Ankara istese HÖH lideri Ahmet Doğan'ın parti başkanlığını bırakmasını sağlayabilir mi?
Bu sorunun yanıtı pek kolay olmasa da olası bir politik çatışmada son tahlilde Ankara’nın galip geleceği aşikârdır. Bunu iyi gören Ahmed Doğan’ın Türkiye’yi karşısına almak istememesine karşın Ankara artık Doğan’ın yönetiminden sıkılmıştır. Birincisi, Türkiye kendi kontrolünde bir Türk azınlık istemektedir. Hâlbuki Doğan, şimdiye kadar ‘Ankara’ya küsüp Sofya’ya, Sofya’ya sırt çevirip Brüksel’e, ikisine de kızıp yeniden Ankara’ya yönelmek’ gibi bir köşe kapmaca politikası izlemiştir. Doğan’ın 20 yıllık bu kıvraklığı Türkiye’de artık pek hoş karşılanmamaktadır. İkincisi Türkiye uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantör bir ‘ana’ devlet olarak Türk azınlığın makro sorunları ve durumuyla ilgilenmek zorundadır. Ayrıca, nasıl ki Tiran Makedonya Arnavutlarına; Belgrad da Kosova Sırplarının geleceğine bigâne kalamaz iseTürkiye’nin de Bulgaristan Türklerinin geleceğine dair makro ölçekli gelişmelere kayıtsız kalması düşünülemez. Aslında Türkiye, uzun bir dönemdir unuttuğu bir sorumluluğu da bu bağlamda hatırlamış olmaktadır.
Ne var ki, Erdoğan azınlık konumunda bulunan Dış Türklerin başında bulunan yöneticileri ‘dönüştürme’ konusunda başarılıyken ‘devirme’ konusunda pek tecrübe sahibi değildir. Diğer taraftan HÖH’ün teşkilat yapısı oldukça güçlüdür. Azınlığın birkaç adım ilerisinde bulunan HÖH’ün parti mensupları, Bulgaristan’da Müslümanların yaşadığı yerlerdeki il müftülükleriyle yakın ilişkiler içindeyken Türk azınlığın, sayıları iki elin parmaklarını geçmeyen sivil toplum örgütlerine de sirayet etmiş durumdadırlar. Buna koşut olarak Türk’ün ve Müslüman’ın olmadığı yerlerde de Bulgaristan’ın partisi olduğunu kanıtlarcasına örgütlenmiştir. Dolayısıyla HÖH, Bulgaristan Türkleriyle şeklen iç içedir. HÖH’ün bu güçlü yapısına karşın, Ankara eğer HÖH’ü ortadan kaldırmaya yine de kararlıysa, bunu yapabilir. Bu durum, Ankara’nın konuya angaje düzeyiyle yakından ilgilidir.
Varsayalım ki, Ankara nihai kararını verdi, izleyeceği yol ne olabilir?
Örneğin, Bulgaristan’daki ilk seçimlerde Türkiye’deki dernekleri konuya kanalize ederek göçmen oyları bloke edebilecek olan Erdoğan, sadece Türkiye ayağında HÖH’e yüzde 20’lik bir oy kaybettirebilir. Ayrıca, Dal’ın örgütlenmesine maddi ve manevi destek sağlayıp Doğan’ın aleyhine bir kara propagandayla, Bulgaristan içinde de oy kaybına oy açabilme potansiyelindedir. Bununla birlikte, Türkiye parti bünyesindeki kendisine yakın olan üst düzey HÖH yöneticilerinin partiden koparak Dal’ın partisine geçmesini isteyebilir ve bu çok güçlü bir ihtimaldir. Bu bağlamda, Bulgaristan’daki Türk seçmenin de Türkiye faktörüyle Kasım Dal’a destek vereceği göz önünde bulundurulursa; ilk seçimde Kasım Dal’ın Doğan’la eşit oranda oy alabileceğini söylemek pek de zor olmasa gerek. Bu süreçte, ATAKA partisinin de azınlığı tahrik edici girişimlerde bulunmaması gerekir ki, bu bağlamda Borisov’un devreye gönüllü olarak gireceğini hesaba katmak lazım. Böylece, HÖH tarihinde sahip olmadığı kadar minimum düzeyde bir oy aldığında, travmatik bir sendroma girmesi kaçınılmaz olacak ve çözülme süreci tamamlanacaktır. Tamamen tasfiye olmasa bile HÖH marjinal bir parti olarak faaliyet göstermeye mecbur kalacaktır.
Elbette, yukarıda bahsedilenler Ankara’nın Doğan’ı nasıl devirebileceğine ilişkin sadece bir senaryodur. Fakat böylesi bir tasfiye operasyonunda olası bir başarısızlık ile kronik hale gelecek bölünme halinde bunun faturasını Türk azınlığın ödeyeceğini ve bu işten sadece Bulgarların kârlı çıkacağını unutmamak gerekir. DolayısıylaTürkiye’nin olası bir HÖH’ü değiştirme/devirme projesi son derece risklidir. Bunun yerine HÖH’ün sözde değil özde değişimi yoluna gidilmesi, her açıdan daha pragmatiktir.
AJANS BG
İLGİLİ HABER:
12 Ock 2012
09 May 2012
14 Mar 2012