Arif Aguş : “Bir olayın ucunda ölüm varsa, mağdur ve kurbanlar varsa, buna göz yumarak, bu suç işlenmemiş gibi davranılamaz” diyor
Arif Aguş: İnsanlığa karşı işlenen bir suç olayı asla zaman aşımına uğrayamaz
Rodoların önde gelen ailelerinden, Mogilitsa’dan Aguş Ağa Konakları komünistlerin eline geçer, Aguş sülalesinden erkekler Belene’ye kampa, kadınlar ise gürgüne gönderilir.
DPS- Hak ve Özgürlükler Hareketi Smolyan milletvekili Arif Aguş, Rodoplarda Barutin köyünde isim değiştirme olaylarının 40.yılında alınan bir karar gereği, davayi yeniden incelemek üzere Yüksek İstinaf Mahkemesi’ne götürdü. Beyannamede, asimilasyon kampanyasından sorumlu hiçbir kimsenin şimdiye kadar cezalandırılmadığı, asıl suçluların bilinmediği yazıyor. Smolyan İl Savcısı İvan Spirov, bu davaya daha once bakıldığını ve cinayet kanıtına rastlanılmadığını hatırlattı. Öte yandan Arif Aguş ve kampanyanın mağdurları Rodoplu müslümanlar “Gerekirse haklarımızı Avrupa mahkemelerinde arayacağız” diyorlar.
Sevda Dükkancı Arif Aguş ile tarihte Rodoplardaki mülümanların zorunlu isim değiştirme olayları ve günümüzdeki yansımları konuştu.
İsim değiştirme kampanyasından yıllar sonra yeniden savcılığa başvurdunuz. Neden yine bu olayı gündeme getirdiniz?
40 yıldan beri suçluların kim olduğu konusunda isimler bile telaffuz edilmedi. Bu insanları huzursuz ediyor, kişinin hak ve özgürlüklerini çiğneyen, farklı dine mensup Bulgar vatandaşları arasında kin ve nefret aşılayan bir olayın sayfası kapatılamaz.
Zaman mesafesiyle artık 40 yıl geçmiş olsa da, bu olaylar unutlamaz ve yaşanmamış gibi algılanamaz. Sizin dinleyicileriniz bilir mi, bilmem, Rodoplardaki kanlı olayda Bulgar Komünist Partisi’nin aldığı karar gereği, 16 Mart 1972 tarihinde Barutin’de müslümanların isimlerini zorunlu olarak değiştirme kampanyası başlatılır. Rodoplu müslümanlar isyan eder, meydana dökülüp, eyleme başlar ve zülme karşı koyar. Bunun sonucunda zamanın milis güçleri kaynar suyla yüklü itfaiye araçları getirtir, insanların üzerine fışkırtır, farklı şekilde şiddet uygular. O gün ayaklanmada iki kadın ölür, altı kişi yaralanır. Dönemin İçişleri Bakanı Zoev’in raporu ortaya çıktı bir süre önce, Todor Jivkov’a yazdığı belgede, olayın nasıl seyrettiğini anlatmış. Komünist partinin eylemi olduğunu, MVR ve askeri birlikler getirildiğini, insanların dağılması için askerlerin ateş açtığını ve bunun sonucunda iki kadının öldüğü, altı müslümanın yaralandığı yazar. En şaşırtıcı olan ise, bütün bu şiddetin yaşandığı meydanda Smolyan İl Savcısı ve İl Mahkeme başkanının da bulunuyor olmasıdır. İşte bu yargıçlar önünde işlenen cinayetin hiç olmamış gibi davranılmasına bir anlam verilemez.
Geçenlerde Dospat’a bağlı Barutin köyünde bu kanlı isim değiştirme olayların 40. yılı anıldı. İnsanlar hala hassas mı, bazı gerçekler neden hala söylenmedi sizce?
Dospat’ın Barutin köyünde 1972 yılındaki kanlı olayların 40.yılı anıldı.
Her yıl insanlar büyük gösterilerle bu tarihi anıyor. Vatandaşımız bu trajedinin tarih kitaplarında da anlatılmasını istiyor. Bütün bunlar gerçek, yaşanmış tarihtir. Bir daha yaşanmaması ve bu sayfanın tamamen kapanması için Rodoplardaki müslümananları zorla Bulgarlaştırma süreci tarih kitaplarına yazılmalıdır. Böylece olanlar da gerçek bir şekilde algılanmış, okunmuş olacaktır.
Bir zamanlar Smolyan Savcılığı bu davaya bakmış ve eylemlerde suç ve cinayet göstergesi bir delil görmediğine karar vemişti. Şimdi siz kararın daha farklı olacağını mı düşünüyorsunuz?
Ölen var, yaralanan var, fakat ortada işlenen suç yok! İnsanlar bu adaletsizliği kabul etmiyor. Mağdurlar da “Sonuna kadar olayları su yüzüne çıkarmak istiyoruz. Gerekirse Avrupa nezdinde haklarımızı arayacağız” diyorlar.
Ocak ayında Parlamento İsim Değiştirme Politikasını kınayan beyanname kabul etti. Bu da umut vericidir. Suçluların cezalandırılması istenilen bildirge çok önemli. Çünkü bir suç olayını zaman aşımına uğratma teşebbüsleri, suçu bütün Bulgar halkına yükleme anlamına gelecektir. İnsanlığa karşı işlenen bir suç olayının zaman aşımına asla uğrayamayacağını düşünüyorum”.
Rodopların ünlü Aguş ailesi komünist rejimin azınlık politikasından “nasibini” almış, mağdur duruma gelen bir ailedir. Meşhur Aguş konaklarında yaşayan Rodopların son ağası Aguş Ağa kampa gönderilir, ailesi sürgün edilir, konaklara el konulur…Bu utanç tarihin dehşet yüzü kısaca anlatılamasa da, birazını paylaşır mısınız?
Bu gerçekten bir utanç tarihidir. 1949 yılında rejim değişikliği ardından yaşanan bir olay. Komünist parti iktidara gelince bütün sınır bölge halkının ülkenin iç kesimlerine sürgün edilmesi kararlaştırılır.
Tabi ilk olarak rejim karşıtı olan ailelerden başlanır. Babam ve amcam Belene’ye kampa gönderilir. Geceyarısı saat ikide evi basan askerler, annemi, ninemi ve o zaman on aylık olan abimin hemen eşyalarını toplamalarını emreder. Annem kucağına on aylık bebeğini alır, ninem ise temel ihtiyacı iki çantaya toplar ve askerler onları köyden çıkarır. Bir kamyonun römorkuna yükleyip, Plovdiv’e taşırlar, oradan da üstü açık bir yük trenin vagonuna hayvan gibi yerleştirirler, ne oturacak yer, ne tuvalet, kadın- erkek, yaşlı-genç tıklım, tıklım, annem elinde bebekler, ihtiyarlar yorgun… Onları Bulgaristan’ın diğer ucuna, Ruse köylerine sürgün ederler. Daha sonra ben de orada doğmuşum.
Şimdi Balkan Savaşının 100.yılı anılırken, Rodoplarda Müslümanların isim değiştirme olaylarının çok eskiden başladığına dair tarih olayları ortaya çıkıyor. Bu süreç ne tür etaplardan geçmiş?
Bu olaylar daha 1885 yılında başlar. 1912 yılında Rodoplar'da müslümanların isimleri değiştirlir, 1949’da bu karar geri çekilir. 70’li yıllarda gene isim değiştirme olaylarına başlanır. 1972 yılında Barutin’de olduğu gibi, ayaklanmalar yaşanır, insanlar buna isyan eder. Bunun ardından 40 yıl geçti, 40.yıldönümü anıldı. Bundan beş yıl önce yine bu olayın tarih kitaplarına yansıtılmasını teklif etmiştik. Dönemin Eğitim Bakanı “Varsın 40 yıl geçsin, o zaman daha iyi, daha tarafsız ve adil değerlendirebiliriz tarihi” demişti. İşte 40 yıl geçti ve artık daha tarafsız ve adil analiz yapabiliriz olanlara. Ocak ayında meclisin kabul ettiği kınama bildirgesi de bana umut veriyor. Bir olayın ucunda ölüm varsa, mağdur ve kurbanlar varsa, buna göz yumarak, bu suç işlenmemiş gibi davranılamaz”.
Genç ressam Plamen Petrov 'un “Aguş Konakları” yağlıboya tablosu.