Batı Trakya Türkleri'nin hakları için verdiği mücadelelerle tanınan, 24 Temmuz 1995 tarihinde hayatını kaybeden Dr. Sadık Ahmet 26. ölüm yıl dönümünde anıldı.
DR. SADIK AHMET KİMDİR?
Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya'daki Gümülcine vilayetinin
Küçük Sirkeli köyünde 1947 yılında dünyaya geldi.
Ankara ve Selanik'teki tıp öğreniminin ardından, yaklaşık 3
yıl Yunan ordusunda zorunlu askerlik görevini yaptı.
1978'de baba ocağına
hekim olarak dönen Ahmet, 1985'te Batı Trakya'daki hak ihlallerine dikkati
çekmek için imza kampanyası başlattı bu nedenle de 1988'de 30 ay hapis cezasına
çarptırıldı.
Sadık Ahmet 1990 yılında da, Batı Trakya Türkleri'ne
"Türk" diye hitap ettiği için yine hapis cezasına çarptırıldı.
Hapse girmeden önce, "Sadece Türk olduğum için hapse
götürülüyorum. Eğer Türk olmak suçsa, şunu tekrarlıyorum Türk'üm ve öyle
kalacağım." şeklindeki destansı sözleriyle hatırlanan Dr. Ahmet'in
Gümülcine'de görülen mahkemesine binlerce kişi akın etti.
Ahmet'e destek için binanın dışında "Biz Türk'üz"
sloganları atıldı.
SEÇİMLERE KATILMASIN DİYE
Yunanistan'da 1989 yazı ve 1990 baharında düzenlenen genel
seçimlerde aldığı yüksek oranda oylarla, bağımsız milletvekili olarak meclise
giren Dr. Sadık Ahmet, 1991'de Batı Trakya Türklerinin ilk ve tek siyasi
partisi, Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi'ni (DEB) kurdu.
Ahmet'in seçilmesini engellemek için hem siyasi partilere
hem de bağımsız adaylara seçim barajı koyan Yunanistan, yüzde 3'lük bu barajı
bugün de yürürlükten kaldırmadı.
Sadık Ahmet, Batı Trakya'daki azınlığın haklarını koruyan
Lozan Barış Anlaşması'nın 73. yıl dönümünde 24 Temmuz 1995'te henüz 48
yaşındayken şüpheli bir trafik kazasında yaşamını yitirdi.
1990'ların başından bu yana, Batı Trakya'da Türklerin
gördüğü baskı giderek azaldı ve vatandaşlık haklarının eski hale getirilmesinde
kayda değer gelişmeler oldu.
Bununla birlikte Yunanistan, Batı Trakya'daki Türklerin
etnik kimliğini halen reddediyor. Ülkede, adında "Türk" kelimesi
bulunan derneklerin kurulması halen yasak.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin 2008'de Yunanistan aleyhine verdiği kararda, derneklerin isimlerinde "Türk" sözcüğünü taşıma hakları bulunduğunu hükme bağlamasına rağmen Yunanistan bu hakkı Türklere tanımamakta direniyor.