınca dedemin köyüne gittim. Dedenin kardeşinin torunlarını bulduk. Tanıştık. Dedemin köydeki evi hâlâ duruyor. Gitmek çok heyecanlıydı, tabii çok sevindik.”

Aynı heyecan Bulgaristan tarafında da olmuş. Rıza Öztürk, ata toprağını terk etmeyenlerden. Bulgaristan’ın sınıra yakın Konçe - Atalan köyünde hayvancılık ve toprakla geçimini sağlıyor. Bir sabah “Biz sizinle akrabayız” diye kapısının çalınmasından çok mutlu olmuş:
“Yıllar sonra yeni akrabalarla tanışmak şaşkınlık yarattı. Tabii insanda ister istemez bir heyecan oluyor. Bir rüya gibi bir şeydi tarif edilmiyor işte ancak yaşayınca anlıyorsun bunu.”

İlk karşılaşmada, iki aile de eskilerden, dedelerden konuşmuşlar. Rıza Öztürk henüz Gümülcine’ye hiç gidememiş ama ilk fırsatta gitmeyi planlıyor.

"Yabancıya havlayan köpek bana havlamadı, 'Doğru yerdeyim' dedim"

Karşılıklı olarak akraba arama girişimine iki tarafta da "Kök arama" adı veriliyor. Kökünü aramak için yola çıkanlardan biri de Gümülcine’de öğretmenlikten emekli Fevzi Ali. Ali, sınır kapısının açılmasının ardından yine dedesinden dinlediği Bulgaristan’daki köylerini bulmak için yola çıkmış. Türkçe ismini bildiği köyün yerini önce internet yardımıyla bulmuş. Bulgarca adı Topolka olan köyü, o dedesinden Kavacık diye dinlemiş.
“Dedem hep ‘Evimizin önünde büyük bir kuyu vardı, ev hemen köyün girişinde’ diye anlatırdı. Köyü bulmamız epey zahmetli oldu ama görünce aynen dedemin anlattığı gibiydi. Büyükçe avlulu bir ev önünde bir kuyu vardı. Bahçe kapısını ittirdim girdim. Bir kadın bana şaşkınlıkla baktı. ‘Sen yabancısın bu köpek yabancı biri avluya girince ortalığı yıkar, sana hiç ses çıkarmadı, sen kimsin?’ diye sordu. O zaman anladım doğru yerdeyim. Köpek belli ki genlerden tanıdı herhalde. Dedemin kardeşlerini torunlarıyla tanıştık, konuştuk. Gidip geliyoruz şimdi.”

Aslında iki kent arasındaki akrabalıklar için yer isimlerine bakmak bile yeterli. Mesela Gümülcine’deki bir mahallenin adı Mestanlı. Mestanlı, Bulgarsitan’da neredeyse tamamı Türklerden oluşan bir beldenin adı. Mahalleyi oradan gelenler kurmuşlar.
Makas sınır kapısının açılmasından bu yana geçen iki yılda yavaş yavaş başlayan “kök arama” çabaları akrabalıkları buluşturmaya devam ediyor. Balkan Türklerinin torunları 70 yıl sonra da olsa birbirleriyle buluşuyor. 

İrfan Bozan, Al Jazeera Türk