Sabahattin Ali, doğduğu yer Bulgaristan'da anıldı

24 Şubat 2020 Pazartesi |

Eserleri çok satan listesinde yer almaya devam eden yazar Sabahattin Ali, doğum gününde doğduğu yer olan Bulgaristan'ın Ardino (Eğridere) kasabasında anıldı.

Bulgaristan'da Kırcaali iline bağlı Eğridere Kasabasında düzenlenen anma töreni, 2007 yılında doğumunun 100. yılında kasabanın merkezine dikilen Sabahattin Ali'nin heykelinin yanında gerçekleştirildi. 

Eğridere Belediye Başkanı İzet Şaban, yazarın heykeline çiçekler koyarak, anma törenine katılanlara Sabahttin Ali’nin anısını daima yaşatacaklarını söyledi.

Eserleri onlarca dile çevrilen ve Bulgaristan'da da tanınan Sabahattin Ali, 31 Mart 1948 sabahı yurt dışına çıkmak üzere İstanbul'dan ayrıldı. Ailesi ve arkadaşları kendisinden bir daha haber alamadı.
IHA







Sabahattin Ali'nin faili meçhulle biten hayat hikayesi

Yoksulluk ve zorluklarla dolu bir çocukluk geçirdi. Öğretmen oldu, yazmaya başladı... Söyleyip yazdıklarıyla yargılanıp mahkum edildi. Sınır ötesine geçmek için çıktığı yolda öldürüldü. Kısa yaşamına uzunca bir öykü sığdırdı

Babasının asker olmasından dolayı ailesi sık sık taşınıyordu. Edremit İptidai Mektebi'ni 1921 yılında bitirdikten sonra 1 yıl boyunca İstanbul'a dayısının yanında yaşadı.

Ardından Balıkesir'e dönerek Balıkesir Muallim Mektebi'ne kaydolmasıyla ilk şiir ve hikayelerini yazmaya başladı. Öğrencilik yıllarında gazete ve dergilere yazılar gönderdi.

Tiyatro ve sinema başta olmak üzere sanata olan merakı da yine o yıllarda başladı. Tiyatro ve sinemaya gidişi öğretmenleri tarafından sorun edilince, zorlu bir sürecin ardından, naklini İstanbul’a aldırdı. Edebiyat öğretmeni olan Ali Canip Yöntem ile tanıştı ve onun desteğiyle yazıları Çağlayan ve Akbaba dergilerinde yayımlandı.

1927’de okulunu bitirerek öğretmenlik yapmaya hak kazandı. Yozgat Merkez Cumhuriyet Okulu'na tayin edildi. Ailesi, Yozgat'a yerleşti. Aynı yıl babası Selahattin Bey vefat etti.

İstanbul’dan tanıdığı mektup arkadaşı Nahit Hanım’a aşık olsa da aşkına karşılık bulamadı.

Yozgat'ta kaldığı dönemde Anadolu insanını gözlemleme fırsatı bulan Sabahattin Ali, bu gözlemlerini eserlerinde sıkça kullandı. Yozgat’taki 1 yıllık öğretmenlik deneyiminin ardından 1928 yılında hasretini çektiği İstanbul’a döndü.

Maarif Vekaleti'nin Avrupa'ya öğrenci göndereceği öğrenince başvuru yapıp sınava girdi. Yaklaşık bir buçuk yılın ardından 1930’da Almanya'dan Türkiye'ye döndü. Bursa'da bir ilkokula sınıf öğretmeni olarak atandı.

O yıllarda kendi eğitimi de ihmal etmeyen Sebahattin Ali, Gazi Enstitüsü'nden aldığı yeterlilik belgesi ile 1930-1931 döneminde Aydın Orta Mektebi'nde Almanca öğretmenliğine atandı.

İlk toplumsal gerçekçi denemeleri o dönemde yayımlandı, yine o dönemde Nazım Hikmet ile tanıştı.

Bir yandan öğretmenliğe diğer yandan yazılarına devam etti. Hakkında “öğrenciler üzerinde yıkıcı etkisi olduğu” ihbarı yapılınca tutuklandı. Dava beraatıyla sonuçlansa da 3 ay boyunca tutuklu kaldı.

1931’de Konya'ya atandı. Annesi ve kız kardeşi ile birlikte yaşayan Sabahattin Ali; öğretmenlik yaparken yazmaya devam etti. Yazdıkları dergi ve gazetelerde yer alıyordu.

Önemli kitaplarından Kuyucaklı Yusuf’u Yeni Anadolu Gazetesi için yazmaya başladı. Öykü 15 sayı tefrika edilse de Ali, ücretini alamayınca gazeteye yazmayı bıraktı.

Bir arkadaş meclisinde okuduğu Memleketten Haber isimli şiiri Atatürk'e hakaret içerdiği gerekçesi ile hakkında dava açıldı.

Tutuklanarak Sinop Cezaevi’ne gönderildi. Sinop Cezaevi o dönemde adeta yazarlar için bir sürgün yeriydi. Daha sonra besteleri ile dillere dolacak olan Kartal Gibiydim ve Aldırma Gönül gibi şiirler yazdı.

İleriki dönemlerde de yazıları engellenen Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz ile siyasi mizah dergileri çıkarmaya başladı. Burada yazdığı yazılarda İsmet İnönü ile alay ettiği gerekçesiyle Sabahattin Ali 3 ay kadar ceza aldı ve bir süre daha hapis yattı.

Tek parti döneminde yazıları yayımlanmayan Sabahattin Ali, ülkeden gitmek istedi fakat pasaport talebi onaylanmadı.

1948 yılında Bulgaristan'a kaçmaya karar veren yazar, sınırını geçmek isterken kendisine rehberlik eden kaçakçı Ali Ertekin tarafından öldürüldü. Ölümü hakkında hala cevaplanamayan sorular var.

Sebahattin Ali’nin eserleri:

Şiir

 

Dağlar ve Rüzgâr (1934 - Yeni Eklerle 1943).

Kurbağanın Serenadı ve Öteki Şiirler'le birlikte (1937)

Bestelenen Şiirleri

Hapishane Şarkısı V (Aldırma Gönül - Kerem Güney, Edip Akbayram)

Leylim Ley (Zülfü Livaneli)

Hapishane Şarkısı I (Göklerde Kartal Gibiydim - Edip Akbayram)

Hapishane Şarkısı III (Geçmiyor Günler - Ahmet Kaya)

Çocuklar Gibi (Sezen Aksu)

Kız Kaçıran ( Ahmet Kaya)

Kara Yazı (Ahmet Kaya)

Melankoli (Nükhet Duru)

Eskisi Gibi (Ben Yine Sana Vurgunum - Nükhet Duru)

Dağlar (Dağlardır Dağlar - Sezen Aksu)

 

Öykü

 

Değirmen (1935)

Kağnı (1936)

Ses (1937)

Kağnı - Ses (1943 - İki Kitap Birlikte)

Yeni Dünya (1943)

Sırça Köşk (1947).

 

Roman

 

Kuyucaklı Yusuf (1937)

İçimizdeki Şeytan (1940)

Kürk Mantolu Madonna (1943).

 

Çeviri

 

Tarihte Garip Vakalar, Max Memmerich (1941)

Antigone, Sofokles (1942)

Minna Von Barnhelm, Lessing (1943)

Üç Romantik Hikaye, H. Von Kleist - A.V. Chamisso - E.T.A. Hoffmann (1944)

Fontamara, Ignazio Silone (1944)

Gyges Ve Yüzüğü, Fr. Hebbel (1944)

Yüzbaşının Kızı, A.S. Puşkin (1944) (Erol Güney ile birlikte)