Bulgaristan sandık başında

12 Mayıs 2013 Pazar |

Bulgaristan'da kitle gösteriyle hükümeti istifaya zorlayan halk, Pazar günü sandıklara gidiyor. Önceki dönem tek başına iktidarda olan Bulgaristan'ın Avrupa Gelişimi İçin Vatandaşlar (GERB) partisi anketlerde birinci sırada yer alırken, güçlü bir iktidara ihtiyaç duyulan ülkede koalisyon hükümeti kaçınılmaz görünüyor.

Bulgaristan'da hayat pahalılığını ve kötü yönetimi protesto eden halkın kitle gösterilerine başlaması üzerine GERB partisi lideri Boyko Borisov başkanlığındaki hükümet 20 Şubat'ta istifa etmişti. Yeni bir hükümet kurulamaması nedeniyle Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev parlamentoyu feshetmiş ve 12 Mayıs'ta erken genel seçim kararı alınmıştı. Ardından Plevneliev'in görevlendirmesiyle eski Paris Büyükelçisi Marin Raykov seçim hükümeti kurmuştu.

Pazar günü yapılacak genel seçimde parlamentodaki 240 sandalye için 38 siyasi parti ve 7 seçim koalisyondan 8 bin 148 aday yarışacak. Seçime sadece 2 bağımsız aday katılacak. Yaş ortalaması 45 olan adayların üçte birini kadınlar oluşturuyor. 8 milyon nüfuslu ülkede 6 milyon 868 bin 455 kayıtlı seçmen için 31 seçim merkezinde 11 bin 676 sandık kurulurken, 57 ülkedeki 78 bin 542 Bulgaristan vatandaşı oy kullanacağını beyan etti. 29 ülkede, Bulgar vatandaşları sadece kendi diplomatik temsilciliklerinde oy verecek. Seçimler için Türkiye'de 86 ayrı noktada toplam 227 sandık kurulacak. Geçen parlamento seçiminde Türkiye'de 94 bin Bulgaristan vatandaşı oy kullanmıştı.

Yüzde 4'lük seçim barajının uygulandığı Bulgaristan'da 2009'daki son parlamento seçime katılım yüzde 60,2 olmuştu.

Merkezde sağ sol rekabeti

Merkez sağdaki GERB ve eski Komünist Parti'nin halefi olan merkez soldaki Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP), Bulgaristan siyasetinin ana aktörleri durumunda. Feshedilen 240 sandalyeli Bulgaristan parlamentosunda GERB'in 117, BSP'nin ise 40 milletvekili vardı.

Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) 35, aşırı milliyetçi görüşleriyle bilinen ATAKA 10, Mavi Koalisyon (SK) 14, Düzen, Meşruiyet ve Güvenlik (RZS) partisi 10 sandalyeye sahipti. Bağımsız milletvekili sayısı 24'tü.

10 Nisan'da başlayan seçim kampanyasının ardından yapılan kamuoyu araştırmaları, seçimin geçen sefer olduğu gibi, birinci sıradaki GERB ile ikinci parti durumundaki BSP arasında geçeceğini gösteriyor. Ancak seçim arifesinde iki büyük parti gittikçe erimeye devam ediyor.

Boyko Borisov liderliğindeki GERB, 2006'dan bu yana ülkede merkez sağın en büyük oluşumu durumunda. 2009 genel seçimlerinde oyların yüzde 40,5'ini alarak tek başına iktidara gelmişti. Ancak Borisov'un iktidarı ülkede ekonomik ve sosyal şartların giderek kötüleşmesinin önüne geçemedi. Buna karşın GERB lideri, sorunların nedeni olarak önceki BSP-HÖH hükümetinin icraatlarını gösteriyor. Eski bir itfaiyeci ve koruma görevlisi olan Borisov, halka sıcak mesajlar vermeye çalışırken zaman zaman gaflarıyla gündeme geliyor. Bunlardan biri de halka hitap ederken sarf ettiği, "Siz aptalsınız, ben de aptalım. O yüzden rahatlıkla anlaşabiliyoruz" sözü olmuştu. GERB liderine son dönemdeki ekonomik krizin yanı sıra, İçişleri Bakanlığı'nın binlerce kişinin telefonunu yasa dışı yollarla dinlediğinin ortaya çıkmasıyla patlak veren "telekulak" skandalının da oy kaybettireceği düşünülüyor.

Eski Komünist Parti'nin miraşçısı BSP ise daha çok dar ve orta gelirli gruplarca destekleniyor. BSP lideri eski Başbakan Sergey Stanişev, şubat ayında patlak veren kitle gösterilerinin ardından partisinin imajını yenilemek için, aday listelerinde yeni yüzlere yer verdi.

2005'te kurulan ve aşırı milliyetçi çizgisiyle bilinen ATAKA partisinin liderliğini Volen Siderov yapıyor. Siderov'un adının karıştığı bir dizi skandaldan sonra partinin bazı milletvekilleri istifa etti. Aşırı sağcı lider, ülkede 120 avro olan asgari ücreti 500 avroya çıkarmayı, yabancı sermayenin elindeki tüm büyük işletmeleri devletleştirmeyi vaat ederken; azınlıklara, Müslümanlara ve göçmenlere karşı düşmanca tavırlar gösteriyor.

Türklerin oyları bölünecek mi

Bulgargistan'da yaklaşık 1 milyon Türk ve Müslüman yaşıyor. Büyük ölçüde bu kesimin oylarına dayanan Hak ve Özgürlükler Hareketi'ne (HÖH), 19 Ocak'taki kurultayında görevi Kurucu ve Onursal Genel Başkan Ahmet Doğan'dan devralan Lütvi Mestan liderlik ediyor. HÖH seçim çalışmalarında anadilde eğitim, azınlıkların güvenlik bürokrasisinde de yer alması ve Komünist rejim döneminde Türk ve Müslümanlara uygulanan asimilasyon kampanyasının soruşturulması gibi talepleri ön plana çıkardı.

Uzun yıllardır Türk ve Müslümanları büyük ölçüde tek başına temsil eden HÖH bu seçimlerde, Korman İsmailov'un başkanlığını yapığı Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (NPSD) ile rekabet etmek zorunda kalacak. Eski kral Simeon Sakskoburgotski'nin kurduğu Ulusal Özgürlük ve Yükseliş Hareketi (NDSV) partisi ile seçim koalisyonuna giden İsmailov, HÖH'ün eski milletvekillerinden. İsmailov, etnik temelli bir parti olmadıkları mesajını vererek tabanını genişletmeye çalışıyor parlamentoda en az 10 sandalye hedefliyor.

Koalisyon kaçınılmaz


Bulgaristan'da SKALA kamuoyu araştırmaları şirketinin yaptığı son ankete göre, GERB'in yüzde 25, BSP'nin yüzde 22, HÖH'ün 12, ATAKA'nın yüzde 9, DBG'nin yüzde 7 ve eski Başbakan İvan Kostov'un Güçlü Bulgaristan İçin Demokratlar (DSB) partisinin yüzde 4 oranında seçmen desteği bulunuyor. Diğer partiler ise yüzde 4'lük barajı aşamamış görünüyor.

Bu oy oranlarına göre 5 partili bir parlamentoda GERB'in 80, BSP'nin 70, HÖH'ün 39, ATAKA'nın 28 ve DGB'nin 23 sandalye sahibi olacağı hesaplanıyor. 6 partili parlamentoda ise GERB 76, BSP 66, HÖH 37, ATAKA 27, DGB 21, DSB ise 13 milletvekiliyle temsil edilebilecek.

Hükümetin kurulması için ise 240 sandalyeli parlamentoda en az 121 millekvekilinin desteği gerekiyor. Bu da koalisyonun kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Ülkenin siyasi ve ekonomik krizden çıkışı için alınması gereken cesur kararların, koalisyon hükümetinin kendi iç hesaplaşmalarına kurban gidebileceği endişesi şimdiden Bulgar seçmen için karanlık bir tablo oluşturuyor. Nitekim, Borisov hükümetinin istifasının ardından yeni hükümet kurma çalışmalarında, öfkeli kalabalıkların protestolarla gözdağı verdiği siyasetçiler birbirlerini suçlamaktan vazgeçmemiş, iktidarın ateşten gömleğini giymekten kaçınmıştı.


AA