Genelde Türkiye medyası, Bulgaristan konulu haberlere ve
yorumlara fazla yer vermez ama son günlerde durum biraz değişti.
Genelde FETÖ örgütünün ve iktidar güçlerine muhalif diğer
medyalarda gözle görünür bir aktifleşme görülmekte.
Örnek olarak Cumhuriyet'i ele alalım. İsmi büyük olan bu
gazetenin günlük satış rakamları 50 000 civarında. Genelde öncü medya kuruluşların
gazete satışları ise yarım milyonu
geçmekte.
Şimdi biraz Cumhuriyet gazetesinin sayfalarında gezinelim.
22 Şubat, Pazar
"Din işleriyle ilgilenen diplomat 'istenmeyen adam'
ilan edildi" başlığınla,okuyucularına bu haberi duyurdu.
23 Şubat, Pazartesi
"Sorun yaşamadığımız bir Bulgaristan kalmıştı... Ankara
ile Sofya arasında kriz çıktı!" Yeni başlık buydu.
24 Şubat, Salı
"Bulgaristan krizinden de Bilal çıktı"
Atılan başlıktan belli oluyor ki, Bulgaristan konusu devam
edecek.
Benim nacizane görüşüme göre ise, Bulgaristan'daki çoğu
medya Rus yanlısı yayın yapmakta ve çoğu zaman bunlar yalan ve iftiraya prim
veriyor.
Cumhuriyet gazetesine
göre;
"Türkiye Bulgaristan arasında Burgaz Başkonsolosluğu
ataşesi Uğur Emiroğlu’nun istenmeyen adam ilan edilmesi ile ortaya çıkan
krizde, Bulgaristan medyası tarafından yeni bir iddia ortaya atıldı.
Bulgaristan medyasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın eski Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH) Genel Başkanı Lütfi Mestan’ın
yeni parti kurması için 20 milyon dolar verdiği haberlerinden sonra bu kez
Bilal Erdoğan’ın adı geçtiği bir gelişmeyi sayfalarına taşıdı..."
Ben şimdi merak çok merak ediyorum, acaba Cumhuriyet
gazetesi yetkilileri, hayatları boyunca
hiç 20 milyon doları bir yerde gördüler mi? Biliyorum, Bulgaristanlı
bazı gazeteciler yalnız 20 dolar için de istediğin yalan iftirayı hiç
düşünmeden yazarlar.Zaten yazıyorlar da!
Şahsen ben, Tayip Erdoğan taraftarı filan değilim ama
Türkiye Cumhuriyeti'nin başında duranın oğlu, hangi sebepten dolayı
Bulgaristan'da kurulacak yeni bir partiye
20 milyon dolar hibe etsin ki?
Bence, Cumhuriyet gazetesi, Ankara ve Bursa'da inşa edilen
Beyaz saray benzeri saray yavrularının finansal kaynakçalarını takip etmiş
olsa, daha iyi olmaz mı?
Madem ki, Bulgaristan'daki Türkleri bu kadar çok seviyorlar,
o zaman şu bahsettiğim iki saray yavrusunu satıversinler ve toplanan parayla,
Bulgaristan'da bir Türk Üniversitesi açalım. Adını da Cumhuriyet koyarız...
Ayrıca, güya Türkiye devleti, daha kurulmamış olan bu parti
için 50 000 oy sözü vermiş. Bir yanlışlık olmalı, çünkü Türkiye'de yarım
milyondan fazla çifte vatandaşlık hakkına sahip göçmen yaşamakta ve bunlardan
herhalde en az 250 000 oy çıkar...
Şimdi kalkıp ta bunca insan, nasyonal faşistlerin Ataka veya
komünist faşistlerin BSP ve DPS partilerine oy vermezler!
25 Şubat, Çarşamba
"Bulgaristan'la dinli biatlı kriz"
Bu sefer, devreye köşe yazarı Ceyda Karan sokulmuş. Bilmem,
bu gazeteci arkadaş, Bulgaristan realitesini ne kadar yakından biliyor
ama,kendisine göre;
"Aylardır Türk diyasporası üzerinden yürütülen
politikalar, Türkleri bir kez daha bölüyor. Sofya ile diplomatların karşılıklı
‘istenmeyen adam’ ilan edilmesine varıldı."
Dahası, Türkiye'deki
yandaş medyalar Ahmed Doğan'ı Bulgar devletiyle geçmiş ilişkilerine dair
iddialardan ötürü "KGB ajanlığıyla" suçlamış. Ayrıca,Türkiye'deki
göçmen dernekleri, Lütvi Mestan'ın yeni parti kurmasından çok rahatsız
olmuşlar...
Bu kadarına da pes yani!
Demek ki herif ajan majan değilmiş!
Herhalde, bunu Pensivanya'nın ordan tanıdık bir zat teyit
etti...
Göçmen kuruluşlarının ise, yeni ve temiz bir parti
kurulmasından dolayı,kendilerinin dünden buna razı olduklarını tahmin bile
edemiyor, bizim genç Cumhuriyet yazarı.
Cumhuriyet gazetesi asla yalana ve dolana başvurmaz, dimi?