Uluslararası Af Örgütünün raporuna göre, Bulgaristan'daki nefret suçları etkin şekilde soruşturulmuyor, bu nedenle şiddet ve ayrımcılık içeren eylemler artıyor.
Uluslararası Af Örgütü, Bulgaristan'da özellikle azınlıklara karşı nefret suçlarının etkin şekilde soruşturulmadığını belirten bir rapor yayımladı.
Başkent Sofya'da basına tanıtılan "Gözden kaçan gerçekler: Bulgaristan'daki nefret suçları etkin bir şekilde soruşturulmuyor" başlıklı raporda, ülkedeki adalet organlarının bu tavrı nedeniyle korku, şiddet ve ayrımcılık yayan eylemlerin körüklendiği belirtildi.
Nefret suçlarının mağdurlar üzerindeki etkisini belgeleyen raporda, yetkililerin sığınmacılar, göçmenler, Müslümanlar ve LGBTİ'lere karşı önyargılarla mücadeledeki başarısızlığının, ülkedeki şiddet ve ayrımcılığı alevlendirdiği vurgulandı.
Uluslararası Af Örgütü Ayrımcılık Araştırmacısı Marco Perolini, ülkede azınlık gruplarından yüzlerce kişinin nefret suçlarına maruz kaldığını ve pek çoğunun kendilerini koruması hususunda yetkililere güvenmediğine dikkat çekti. Perolini, "Bulgar yetkililer derhal güçlü bir duruş sergilemeli ve insan haklarını herkes için güvence altına aldıklarını, ulusal ve uluslararası hukuka bağlı kaldıklarını göstermeli" dedi.
Örgütün raporunda, Bulgaristan'da ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile bağlantılı nefret suçlarını kovuşturmak için yasalar mevcut olmasına rağmen yetkililerin bu suçları tanımlamada ve etkin soruşturmada başarısız oldukları belirtildi. Raporda, Sofya Savcılığı'nın Uluslararası Af Örgütü'nü etnik azınlıklara karşı işlenen suçların yasal süreçleriyle ilgili bilgilendirdiği ifade edildi.
Raporda, elde edilen verilerin kapsamlı olmadığı ve bu hak ihlallerini tam ölçüde yansıtmadığının altı çizildi. Belgede, ırkçılık temelli bazı suçların ağırlaştırıcı etken teşkil ettiği ve ek ceza gerektirdiği vurgulanırken, Bulgar yetkililerinin bu suçlara genellikle "holiganlık saikiyle işlenmiş suçlar" muamelesi yaptığı ifadesi yer aldı.
Rapordan çarpıcı örnekler
Uluslararası Af Örgütü'nün raporunda yer alan ırkçı saldırılara örnek olarak bir Türk'ün hikayesine yer verildi. Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı olan Metin, 2013 yılında Sofya merkezinde yaşadığı evin önünde siyah kıyafetli bir grup dazlağın vahşice saldırısına uğramıştı. Saldırı sonucu kafatası kırılan ve beyin kanaması geçiren Metin haftalarca komada kalmıştı. Polis, zanlıları olay yerinde gözaltına almış ve ön dava soruşturma dosyası "holiganizm temelli cinayete teşebbüs" suçlamasıyla açılmıştı.
Raporda, 2008 yılında Sofya'daki bir parkta vahşice öldürülen Mihail Stoyanov'un hikayesi de hatırlatıldı. Stoyanov, eşcinsel olduğu düşünüldüğü için 2008 yılında Sofya'daki bir parkta vahşice öldürülmüştü. Soruşturma sırasında şahitlik yapan bir kişi, iki saldırganın parkı eşcinsellerden "temizlemeye niyetli bir grubun üyeleri olduğu" yönünde ifade vermişti. Ağustos 2013'de Sofya Şehir Savcılığı, yine "holiganizm saikiyle cinayet suçlamasıyla" dava açmıştı. Rapora göre, davanın savcısı Uluslararası Af Örgütü'ne yaptığı açıklamada, "Yasa sınırlıydı ve bu yüzden davadaki homofobik tavrı dikkate alamadım" dedi.
"Bulgar yetkililer nefret suçlarını kınasın"
Uluslararası Af Örgütü'ne göre, nefret suçu mağdurlarının büyük çoğunluğu, öncelikle karşılaştıkları şiddeti yetkililere ihbar etmiyor. Bazıları buna gerekçe olarak polisin etkin bir şekilde karşılık vermeyeceği ve hatta polis tarafından daha büyük bir ayrımcılığa uğrayabileceği korkusunu gösteriyor.
Raporun sonunda Bulgaristan yetkililerine "nefret suçlarının soruşturulması, tanınması ve gelecekte böyle olayların yaşanmasını önlemek ve Bulgar toplumundaki yerleşik önyargılarla mücadele etmek amacıyla açık bir şekilde nefret suçlarını kınama" çağrısı yapıldı.
AA