Komünist Bulgaristan'da Muhbir Olmak

26 Kasım 2012 Pazartesi |


Senaryosu politik eserleriyle ünlü edebiyatçı Vladislav Todorov tarafından yazılan kara komedi üstün sinematografisiyle de göz doldurdu, girift seyirlik Yunan seyircilerce hararetle alkışlandı.


53.Selanik Film Festivalinde Özel Mansiyona layık görülen filmlerden ikincisi Bukalemunun Rengi komünist rejimin son döneminden yola çıkan, nitelikli olduğu kadar ironik bir sinema yapımı.
Senaryosu politik eserleriyle ünlü Bulgar edebiyatçı Vladislav Todorov tarafından yazılan kara komedi üstün sinematografisiyle de göz doldurdu, girift seyirlik Yunan seyircilerce hararetle alkışlandı.
Bukalemunun Rengi
Yakışıklı Batko, Bulgar istihbarat örgütü tarafından muhbirlik yapmak zorunda bırakılan zayıf bir gençtir. Ülkesinde ünlü bir pop müzik şarkıcısı olan Ruscen (Rushi) Vidinliev tarafından başarıyla canlandırılan kahramanımız kısa zamanda yaptığı işten zevk almaya başlayacak, hatta bir süre sonra hırslı sanatçı ve entelektüellerden müteşekkil şahsi bir istihbarat grubu kurarak işi epey ilerletecektir.
Cinsel enerjinin de rejim lehine değerlendirilmesi düsturundan yola çıkarak oluşturduğu bu bağımsız birimin fertleri komünizm çöktükten sonra eksantrik geçmişleriyle yüzleşmek zorunda kalacaklardır.
Yoğun faaliyetleri içinde Batko Stamenov'un aşka da vakit ayırdığını görürüz bu arada; jönümüz, Kate Winslet'tan çok daha zarif olduğu kesin Bulgar fotomodel Irena Milyankova'nın canlandırdığı sevgiliyi ikna edememiş gibi görünse de filmin sonlarındaki hayalî Titanik parodisi sinemaseverler için unutulmazlar arasına mutlaka girecektir.
Estetikle müziğin el ele verdiği 114 dakikalık özenli yapım seyirciyi oluşturduğu hayalimsi evrenin içine çekmekte son derece başarılı; Bukalemunun Rengi nostaljik unsurları insanlık halleriyle yoğurarak eğlenceli bir yolculuğa çıkarıyor.

Herkesle Dalga Geçmek

Selanik'te sinemaseverlerle buluşan filmin yönetmeni Emil Christov yapımın politik olmadığını iddia etse de senaryo totaliter rejim ve sonrasıyla dalga geçerken o kadar doğru tespitlerde bulunuyor ki muhalefetin soluğunu hissetmemek mümkün değil.
Olympion sinema salonunda kendisine eşlik eden bukalemun kıvraklığındaki Vidinliev'le sorulara cevap veren, fotoğraf yönetmenliğinde ustalaşmış Christov insanın gözetleme saplantısını filmin merkezine koyduktan sonra herkesle dalgasını geçtiğini ifade etti.
Kafkaesk absürditelere yer vermekten kaçınmayan senaryo yazarı Vladislav Todorov, John Le Carré ve Don De Lillo'yu hatırlatan olaylar örgüsüyle filme gerekli altyapıyı zaten sunmuş.
Daha önce dünya çapında ilgi gören ve İstanbul Film Festivalinde gösterilen ödüllü Ziftfilminin de senaryosuna imza atan başarılı yazar Todorov eski muhaliflerin ellerine fırsat geçtiği zaman nasıl otokratlara dönüştüğünü de gözümüze sokuyor.
Bukalemun'un Rengi'nde limuzin şoförü rolüyle perdede görünme zevkini de tadan çok yönlü edebiyatçının eserleri çeşitli dillere tercüme edildi; Todorov ayrıca özellikle ABD'de ders verdiği çeşitli üniversitelerde okutulan birçok kitaba da imza atmış.