''Bulgaristan medyasının Türk topraklarında Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin Kanunlarının vereceği izinle yapılacak bir kömür
yakıtlı santrale neden karşı çıktığını anlamakta zorlanıyoruz. Zira,
hududumuzda Bulgaristan toprağında Belene’ de dünyanın en eski Nükleer Santrali
faaliyet göstermektedir. Bu santralin 31.12.2012 tarihinde faaliyetine son
verileceği Bulgar Hükümeti tarafından açıklanmıştı. Oysa şimdi Bulgar Hükümeti
bu santralin 10 yıl daha üretim yapacağını Uluslararası Atom Enerjisi Kurulu’na
bildirdi. Peki sorarım size ; Bu santralde bir patlama olduğunda ortaya çıkan
Nükleer sızıntı ne olacak? Bu nükleer sızıntı Türkiye’ye gelmek için
pasaportuna Türk vizesi mi isteyecek?
Tabii, işin en acı tarafı Bulgar basınının Türkler tarafından
(veya kendini Türk olarak tanıtan Bulgar’lar tarafından) Türkiye’ye bizim
santralimizi protesto etmek için davet edilmiş olmalarıdır.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümran bir devlettir. Kendi
Meclisi’nin çıkardığı kanunlar ile yönetilir. Eğer ülkemizin kanunları kömür yakıtlı bir
santralin yapımına izin veriyorsa, Bulgar tarafı neden rahatsızlık duyuyor ?
Acaba, Bulgar basınının gösterdiği tepki gerçekten çevresel sebeple midir,
yoksa burunlarının dibine gelen 2 milyar $ tutarındaki dev yatırıma duydukları
kıskançlık mıdır? Hiç şüpheniz olmasın ki ; Bu santral üretime geçtiğinde
Bulgar Hükümeti Türk Hükümetinden elektrik ithal etmek isteyecektir. Çünkü
Bulgaristan’da enerji açığı çok büyüktür.
Longoz Ormanları, bizim santral yapacağımız araziye kuş uçuşu
7 km mesafededir. Fakat önemli olan aradaki mesafe değildir, önemli olan
santralin çevreye verdiği emisyon’dur. Bizim santralımızdan ne bölge insanları
ne de orman etkilenmeyecektir. Çünkü çevreye vereceği SO ² ve CO gaz
emisyonları sıfırdır. Ayrıca toz emisyonu da sıfırdır. Eğer aksi bir durum olsaydı Almanya’da şehrin
içinde ve ormanlık bölge de böyle bir santral yapılabilir miydi? Almanya’da ki
çevre hassasiyeti bizden daha mı azdır?’'
AJANS BG