Kuzey ve Güney Bulgaristan’ın birleşmesinin 127’inci yıldönümü

6 Eylül 2012 Perşembe |


Yazı: Veneta Pavlova, Bulgaristan Ulusal Radyosu

© Fotoğraf: muzeini-relikvi.net
"Birleşmenin ilanı"-ressam Aleksandır Jekov
6 Eylül 1885 tarihi, tarihimizin en sevinçli olaylarından biri olan Kuzey ile Güney Bulgaristan’ın birleşmesi ile ilgilidir. Bu gelişme,Bulgaristan’ın 1877-78 Rus-Osmanlı savaşı sonucu beş yüzyıllık Osmanlı hakimiyetinden sağlanan milli kurtuluşundan 7 yıl sonra gerçekleştiriliyor. Söz konusu savaş, İstanbul-Yeşilköy’de bir barış antlaşmasının imzalanmasıyla bitiyor.
Bu antlaşma gereğince yeni Bulgar devletine Bulgarların çoğunlukta bulundukları topraklar alınmıştır. Ancak imzalanmasından birkaç ay sonra Büyük Güçler’in düzenledikleri Berlin Kongresi, onların farklı çıkarlarından hareketle bu toprakları beşe bölüyor.Bulgarların birleşmesi, Kuzey Bulgaristan ile Sofya ilini içine alan Bulgaristan Prensliği’nin Osmanlı İmparatorluğu çerçevesinde bir özerk bölge olarak kalıp Stara Planina dağının güneyinde bulunan Doğu Rumeli ile ‘aynı devlet çatısı’ altına girmesiyle gerçekleştirilir.
© Fotoğraf: arşiv
"Berlin kongresi" - ressam Anton fon Verner, 1881
 Bu gelişmelerle ilgili ayrıntıları tarih uzmanı, Akademisyen Georgi Markov’tan öğreneceğiz: 
Akad. Markov, “Bulgaristan’ın birleşmesiyle ilgili diplomatik çalışmalar ve iç hazırlıklar konusunda bize bilgi verir misiniz?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bulgar Prensi Birinci Aleksandır Batenberg o zaman tabii ki,Bulgaristan’ın birleşmesinden yanaymış, ancak bunun hazırlıklarının diplomatik yolla gerçekleştirilmesini istiyormuş.Çar Üçüncü Aleksandır’ın şahsında Rusya birleşmeye karşıymış.Bu da bir paradokstur: Berlin Anlaşması’ndan zarar gören ve olumsuz sonuçlarını sırtında hisseden Rusya bu anlamayı savunuyormuş ve toprak statükosunun korunmasından yanaymış. Bismark Almanyası da birleşmeyi istemiyormuş.Prens Birinci Aleksandır, bunun durumu daha da güçleştireceği, Osmanlı İmparatorluğu’nun bundan yararlanarak, Doğu Rumeli’ye asker sevkedeceğini savunuyormuş. Ne var ki, ‘Edinstvo’(Birlik) komiteleri, devrimci,siyasetçi ve yazar olan Zahariy Stoyanov başkanlığındaki Bulgaristan Devrim Gizli Komitesi, Doğu Rumeli’deki Bulgar askerleri birleşmeyi destekliyor ve bu kutsal eylemin ertelenmemesi gerektiğini savunuyormuş.” 
© Fotoğraf: arşiv
Bulgar gizli devrimci komitesi yönetimi/soldan sağa ikincisi Zahariy Stoyanov
“Zahariy Stoyanov’un Bulgaristan’ın birleşme hazırlıklarındaki yeri nedir?” 
Yine Akad. Georgi Markov’u dinliyoruz: 
“Zahariy Stoyanov, Bulgaristan’ın Osmanlı egemenliğinden Kurtuluşu öncesi ve sonrasındaki milli kurtuluş hareketleri arasındaki bağlantıyı özdeşleştirir.Bulgarların Milli Kurtuluş mücadelesinin organizasyon ve ideolojisinin temellerini atan Vasil Levski’nin zamanından itibaren komite ağı oluşturulmasında deneyim sahibidir.Birleşme fikrinin güçlü etkisi şundan ibarettir: bir taraftan Bulgaristan Prensliği’ndeki bütün siyasi partiler Rusya veya Avusturya yanlısı olmalarına bakılmaksızın, Birleşme’yi destekliyormuş. Öye yandan Doğu Rumeli’nin içinde de Balkan dağının Bulgarları bölmemesi, onların birleşip Büyük Devletleri oldubitti karşısında bırakmaları gerektiği konusunda görüşbirliği içindeymişler. Böyle de oluyor. 1885 yılının yazında koşullar değişiyor. Rusya olası bir birleşmeye karşı çıkarken, Britanya Bulgaristan’ın birleşmesini destekliyor ve gerçekleştirilmesinden sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğu Rumeli’ye askeri müdahaleye girişmesini önlüyor.” 
“Bulgaristan’ın birleşmesi ile ilgili bildirgelerden birinde,bunun ‘en soylu biçimde’ , yani kan dökmeden, uygar bir biçimde gerçekleştirilmesi gerektiği belirtiliyor. Belki bu birleşmenin başarıyla sonuçlanmasıyla ilgili sebeplerden biridir?” 
“Bu gerçekten öyledir. Prens Aleksandır’ın Bulgaristan’ın birleşmesyle ilgili olarak çıkarttığı Manifesto’da, eski Doğu Rumeli’deki yeni Bulgar yönetiminin orada yaşayan Bulgar çoğunluğunun yanısıra Türk, Ermeni, Yahudi ve Rumların da haklarına saygı göstereceğini ilan ediyor.Bunun içindir ki, Bulgar olmayan nüfustan bir karşı koyma gelmiyor. “ 
© Fotoğraf: muzeini-relikvi.net
9 Eylül 1885 tarihinde Plovdiv'de Prens I. Aleksandır'ı karşılama töreni- ressam Pietro Montani.

“Bulgar ordusunun bundan sonra başlatılan Sırp-Bulgar Savaşı’nda sağladığı zaferin Bulgaristan’ın birleşmesinin tanınmasına ne ölçüde katkısı var?” Akademisyen Georgi Markov bu soruya şu cevabı verdi: 
“ Bu zaferin belirleyici rolü var, çünkü Kral Milan Büyük Güçler’in bir kısmının desteğiyle Bulgaristan’a saldırırken bunu Balkan statükosu ve güya ‘güç dengesi’ adına yaptığını duyuruyor.Öyle ki, eğer Sırp ordusu o zaman Sofya’ya girmiş olsaydı,Milan’ın istediği o toprak statükosunun sağlanması tamamen mümkündü.Ancak Batı Avrupa gazetelerinin yazdığı gibi, ‘genç Bulgar slahlı kuvvetleri Slivnitsa savaşlarında bir mucize yarattı’. Aslında Sırp ordusu üzerinde sağlanan zafer, Bulgaristan’ın birleşmesini daha da güçlendirdi. Büyük Güçler, Balkanlar’ın ortasında Bulgaristan gibi güçlü bir devletin baş gösterdiğini görüyor. Bismark ise Bulgar devletinin Doğu Sorunu’nun çözümünde ileride daha büyük rol oynayacağını belirtiyor.”

© Fotoğraf: arşiv
"Sırplar barış  dileniyorlar" - 1885 yılından posta kartı.
Bulgaristan’ın birleşmesinin Bulgar devletine sağladığı siyasi ve ekonomik yararlar hangileridir? Akademisyen Georgi Markov şu yanıtı verdi: 
“Bulgaristan Prensliği ile Doğu Rumeli’nin birleşmesi sonucu endüstrinin Bulgaristan’da gelişmesine daha elverşli koşullar sağlandı. Avusturya-Macaristan’ın Doğu demiryolları üzerindeki mülkiyet hakkını tâ 1908 yılına kadar koruduğu doğrudur, ancak bundan sonra ülkemizde sanayi işletmeleri kurulması ve öz demiryolu hatları ağı oluşturulması için koşullar da yaratıldı.”