BAF Başkanından Plevneliev ve Gül'e mektup: Bulgaristan Türklerinin problemlerini çözün

28 Kasım 2012 Çarşamba |

Sivil toplum kuruluşu Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan ve Türkiye Cumhurbaşkanları Rosen Plevneliev ile Abdullah Gül’e mektup gönderek 
Bulgaristan'daki Türklerin problemlerine çözüm getirilmesini istedi. 

Mümin iki ülkenin cumhurbaşkanlarına gönderdiği mektupta,  “Son yıllarda iki ülke arasındaki ekonomi ve kültürel ilişkilerde ciddi bir ilerleme olduğunu görüyoruz. Buna şüphesiz ki, sizin de büyük katkınız var. Biz geçmişte yaşanılan problemleri geride bırakarak belirli milliyetçi çevrelerin iki milleti birbirine düşürmeye yönelik çalışmalarına son verilmesi için gerçek niyetin varolmasından memnunuz” diyor. 

Mektupta ayrıca, Bulgaristan Parlamentosu’nun totaliter komünizm rejiminin Türklere ve Müslümanlara karşı uyguladığı asimilasyon politikasını kınama bildirisini kabul etmesinden sonra bir yıldan beri yaşadıkları sorunların çözülmesi için gerçekte her hangi bir adım atılmadığı vurgulunıyor. Bu nedenle yeni yıldan itibaren imza kampanyası başlatacaklarını belirten Mümin, Plevneliyev ve Gül'e gönderdiği mektupta 10 konu ile ilgili çözüm istiyor. 

1. Ulusal Meclis tarafından 11 Ocak 2012 tarihinde kabul edilmiş olan “Bulgaristan Müslümanlarının zorunlu asimilasyonunu kınayan bildiri”ye uygun olarak, Bildirinin 3. maddesine (m.3) istinaden, yetkili olan kurumların SİAS dosyasından Esas No II-048/1999 davası ile ilgili sürece son vermelerini ve Bildirinin m. 3’ün yerine getirilmesi doğrultusunda etkin somut ve gerçekçi adımların atılması konusunda kesin ve açık bir biçimde ısrar etmekteyiz. 

 2. Bulgar makamlarının, sözde “Yeniden uyanış süreci” sırasında zorunlu olarak verilen ve dayatılan bütün Bulgar, Rus ve diğer dilden isimlerini GRAO sicillerinden silmelerinde ısrar etmekteyiz. Zorunlu olarak dayatılan bu isimlerin Bulgaristan Cumhuriyeti’nde Türk asıllı ve Müslüman Bulgar vatandaşlarının haysiyetlerini fevkalade kırdığını bilhassa açık ve net bir şekilde beyan etmekteyiz. 


 3. “Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi”nin 6.‘ıncı maddesi gereğince, “Bulgaristan Adalet Federasyonu”nun, Türk etnik kökenli olduklarını belirtmiş olan Bulgaristan vatandaşlarının en yoğun şekilde yaşadıkları bölgelerde radyo frekansları tahsisi taleplerinin yerine getirilmesi için ısrar etmekteyiz. Anadili Bulgarca olmayan Bulgaristan halkının bu kısmının, Bulgaristan’da demokratik değişikliklerin uygulandığı geçtiğimiz yirmi yıl içinde, ana dillerinde eğitici, kültürel-bilgilendirici ve eğlendirici yayınlara yer veren ve bölgesel ve yerel sorunları öne çıkaran bölgesel radyo ve televizyon programlarından mahrum bırakılmış olduğu kanaatindeyiz. 


 4. Bulgaristan Cumhuriyeti’nin karma nüfuslu bölgelerinde, Türk kökenli Bulgaristan vatandaşları statüsüne sahip çocuklar için devlet eğitim kurumlarında zorunlu Türk Dili öğretilmesinin resmen yürürlüğe girmesinde ısrar etmekteyiz. Bulgar devlet kurumlarının, çeşitli alanların Türkçe de öğretilmesini sağlayacak “Balkan Üniversitesi” Yüksek okulunun kurulması ve faaliyete geçmesinin kabul edilmeri gerekliliği fikrine hazır olmaları zamanının gelmiş olduğunda ısrarlıyız; ve bununla ilgili olarak bu hakkın Bulgaristan Cumhuriyeti tarafından onaylanmış “Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi”nin 13.üncü maddesinde yer almış olduğunu hatırlatıyoruz. 


 5. Bulgaristan vatandaşlığını yenilemek istediklerinde güçlüklerle karşı karşıya gelen, 1950-1951 ve 1968-1978 dönemlerinde göçmenlik dalgası kapsamına giren kişilerin isteklerinin yerine getirilmesinde ısrar etmekteyiz. Todor Jivkov’un totaliter siyasi rejimi tarafından uygulanan temizleme politikası aşama aşama uygulanmıştır ve bu Parlamento tarafından 11.01.2012 tarihinde kabul edilmiş olan “Bulgaristan Müslümanlarının zorunlu asimilasyonunu kınama bildirisi”nde resmen tanınmıştır. -Birinci göçmenlik dalgası, 155 binden fazla kişinin zorunlu olarak kooperatiflere girme ve topraklarından yoksun edilmesi sonucunda 1950-1951 döneminde gerçekleştirilmiştir. -1968-1978 dönemini kapsayan ikinci göçmenlik dalgası, zorunlu olarak ayrılmış, bölünmüş ailelerin bir araya getirilmesi amacı ile Bulgaristan ile Türkiye arasında imzalanmış olan insani anlaşma tarafından sağlanmıştır ve neticade 117 binden fazla kişi göç etmiştir. En büyüğü olan 1989 göç dalgası, aslında sözde “Yeniden uyanış süreci” dir ve 360 binden fazla kişi göç ettirilmiştir. 


 6. Fikrimizce, Bulgaristan Cumhuriyeti’nin Türkiye Cumhuriyeti ile, vatanlarından zorunlu olarak kovulmaları dönemine kadar birikmiş olan sosyal sigorta primleri konusunda, Türk asıllı Bulgar vatandaşlarının sigorta primlerinin ve tazmin edilmesine yönelik ikili anlaşmanın imzalanması gerekmektedir. Kanımızca, halihazırdaki Hükümet bu doğrultuda asil bir hareketle, , Parlamento tarafından resmen cani ve insanlık dışı olarak tanınmış olan Todor Jivkov’un totaliter siyasi rejimince yürütülen cani etnik temizlik politikasından resmen uzaklaşmış olduğunu gösterecektir. 


 7. Bulgaristan Cumhuriyeti’nde İslam Dini Başfütlüğünün tüm vakıf emlaklarının yenilenmesi ve yasal Müftülüğe verilmesi amacı ile Devlet Arşivi’nde gerekli araştırmaların yapılmasını arzu etmekteyiz. 


 8. ”Devlet Azınlıklar Ajansı”nın oluşturulmasının gerektiği görüşündeyiz. Bu ajansın kolları karma nüfuslu bütün bölgelerde bölge ve belediyelerde yayılmalıdır. Yerinde faaliyet gösterecek olan bu yapılar, ülkenin en yoksul ve ekonomik açıdan gelişmemiş olan bu bölgelerinde Avrupa Fonlarının proje ve desteklerinin kullanılmasında yardımcı olmalıdır. 


 9. Kanaatimizce Bulgaristan Cumhuriyeti’nde “Ulusal Hafıza Kurumu”nun meydana getirilmesi gerekmektedir. Bu Kurum eski Devlet Güvenlik ve totaliter komünist rejiminin baskı organlarının diğer servislerinin cani faaliyetiyle bağlantılı bütün arşiv belgelerini korumalı, tahlil etmeli ve araştırmalıdır. 


 10. ”Bulgaristan Adalet Federasyonu” tarafından Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesinde açılan davayı destekliyoruz.