Namık Göz
Miniatürk'ü herkes bilir. Hani şu çok önemli tarihi eserlerin küçük
modellerinin yer aldığı parkın adı. Bursa'da da Yıldırım Belediyesi
bir benzerini yapmıştı.
Bursa'yı hep miniabalkan'a benzetirim.
Çünkü Balkanların tüm renkleri Bursa'da toplanmıştır.
Bulgaristan'dan tutun da Arnavutluk'a, Makedonya'dan Batı Trakya'ya
Osmanlı'nın Balkanları kaybetmesi sonrası başlayan göç günümüzde dahi
devam etmektedir.
Balkanlardan gelenlerin Türkiye'ye göç ettiklerinde birinci derece
tercih ettiklerikent Bursa olmuştur.
Öyleki İsmet İnönü döneminde Bulgaristan'dan gelip, Diyarbakır'a
yerleştirilen soydaşların aradan uzun yıllar geçtikten sonra yine
geldikleri adres Bursa olmuştur.
Turgut Özal döneminde Bulgaristan'dan gelenlerin Malatya'da trenden
kaçarak Bursa'ya yerleştiklerini çok iyi hatırlarım.
Hatta Bursa'da göç edilen ülkeye göre kurulan mahalleler semtler bile vardır.
Bu göçler kentin hem sosyal hem de kültürel hayatına büyük katkı sağlamıştır.
Bugün kentteki en büyük sanayi kuruluşlarının kökekine bakarsanız
çoğunluğunun Balkanlardan gelenler tarafından kurulduğunu görürsünüz.
Türkiye'nin ilk tramvayını üreten Durmazlar'dan tutun da, gıda
sektörünün devi Gençoğulları'na tekstilde Sönmez Holding'ten Yeşim 'e
Türkün'lere bunların hepsinin kökeninde Balkan izleri görürsünüz.
Kültür sanat hayatından politikaya kadar hepsinde Balkan Türklerinin
damgası vardır. İsimlerini yazmaya kalksak köşemiz yetmez.
Halen mevcut milletvekilleri ve belediye başkanlarına bakmanız yeterli.
Bu tespitin ardından Balkan Vakıflar Sempozyumu'nda yeterli katılım
olmayınca Balkan dernekleri ve federasyonlarına sitemde bulunan
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın biraz haksızlık ettiğine
inanıyorum.
Doğru, 'Biz Balkan Muhaciriyiz. Biz de o topraklardan geldik' her köy
ve kasaba adına dernek kurup, onları da federasyonlar haline
getirdiler. Ama onlar sadece Türkiye'de politika yapmak için
örgütlenmiyorlardı.
Türkiye'nin Balkanlar'daki çıkarları için bir araya geliyorlardı.
Bunun en iyi örnekleri Bulgaristan göçü sırasında gördük. Bosna ve
Kosava'daki dram sırasında da bizzat Bursa'da yaşadık.
Bal-Göç'ün Rumeli Türkleri Federasyonun çalışmaları yakın tarihimize
altın harflerle yazılmıştır.
Balkanlar'dan gelenlerin en büyük özelliklerinden biri de Bursa'ya
değer katmanın yanı sıra bu kente en güzel biçimde entegre
olmalarıdır.
Belki de bu yüzden Bursa, ülkeye katkılarının yanı sıra en huzurlu
kentlerden biridir.
Bir toplantıya gelmediler diye bu kadar eleştirilmeleri biraz haksızlık...