Popüler Yayınlar

Bu Blogda Ara

Blogger tarafından desteklenmektedir.

"Türkiye'nin güçlü olması, Balkan Türklerinin güvencesidir"

31 Aralık 2014 Çarşamba |

Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (Bal-Türk) Genel Başkanı Bayram Çolakoğlu, 2014 yılının Balkanlar'da yaşayan Müslüman Türk azınlığının istikrar arayışı içinde geçtiğini belirterek, " Türkiye 'nin güçlü olması, Balkanlarda yaşayan Müslüman Türkler'in güvencesidir. Balkanlarda etnik tartışmaların bittiği ve Türkler'in ekonomik refaha kavuştuğu bir 2015 yılı bekliyoruz" dedi.

Çolakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Balkan ülkelerinde 2014 yılını tüm dünyadaki çalkantılı durumun etkisini de hissederek kendine has kriz ve olaylarla geçirdiğini söyledi.

Balkan ülkelerinde yaşanan istikrarsızlığın, ağırlıklı olarak koalisyon hükumetleriyle yönetiliyor olmasından kaynaklandığına işaret eden Çolakoğlu, çoğu zaman hükumetin kurulabilmesi için milliyetçi partilerin desteğine ihtiyaç duyulduğunu, bunun da bölgede etkin milliyetçiliği körüklediğini vurguladı.

Bayram Çolakoğlu, milliyetçi partilerin, tabanını etnik ve ırkçı söylemlerle diri tutmaya çalıştığını, ortaya çıkan gerginliklerden en büyük zararı da Müslüman Türklerin gördüğünü ifade ederek "Ne yazık ki ülkesinin refahı için politika ve proje üretemeyen aşırı milliyetçi partiler, Müslüman Türk karşıtlığı üzerinden siyaset yapıyorlar, böylece taban bulabiliyorlar" diye konuştu.

Balkan ülkelerinin önemli bir kısmının demokrasiye yeni geçtiğini ve buranın genç devletlerden oluştuğunu belirten Çolakoğlu, 2014 yılının istikrar arayışı içinde, çalkantılarla geçtiğini, bu istikrar arayışı içerisinde de faturanın büyüğünü daima Müslüman Türk toplumunun ödediğini dile getirdi.

-"Türkler'in en az sıkıntı çektiği ülke Romanya"

Genel Başkan Çolakoğlu,  Balkan ülkeleri arasında, Müslüman Türklerin en az sıkıntı çektiği ülkenin Romanya olduğuna dikkati çekerek, Romen bir belediye başkanının ihtiyaç üzerine bir cami inşa edip, Müslüman Türk toplumuna teslim etmesinin bunun en güzel örneklerinden biri olduğunu belirtti.

Bulgaristan'da ise tam aksine etnik ve siyasi gerginliklerin yoğun yaşandığını dile getiren Çolakoğlu, Bulgaristan'da 2014'ün Türkçe'ye ve camilere saldırıların yaşandığı bir yıl olarak hatırlanacağını ifade etti.

Bayram Çolakoğlu, Bulgaristan  Başbakanı Boyko Borisov tarafından, Savunma Bakan Yardımcılığı'na Türk kökenli Orhan İsmailov'un atanması ve devlet televizyonunda yayınlanan 10 dakikalık Türkçe haber bülteninin ülkenin yeni krizi olarak görüldüğünü aktararak, bu tahammülsüzlüğün ardında politika üretemeyen aşırı milliyetçi partilerin büyük payının olduğunu söyledi.

Bulgaristan'da, Türkler'in kamu görevlerinde, anayasa hükmüne rağmen ayrımcılığa tabi tutulmaya devam edildiğine değinen Çolakoğlu, "Türkçe'nin zorunlu ders olması çağrıları bu yıl da karşılıksız bırakıldı. Ekonomik sıkıntı ve işsizliğin en çok vurduğu kitlelerin başında da Türk azınlık geliyor. Bu durum, komünist dönemin tehcirinden kurtulan Türkleri ekonomik göçe zorluyor"  diye konuştu.

Çolakoğlu, ekonomik krizle mücadeleyi sürdüren Yunanistan'ın, yaşadığı sorunlara rağmen Batı Trakya'daki Türk azınlıkla uğraşmayı, onlara baskıyı ihmal etmediğini bildirdi.

-"Siyasi ilişkilerin en iyi olduğu ülke Makedonya"

Bayram Çolakoğlu, Makedonya ve Kosova'nın, siyasi olarak Türkiye'nin ilişkilerinin en iyi olduğu Balkan ülkelerinin başında yer aldığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ancak iyi görünen siyasi ilişkilere rağmen, Makedonya'da yaşayan Türklere yönelik ayrımcılık da devam ediyor. Ülkenin işsizlikle başı dertte olmasına rağmen Osmanlı'nın geçmişini silmeye, örtmeye çalışmaktan ve bu konuda para harcamaktan vazgeçmiyor. Makedon rehberler, turistlere tarihte Osmanlı yokmuş gibi bir anlatımı tercih ediyor, Osmanlı eserini başka bir millete mal etmekte bir beis görmüyorlar."

Kosova'da yaklaşık 20 bin Türk'ün yaşadığını, 200 bin kişinin Türkçe konuştuğunu ve Türklerin hükumette temsil edildiğini söyleyen Çolakoğlu, bunun bölgeyle bağların gücünü göstermesi açısından önemli bir durum olduğunu anlattı.

Bal-Türk Genel Başkanı Bayram Çolakoğlu, son 10 yıldır olduğu gibi 2014'te de Türkiye ile Bosna Hersek arasındaki siyasi ilişkilerin çok iyi geçtiğini dile getirerek, "Bu iyi ilişkiler ekonomik ilişkilere bir türlü yansımadı. Bunda, Bosna'nın elini kolunu bağlayan 'Dayton Antlaşması'nın büyük etkisi olduğunu düşünüyorum" dedi.

- "Türkiye'nin Balkanlar'daki kapısı: TİKA"

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nın (TİKA), Balkan ülkelerinde yürüttüğü faaliyetlerle Müslüman Türklerin ve Hristiyanların ayrımsız yanında yer aldığını ifade eden Çolakoğlu, 2014'te Balkanlardaki Osmanlı eserlerinin TİKA ile altın çağını yaşadığını vurguladı.

Bayram Çolakoğlu, TİKA'nın bir taraftan Osmanlı yadigarı eserleri restore ettiğini, diğer taraftan da bölge insanına Müslüman, Türk, Hristiyan ayrımı yapmadan altyapı, mesleki eğitim ile tarım ve hayvancılık konularında destek verdiğini aktararak, "TİKA'nın hiç faaliyet gösteremediği ülke Yunanistan'dır. Bulgaristan ise küçük çapta projelerin gerçekleştirilebildiği bir ülke. Bunun nedeni ise bu iki ülkenin Osmanlı mirasına karşı tahammülsüzlüğüdür. TİKA'nın, Balkanlar ve Türkiye bağını güçlendiren bir kuruluşumuz olarak önemi her geçen gün artıyor" şeklinde konuştu.

- "Türkiye, Balkanlar'da çok aktif"

Çolakoğlu, 2015 yılında Türkiye'den, Balkan ülkeleri ile siyasi ve kültürel ilişkilerinin yanında, ekonomik ilişkilere ağırlık vermesini beklediklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Zira, Balkan ülkelerinin ekonomileri iyileştikçe oralarda yaşayan Müslüman Türklerin de durumlarının iyileşeceği ve aşırı milliyetçi söylemlerin prim yapmayacağı kanaatindeyiz. Balkan ülkelerine yapılan siyasi ziyaretlerde kullanılan dil, oradaki özellikle Türk azınlığa zarar verebiliyor. Yerel hassasiyetlerin dikkate alınması bir zaruret olarak görülmektedir. Bunun için sahayı iyi bilen sivil toplum örgütlerinden istifade edilmesi önem arz etmektedir. Türkiye'nin güçlü olması, Balkanlarda yaşayan Müslüman Türklerin güvencesidir. Balkanlarda etnik tartışmaların bittiği ve Türklerin ekonomik refaha kavuştuğu bir 2015 yılı bekliyoruz."

Genel Başkan Çolakoğlu, Türkiye'nin son 10 yıldır Balkanlar'a yönelik aktif dış politika izlediğini belirterek, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun önümüzdeki dönemde de bu ilişkileri artırarak devam ettireceğine inanıyorum" dedi.


AA
Aralık 31, 2014 | 0 yorum |

BAL-GÖÇ: 'Başbakan Borisov'un açıklamasını memnuniyet verici buluyoruz'

Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN
BAL-GÖÇ ve B.G.F.Genel Başkanı

Bilindiği üzere, Aralık 1984’te başlayan ve 1989 zorunlu göçüyle Türkiye’ye 350 binin üzerinde Türk’ün göç etmesine yol açan Bulgaristan’daki “etnik temizlik” politikalarının 30. yıl dönümüne gelinmiştir. Her ne kadar komünist diktatör Todor Jivkov sonrası dönemde demokrasi süreciyle Bulgaristan Türkleri haklarını "kısmen" geri almışsa da 1984-1989 dönemindeki asimilasyon politikalarının suçlularından tam anlamıyla hesap sorulmamıştır.

Bu gerçek, Bulgaristan Başbakanı Sayın Boyko Borisov’un Facebook sayfasında kendisi tarafından da dile getirilmiştir. Anadolu Ajansı’nın 29 Aralık 2014 tarihli haberinde de görüleceği üzere, Başbakan Sayın Borisov asimilasyon politikalarına atfen “görünmeyen ancak Türk asıllı vatandaşlarımızın ruhlarında çok ağır darbeler bırakan, kendilerine ve ailelerine karşı uygulanan şiddet, Komünist Partisi tarafından sanki kolayca unutulabilir hale getirildi” ifadesini kullanmıştır.

Sayın Borisov’un söz konusu açıklaması, Teşkilatımızca "memnuniyet verici" bulunduğunu belirtmek isteriz. Ancak burada bazı hususları da dile getirmek zarureti doğmuştur. Sayın Borisov’un söz konusu açıklamalarının pek çok şaibeye açık olan sosyal medya üzerinden yapılması soru işaretidir. Bulgaristan’ın Başbakanı olarak aynı ifadelerin Başbakanlık kurumu adıyla resmi bildiriyle ifade edilmesi tarafımızca şüphesiz daha samimi bulunacaktı.

Şimdiye kadar, 1997 ve 1998 yıllarında dönemin Bulgaristan Cumhurbaşkanı Sayın Petar Stoyanov ve Başbakanı Sayın İvan Kostov tarafından sözlü olarak iki kez özür dilenmesinin yanı sıra Ocak 2012’de Bulgaristan Parlamentosu’nda “Bulgaristan Müslümanlarına Karşı Zorla Uygulanan Asimilasyon Sürecinin Kınanmasına İlişkin Bildiri” kabul edilmiştir.

Bunun yanı sıra 16 Kasım 2013 tarihinde  o dönemin Bulgaristan Sosyalist Partisi Genel başkanı Sayın Sergey Stanişev, “Bulgaristan Sosyalist Partisi olarak bizim Bulgaristan Türkleri önünde tarihsel bir suçluluğumuz var ve biz bunun için özür diliyoruz”, diyerek Türklerden özür dilemişti.

Ne var ki bu gelişmelerle birlikte “ortada suç var, ancak suçlu yok’ gibi bir durum oluşmuştur. Söz konusu durum Sayın Borisov tarafından net bir şekilde açıklansa da ifadelerinin söylemden çıkıp eyleme dönüşmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, “Türklere yapılan baskı ve zulümler için kimsenin hesap sormadığını” belirten Sayın Borisov, 2009-2013 yılları arası dönem ile hâlihazırda Bulgaristan’ın Başbakanı olarak Türklere yönelik komünist dönemde izlenen asimilasyon politikalarının sorumlularını adalet karşısına çıkarması gerektiğine inanıyoruz. Bu kapsamda, Bulgaristan Anayasası’nın Başbakan Sayın Borisov’a gerekli yetki ve sorumluluğu verdiğine dikkat çekmek isteriz.
Ayrıca resmi kayıtlara göre 1984-1985 yıllarında isimleri zorla değiştirilen 1.306.000 kişiden, hala hayatta ve vefat etmiş Türk’ün isimlerinin kanuni bir düzenleme ile mağdur Soydaşlarımızın şahsi hiçbir müracaatları beklenmeden eski kütüklerdeki Türk isimlerinin iade edilmesi en büyük beklentilerimizden biridir.

Dost ve kardeş Bulgaristan Cumhuriyeti’nin Başbakanı Sayın Boyko Borisov’un asimilasyon politikalarının sorumlularını adalete teslim etme ve Türk isimlerinin kanuni bir düzenleme ile geri iadesi konusunda atacağı adımların tarafımızca en büyük beklentimiz olduğunu ve destekleneceğini belirtmek isteriz.

Bu vesileyle yeni yılınızı tekrar kutlar; 2015 yılının tüm insanlığa huzur, mutluluk ve barış getirmesini temenni ederim.

Kamuoyuna ve soydaşlarımıza önemle duyurulur.




Aralık 31, 2014 | 0 yorum |

Kar Yağışı 3 Can Aldı

30 Aralık 2014 Salı |

Bulgaristan'ın kuzey batısında etkili olan kar yağışı ve fırtına nedeniyle 3 kişi yaşamını yitirdi.Ülkenin kuzey batısında bulunan Montana, Vratsa ve Loveç illerinde doğal afet durumu ilan edilirken, 3 kişinin olumsuz hava koşulları yüzünden hayatını kaybettiği bildirildi.
Yetkililer, doğal afet durumu ilan edilen illerde çok sayıda yerleşim yerine elektrik verilemediğini, birçok yolun kapalı olduğunu, yollarda kalan yüzlerce vatandaşın askeri araçlarla kurtarıldığını belirtti.
Bölgesel Kalkınma ve Bayındırlık Bakanı Liliana Pavlova, vatandaşları yola hazırlıklı çıkmaları konusunda uyararak, sürücülerden zincirsiz ve az yakıtla yola çıkmamalarını istedi.
Bulgaristan'ın kuzey batısında etkili olan kar yağışı ve fırtına nedeniyle 3 kişi yaşamını yitirdi.Ülkenin kuzey batısında bulunan Montana, Vratsa ve Loveç illerinde doğal afet durumu ilan edilirken, 3 kişinin olumsuz hava koşulları yüzünden hayatını kaybettiği bildirildi.
Yetkililer, doğal afet durumu ilan edilen illerde çok sayıda yerleşim yerine elektrik verilemediğini, birçok yolun kapalı olduğunu, yollarda kalan yüzlerce vatandaşın askeri araçlarla kurtarıldığını belirtti.
Bölgesel Kalkınma ve Bayındırlık Bakanı Liliana Pavlova, vatandaşları yola hazırlıklı çıkmaları konusunda uyararak, sürücülerden zincirsiz ve az yakıtla yola çıkmamalarını istedi. - See more at: http://ajansbkose.blogspot.com/2014/12/kar-yags-3-can-ald.html#sthash.NAVoCldE.dpuf
Bulgaristan'ın kuzey batısında etkili olan kar yağışı ve fırtına nedeniyle 3 kişi yaşamını yitirdi.Ülkenin kuzey batısında bulunan Montana, Vratsa ve Loveç illerinde doğal afet durumu ilan edilirken, 3 kişinin olumsuz hava koşulları yüzünden hayatını kaybettiği bildirildi.
Yetkililer, doğal afet durumu ilan edilen illerde çok sayıda yerleşim yerine elektrik verilemediğini, birçok yolun kapalı olduğunu, yollarda kalan yüzlerce vatandaşın askeri araçlarla kurtarıldığını belirtti.
Bölgesel Kalkınma ve Bayındırlık Bakanı Liliana Pavlova, vatandaşları yola hazırlıklı çıkmaları konusunda uyararak, sürücülerden zincirsiz ve az yakıtla yola çıkmamalarını istedi. - See more at: http://ajansbkose.blogspot.com/2014/12/kar-yags-3-can-ald.html#sthash.NAVoCldE.dpuf
Aralık 30, 2014 | 0 yorum |

'Değişen konjonktüre göre vizyonumuzu yenileyerek yol aldık'



Çok Değerli Soydaşlarımız ve Üyelerimiz,
Bulgaristan’da yaşayan Soydaşlarımıza karşı dönemin totaliter rejimi tarafından yürütülen etnik temizlik ve eritme sürecinin başlangıcından bu yana tam 30 yıl geçti. Otuz yıldır unutulmayan bu acılar hala yüreklerimizde bir sızıdır.
Bu sürecin başlamasından hemen sonra kurulan ve bu ızdırapları Dünyaya duyurmak için yola çıkan BAL-GÖÇ’ün kuruluşu ise 17 Ocak 1985 tarihidir.
2015 yılı BAL-GÖÇ’ümüzün 30. yılıdır. Otuz yılda çıkış noktamız olan misyonumuzdan hiç vazgeçmeden, değişen konjonktüre göre ise vizyonumuzu yenileyerek yol aldık.
Bu otuz yıllık süreç de  on beş yılın bir kısmında üye, idareci ve başkan olarak hizmet vermenin gururu içindeyim. Sizlerden aldığımız güven ile “Sizin Sesiniz, Sizin Gücünüz” olmaya devam edeceğiz.

Geleceğin  BAL-GÖÇ’ü çok daha güçlü, yerelde, ulusal ve uluslararası platformda toplum yararına çalışmalarını insan ve barış odaklı, başta tüm Soydaşlarımız ve bütün dost ve komşu halklar olmak üzere onların evrensel insan hakları ve hukuklarının korunması için faaliyetlerini sürdüreceğinden kimsenin şüphesi olmasın.
Daha güzel, daha aydınlık  olacağına inandığımız gelecek için; siz tüm soydaşlarımız ve üyelerimizin 2015 Yeni Yılınızı kutluyorum!
Yurdumuz, Balkanlar ve Dünyanın değişik ülkelerinde hangi etnik yapı ve inançta olursa olsun yaşayan tüm insanlara 2015 yılında aileleriyle beraber sağlık, başarı, huzur ve barış dolu günler diliyorum.

Sevgi ve Saygılarımla…
Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN
BAL-GÖÇ. ve B.G.F. Genel Başkanı
Aralık 30, 2014 | 0 yorum |

Bulgaristan'a Dezenfekte Misillemesi

Bulgaristan Hükümeti'nin sınır kapılarında dezenfekte ücreti almaya başlaması Türkiye'yi de harekete geçirdi. 

Trakya Gümrük ve Ticaret Müdürlüğü'ne bağlı sınır kapılarına dezenfekte istasyonları kurulurken, Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, sadece gümrük kapılarından Türkiye'ye giriş yapacak Bulgar TIR'larından 15 euro dezenfekte ücreti alınacağını söyledi.
Bulgaristan'da Gıda Güvenliği Ajansı'nın kararıyla şap hastalığına karşı 2011 yılında Kapıkule'den geçen otomobiller için dezenfeksiyon sistemi kuruldu. Maddi açıdan kazanç sağladığı için 'altın göl' olarak bilinen uygulama 2013 yılında 'yolsuzluk' iddiaları üzerine kaldırıldıktan sonra geçen Mayıs ayında yeniden uygulamaya konuldu. Bulgaristan Hükümeti'nin araç başı 3 euro aldığı dezenfekte uygulamasına Türkiye'de de geçti.
Dışişleri Bakanlığı ile Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı'nın talimatlarıyla Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'ne bağlı sınır kapılarına dezenfekte istasyonu kurulmaya başlandı. Uygulamanın başlayacağı Kapıkule Sınır Kapısı'nda TIR giriş bölümüne konulan istasyonda hazırlıklar tamamlanırken, yarından itibaren sadece Bulgaristan şirketlerine ait TIR araçlarının geçişi sırasında ilaçla yıkanarak her araçtan 15 euro alınmaya başlayacak.
VALİ ŞAHİN: UYGULAMA SADECE BULGAR TIR'LARINA
Edirne Valisi Dursun Ali Şahin, dezenfekte ücretinin sadece Bulgar TIR araçlarından alınacağını söyledi. Bunun uluslararası mütekabiliyet esasına göre yapılacağını kaydeden Vali Şahin, şöyle dedi:
"Mütekabiliyet esasına göre lastik dezenfekte işlemleri için 2 ay önce Dışişleri ve Tarım Bakanlığı'ndan gelen talimatlarla bunun gerçekleştirilmesi istendi. Çalışmalarını daha önce yapmıştım, şuanda Kapıkule Sınır Kapısı'nda 1 dezenfekte istasyonu tamamlanmış oldu. Diğerleri de tamamlanacak. Daha önce tüm araçlardan dezenfekte ücreti alınması konusu vardı. Son gelen emirle imzaladığım genelgeyle sadece Bulgar TIR'larından girişte 15 euro karşılığı Türk parası alınacak. Diğer hiçbir araçtan gerek Bulgar veya Yunan olsun diğer araçlardan hiçbir şekilde ücret alınmayacak. Aslında bu da sevindirici bir durumdur. Buraya hafta sonları belki 1000'e yakın Yunanistan ve Bulgaristan'dan araçlar geliyor. Biz onların her birinden 3-5 lira aldığımızda bu gelişler azalabilir. Bu açıdan onlardan ücret alınmamasına sevindim. Ama biz dezenfekte işlemini yapmış olacağız."
Kapıkule Sınır Kapısı'na geçen Ekim ayında ziyarete gelen Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli de gazetecilerin sorusu üzerine Bulgaristan'a yönelik 'Dezenfekte misillemesi' yapılacağını açıklamıştı. Bakan Canikli, uygulamayla ilgili olarak, şöyle konuştu:
"İnce ayar yapmaya çalışıyoruz. Mütekabiliyet kuralı uygulanması gerekiyor. Hassasiyetimiz var, bundan dolayı kendi TIR'larımıza, şirketlerimize ekstra bir maliyet gelmemesi gerekiyor. Mütekabiliyet gereği, aynı birebir, misillemenin de yapılması gerekiyor. Bu tamamen mütekabiliyet, uluslar arası hukukun niteliği olarak, devlet olarak yapmamız gerekiyor. Ama bunu yaparken de ince ayar derken bunu kastediyorum. Hem bunu yağacağız, hem de TIR sürücülerine hissedilir bir maliyetle karşı karşıya kalmayacaklar. Bu ikisini harmanize etmeye çalışıyoruz."
İSTASYON KURULDU
Dezenfekte istasyonları planlamaya göre Trakya Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürlüğü'ne bağlı Kapıkule, Pazarkule, İpsala ve Hamzabeyli sınır kapılarında kurulacak. Kapıkule Sınır Kapısı'nın Türkiye'ye TIR giriş bölümüne kurulan istasyon gerekli kurulumları tamamlandı. Pervanelere bağlanan ilaç, püskürtülerek TIR araçlarının ilaçla yıkanması şeklinde çalışacak. Bulgaristan şirketlerine ait araçlardan da 15 euro ücret alınacak.
Aralık 30, 2014 | 0 yorum |

Bulgaristan, Türkiye Sınırındaki Güvenlik Tedbirlerini Artırıyor

Bulgaristan, Türkiye sınırındaki emniyet tedbirlerini artırmak amacıyla sınırda görev yapmak üzere 700 memur atayacak, olağan 30 kilometrelik tel örgüyü de 131 kilometre daha uzatacak.

Bakanlar Kurulu toplantısının peşinden basına söylemlerde mevcut bulunan Başbakan Yardımcısı Meglena Kuneva, İçişleri Bakanı Veselin Vuçkov ve Savunma Bakanı Nikolay Nençev, Bulgaristan-Türkiye sınırında gelecek Senenin mart ayından bu yana yaşama geçirilecek emniyet tedbirleri hususunda veri (bilgi) verdi.
Başbakan Yardımcısı Meglena Kuneva, mart ayı itibarıyla göç dalgasının artması ve sınırı geçmek isteyenlerin sayısında artış beklendiğini ortaya koyarak , "Bu bağlamda Bulgaristan, Schengen bölgesine dahil olmak için adımlar atıyor ve nasıl çalışacağımız çok fazla mühim " diye belirtti .
Çekilecek 131 kilometrelik ek tel örgünün "ilk bakışta iyi bir sembol" bulunmadığı açıklayan Kuneva, ancak bu engelin Bulgaristan ve Türkiye için emniyet manasına geldiğini savundu. Kuneva, sınırdaki olağan 30 kilometrelik tel örgüyle yasadışı geçişlerde yüzde 7 azalma olduğunu belirtti .
İçişleri Bakanı Veselin Vuçkov da sınırda görev yapacak 700'e yakın memurun atamasının yapılacağını, böylece ülkenin diğer bölgelerinden sınır bölgesine polis memurlarının sevkine gereksinim kalmayacağını açıkladı .
Sınırda alınacak emniyet tedbirleri kapsamında işlemlerinin daha aktif yürütülmesi için sınır bölgesindeki olağan yolların onarım ve bakımının da yapılacağı açıklandı .
Sınırda görev yapan İçişleri Bakanlığına bağlı sınır polislerinin, alınacak önlemler istikametinde Savunma Bakanlığına ilişkin askeri araçlarla sevk edilmesi, gereksinim duyulması halinde ise sınır polisleri ile askerler arasında ortak devriyeler oluşturulması öngörülüyor.
Bulgaristan, geçtiğimiz temmuz ayında kaçak göçle mücadele için Türkiye sınırına 30 kilometrelik tel örgüyü tamamlamıştı. Türkiye-Bulgaristan sınırının toplam uzunluğu ise 269 kilometre.
Aralık 30, 2014 | 0 yorum |

Bulgaristan Göçmenlerinin Bildiği 15 Nefis Lezzet

Bulgaristan Göçmenlerinin Bildiği 15 Nefis Lezzet

kolaç
ÖZNUR DOĞAN · 17 Eylül 2014 ·
Eğer bir Bulgaristan göçmeni ile tanıştıysanız ya da Bulgaristan göçmenleri ile bir arada yaşadıysanız onların çılgınlar gibi sevdiği bu 15 lezzet ile çoktan tanışma fırsatınız olmuştur.

1- Baniçka

Türkiye’nin neresinde olursanız olun bir cafenin camında eğer Baniçka görürseniz bilin ki orası bir Bulgaristan göçmeni tarafından işletiliyordur. Dikdörtgen şeklinde servis edilen bu böreğin içinde lor peyniri olur. Yufkası geleneksel yufkalardan biraz daha kalındır ve üzeri yumurtalanarak bir güzel sac üzerinde pişirilir.

2- Poniçka

Baniçka’nın kardeşi olan Poniçka, Bulgaristan lezzet biriminde tatlının kardeşidir. Küçük donutlar halinde hazırlanan hamurlar kızgın yağda pişirilir ve üzerlerine pudra şekeri dökülerek servis edilir. Bu leziz mi leziz hamur işi tarifini hazırlamak isteyenleri böyle alalım: Poniçka tarifi.

3- Akıtma ya da Döndürme

Bu güzide lezzet için tahminleri alalım? Aslında adından da anlaşılacağı üzere bir şey ya akıtılacak ya döndürülecek. Bu “akıtılan” da krep hamuru olacak. Krep hamuru tavaya döküldükten bir süre sonra da “döndürülecek”. Babaannelerin bol yağlı yaptıkları bu krepler dolaptan yeni çıkan peynir, domates, bal gibi besinlerle bir araya getirilerek afiyet bal şeker olarak tüketilir.

4- Dızmana

Hafta sonlarının sultanı olan dızmana özel hamuru ile kıymalı ya da peynirli olarak hazırlanır. Hamurların içine yerleştirilen içler yuvarlak toplar halinde bir tepsiye dizilir ve doğrudan fırınlanır. Meşakkatli bir iş olsa da göçmen kadınlarının çalışkanlığını bilenler için bu iş çantada kekliktir. :)

5- Kifla

Baniçka, Poniçka derken Kifla’yı unutmak olmaz. Fransızların “Kruvasan” olarak hayatımıza soktuğu bu lezzetin daha hamurlusu gibi düşünebileceğimiz tatlısı Bulgaristan göçmenlerinin “Kifla”sıdır. Kiflaların içi genel olarak farklı meyve marmelatları ile doldurulmuştur. Bu arada Bulgaristan reçelleri de genel olarak marmelata yakındır. Bir de komposto vardır ki…

6- Yahni

İlk söylediğim anda “Yahni yalnızca Bulgaristan göçmenlerine özgü değil ki” dediğinizi duyar gibiyim. Ancak yahni Bulgaristan göçmenleri için bir gelenektir. Her bayram babaanne ya da anneanne (ki Bulgaristan göçmenleri için ikisi de ninedir) ilk iş olarak yahniyi hazırlar ve içine bir de Mercimekotu koyar. Bulgaristan’dan gelen bu Mercimekotu yahniye harika bir lezzet verirken tüm torun tombalak ilk gün yahniye ulaşmak için el öpmeye koşar.

7- Lutenitsa

lutenitsalutenitsa / kitcheninred.com
Yaz sonuna doğru bir kamyon yaklaşır: Taze Kırmızı Biber. Tüm Bulgaristan göçmeni kadınlar çılgınlar gibi kamyona doğru koşar ve sabah gelen araçta öğlen sadece ezik büzük kırmızı biberler kalmıştır. Çünkü kış için hazırlık vardır. İçinde patlıcan, havuç, domates, kırmızı biber ve envaiçeşit besin bulunan kahvaltılık salça hazırlanacaktır. İşte o salça Lutenitsa’dır.

8- Boza

Vefa Bozacısı’nın bozasından başka boza içemem diyen herkesin bir dönüş noktası olacaktır. O noktada da tahminen Bulgaristan bozası içmiş olacaklardır. Lıkır lıkır içilen bu lezzetli boza tadacağınız tüm bozalardan daha farklıdır çünkü ekşi değil tatlıdır.

9- Kahve Kola

Enerji patlaması yaşamayı sevdiklerinden olsa gerek Bulgaristan göçmenleri eğer kahve içiyorlarsa yanına bir de kola patlatırlar. İşte böylece “I dare you, I double dare you” diyebilirler. Kafein miktarı artar, kahkalar artar, eğer düğün varsa dans artar eğlence artar.

10- İç Yağlama

Adından da anlaşılacağı üzere demek isterdim ancak şimdiye kadar bir bağlantısını çok kuramadığım yemeklerden bir tanesidir İç Yağlama. Hamur önce ince ve yuvarlar açılır. Ardından içine peynirler serpiştirilir. Hamur yuvarlanır ve topçuklar oluşturulur. Topçuklar krep gibi geniş açılarak kızgın tavaya konulur. Bir tarafı pişen iç yağlama ters çevrilip üzerine ikinci açılmış topçuk serilir. Böylece iki taraflı pişirmeye hazır iç yağlamalar olur. Sabahların sultanıdır.

11- Lahana Aşı

Herkesin aklına gelen Kapuska’dan çok farklı olan Lahana Aşı farklı iki lezzetin bir araya gelmesi ile oluşur. Süt ile hazırlanan lahana yemeği akıllarda soru işareti bıraksa da damakta harika bir lezzet bırakır.

12- Karıştırma

Bulgaristan göçmenlerinin eylemsilerden oluşturdukları bir diğer yemek ise Karıştırma’dır. Unun kavrulması, içine su eklenerek yoğun bir kıvam elde edilmesi ve et parçalanması ile oluşan bu yemek yanında lahana turşusu bir harikadır.

13- Kolaç

Bayram geldi, kapınızı Bulgaristan göçmeni komşunuz çaldı. Elindeki tepside her daireye takriben iki tane verilmelik Kolaç var. Evet, hamur kızartması olarak hazırlanan ve özellikle bayram ya da kandil gibi zamanlarda dağıtılan, içine bazen karbonat konularak mis gibi kabartılan hamurcuklar kolaçtır.

14- Milinka

Bir hamur yemeği olarak Milinka, prensipte Dızmana’ya benzer ancak içinde herhangi bir besin yoktur. Yemekler ile birlikte yemelik fırınlanmış hamurlar olarak düşünebiliriz. Listenin sonuna gelmişken de Bulgaristan göçmenlerinin hamur işi ve ete düşkünlüklerine biraz göz atmış oluyoruz. :)

15- Zagorka

Son sırada her Bulgaristan göçmeninin Bulgaristan’daki akrabalarını ya da evlerini ziyaret ettikleri zaman içtikleri Zagorka alıyor. Zagorka Bulgaristan’nın bira markalarından bir tanesi. Bulgaristan göçmenleri ile oturup içmenin ne kadar keyifli olduğunu denemek isteyenler için iyi bir başlangıç olabilir.
PS: Bir Bulgaristan göçmeni içmese dahi sizin onla içme isteğinizi asla geri çevirmeyecektir. Eğer sizinle içerse gün en keyifli şekilde geçecektir.

yemek.com
Aralık 30, 2014 | 0 yorum |

Başbakan Boyko Borisov: "Türklere yapılan zulümler için kimse hesap sormadı"

29 Aralık 2014 Pazartesi |

Başbakanı Başbakanı Boyko Borisov, 1990 öncesi komünist rejimin yönetimde olduğu dönemde ülkedeki Türklere karşı uygulanan baskı ve zulümler için kimsenin hesap sormadığını belirtti.

Başbakan Borisov, Facebook hesabından yaptığı açıklamada, 25 yıl önce Bulgaristan Komünist Partisinin, "Türk ve Müslümanlara karşı uygulanan baskı ve insanlık dışı muameleleri aşmak" adını taşıyan bir rapor yayınlayarak, işlediği en ağır suçun izlerini silmek istediğini vurguladı.
 
Borisov, "Görünmeyen ancak Türk asıllı vatandaşlarımızın ruhlarında çok ağır darbeler bırakan, kendilerine ve ailelerine karşı uygulanan şiddet, Komünist Partisi tarafından sanki kolayca unutulabilir hale getirildi" diye yazdı.


Komünist Partinin, "Türklere özgürlüklerini verdiğini ancak karşılığında yapılan zulümler için hesap aranmaması kazanımını elde ettiği" düşüncesini dile getiren Borisov, isim vermeden, üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisinin (HÖH) bu durumu onayladığını öne sürdü.


Ülkede 25 yıldır büyüyen siyasi yolsuzluklar ve vurdumduymazlığın arkasında kalarak kimsenin Türklere karşı yapılan baskı ve zulümler için ciddi şekilde hesap sormadığını vurgulayan Borisov, 2012 yılında partisinin onayıyla parlamentoda, "Bulgaristan Müslümanlarına Karşı Zorla Uygulanan Asimilasyon Sürecinin Kınanmasına İlişkin Bildiri"yi onayladıklarını hatırlattı.


Bu tür suçlar için "siyasi af ve yargıda zaman aşımı olamayacağının" altını çizen Borsiov, "Ne kadar da geç olsa adalet aranmalı. Bu tür suçların işlenmeyeceğine dair en büyük garanti ise gerçek demokrasidir" ifadesini kullandı.


Bulgaristan'da 1984-1989 yılları arasında Komünist Partinin iktidarı döneminde ülkedeki Türklere karşı zorla yürütülen Bulgarlaştırma ve asimilasyon baskıları nedeniyle şimdiye kadar kimse ceza almadı.


AA
Aralık 29, 2014 | 0 yorum |

Filibe Başkonsolosluğu'ndan gezici konsololsuk hızmetleri

Türkiye'nin Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş, 2015 yılında da gezici konsolosluk hızmetlerine devam edeceklerini belirtti.



Alper Aktaş, "Başkonsolosluğumuz geçtiğimiz yıllarda olduğu üzere, 2015’te de değerli vatandaşlarımıza etkin ve hızlı konsolosluk hizmeti sunmayı sürdürecek ve hizmet kalitesini arttırmak için çalışmalarına devam edecektir. Bu çerçevede, bilahare duyurulacak tarihlerde Plevne başta olmak üzere görev bölgemizdeki pek çok ilde gezici konsolosluk hizmeti sunulacaktır" dedi



Aktaş, 2015’in Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkilerin her alanda daha da gelişeceği bir yıl olacağına, iki ülke arasındaki işbirliğinin daha da kuvvetleneceğine yürekten inandığını vurguladı.



Ajans Bg
Aralık 29, 2014 | 0 yorum |

"Norman Atlantic" feribotundan 6 Bulgar vatandaşı kurtarıldı

Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı, Patra-Ancona seferini yaparken yangın çıkan "Norman Atlantic" isimli feribottan 6 Bulgar vatandaşının kurtarıldığını duyurdu. 

Daha önce "Norman Atlantic" feribotunun yolcu listesinde 9 Bulgar vatandaşının isimlerinin yer aldığını ancak feribota 7'sinin bindiği açıklanmıştı.
Aralık 29, 2014 | 0 yorum |

Yanan "Norman Atlantic" feríbotunda 7 Bulgar vatandaşı var

28 Aralık 2014 Pazar |

Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı, Patra-Ancona seferini yaparken yangın çıkan "Norman Atlantic" isimli feribotun yolcu listesinde 9 Bulgar vatandaşının bulunduğunu ancak kaçının feribotta olduğunu bilmediklerini duyurdu.



Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Betina Joteva, Yunan makamlaından alınan bilgiye göre, yanan feribotun yolcu listesinde 9 Bulgar vatandaşının isminin bulunduğunu açıkladı.
Aralık 28, 2014 | 0 yorum |

Bal-Göç, göçmen burjuvasından çıkıp tabanına hitap etmeye başlamıştır

16. Olağan Kongresini gerçekleştiren Bal-Göç, Doç. Dr. Yüksel Özkan ile güven tazeledi. Yoğun bir katılım ile gerçekleşen kongrede  GÖÇ belgeseli ile katılımcıların duygusal anlar yaşadığı görüldü.
Bu duygusallık içinde konuşmasına, hazırlanan formata bağlı kalmadan spontane devam eden Doç. Dr. Yüksel Özkan’ın söyledikleri artık Bal-Göç’ün misyonunun bağlı bulunduğu konjonktüre göre değişeceğini gösteriyordu.
Özkan, konuşmasında barıştan, kardeşlikten ana dilde eğitim hakkına, emeklilik probleminden Bulgaristan’dan Türkiye’ye çocuklarını ziyarete gelen yaşlı anne babaların acil sağlık hizmeti almaları gerektiğine  kadar birçok konuya değindi. Fakat en ilgi çekeni Bal-Göç’ün misyonu ile ilgili olan konuşmasıydı.
Ne diyor Özkan,
Bal-Göç’ün yıllardır bazı kişilerin siyaset arenasında  yükselmesine merdiven olduğunu fakat artık Bal-Göç’ün nitelikli ve temsil gücü yüksek üyelere sahip olduğunu, Ankara’ya gidecek milletvekillerini kendilerinin belirleyeceğini söylüyordu.
Artık göçmen camiasının ayaklandığını, sanayide, ekonomide, eğitimde her alanda var olduğunu ve siyasette de var olacaklarını dile getiren Özkan, sadece Bursa da 400 bin kişinin kimliğinde doğum yerinin Bulgaristan yazdığını belirterek, yıllarca Bal-Göç’ün göremediği o gücü fark etmişti.
Evet artık Bal-Göç’te bir şeylerin değiştiği kesindir. Kongrede başörtülü teyzelerimizin bastonlu kasketli amcalarımızın olduğunu görmek bu değişikliğin bir göstergesiydi.  Bal-Göç  göçmen burjuvasından çıkıp tabanına, tüm göçmenlere hitap etmeye başlamıştır.
Bunu başardığı an gerçekten ülkenin en önemli sivil toplum örgütlerinden biri olacaktır.

Erdoğan DOĞU I Bursa
Aralık 28, 2014 | 0 yorum |

Bulgaristan, 7 suçluyu Türkiye'ye iade etti


Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Müdürlüğü 2013 faaliyet raporunda yer alan bilgilere göre, 2013 yılında Bulgaristan, Türkiye'ye 6 suçluyu iade etti.

Ajans Bg
Aralık 28, 2014 | 0 yorum |

Bulgaristan Türkleri, komünist rejimin askerleri tarafından öldürülen şehitlerini andı

26 Aralık 2014 Cuma |

Bulgaristan Türkleri, 30 yıl önce kendilerine karşı uygulanan asimilasyon döneminde komünist rejimin askerleri tarafından öldürülen şehitlerini andı.

Şehitleri anma töreni, 17 aylıkken öldürülen Türkan Feyzullah'ın anısına yapılan ve Kırcaali'nin Kirkovo ilçesine bağlı Mogilyane köyünde bulunan Türkan Çeşme'de yapıldı.
Bulgaristan, Türkiye ve Yunanistan'dan binlerce Türk ve Müslümanın katıldığı törende, 26 Aralık 1984 tarihinde, dönemin totaliter komünist iktidarı tarafından Türkler'e karşı yürütülen baskı ve asimilasyon politikasını protesto ederken annesinin kucağında öldürülen Türkan Feyzullah ve diğer şehitler anıldı.

HÖH lideri Mestan: "Irkçı partilerden kurtulun" -

Üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) Genel Başkanı Lütfi Mestan, törende yaptığı konuşmada, iktidardaki koalisyon hükümetinde ayrımcılığı siyasi çıkarları için kullanan grupların yer aldığını belirterek, ırkçı Vatansever Cephesi'nin Avrupa Birliği üyesi Bulgaristan parlamentosunda bulunmasını tüm şehitlerin aziz hatırasına saygısızlık olarak niteledi.
Mestan, Vatansever Cephesi'nin iktidardaki koalisyona ortak olmasını Bulgaristan'ın demokrasi yolundan ilk ciddi sapması olarak gördüğünü ifade etti.
Söz konusu ırkçı siyasi oluşumun parlamentoda bulunmasının Bulgaristan'ın Avrupa ve Atlantik değerlerinden ödün verdiğinin göstergesi olduğunu kaydeden Mestan, "Başarılı ve gerçek bir Avrupa yönetimi olmak istiyorsanız, bir an önce Vatansever Cephe'den kurtulmalısınız. Aksi takdirde, bu yönetim başarılı ve reformcu olamayacağı gibi yıkılmaya da mahkumdur" dedi.

Aktaş: "Şerefli duruşunuzu muhafaza ettiğiniz için gururluyum"-

Türkiye'nin Filibe Başkonsolosu Alper Aktaş, baskı ve zulümlere rağmen Bulgaristan Türklerinin yılmadığını, 30 yıl önceki azimli, dirayetli, haysiyetli ve şerefli duruşun aynen muhafaza edildiğini gururla gördüğünü vurguladı. Başkonsolos Aktaş, sözlerine şöyle devam etti:
"Yalnız değildiniz, yalnız değilsiniz ve asla yalnız olmayacaksınız. Bugün Türkiye'de kalpler sizin için atıyor. Bugün Türkiye'de kardeşleriniz sizleri dualarına ortak ediyor. Bulgaristan, Avrupa Birliği'nin üyesidir, dolayısıyla sizler de Avrupa Birliği'nin saygıdeğer vatandaşlarısınız. Arzumuz Bulgaristan'da her alanda ilişkilerimizi geliştirmektir. Bunun için çaba sarfediyoruz ve durmadan çalışıyoruz. Bulgaristan ve Türkiye iki kardeş ve dost ülkedir. Ortak bir geçmişi paylaştık. Gelecekte de güzel günleri birlikte paylaşma arzusundayız. Ancak bu çalışmalarımızı sürdürürken sizlerin Bulgaristan'ın eşit ve özgür vatandaşları olarak temel hak ve hürriyetlerinizi sonuna kadar muhafaza etmeniz ve geliştirmeniz çok önemlidir. Şunu da unutmayın, ana dilde eğitim ve ana dilde yayın temel hak ve özgürlüklerin birer parçasıdır. Bize dilini, tarihini, örf ve adetlerini, dinini, kültürünü iyi bilen ve bunlardan gerekli dersi çıkartan, eşit, kardeşçe, barış ve huzur içinde yaşamak için gerektiğinde mücadele edecek nesiller lazım. Ben bu kürsüden sizlere hitap ederken aranızda bu yeni nesli de görüyorum. Bu nedenle de gururlu ve mutluyum."

Öztürk: "Tahammül edemediler"-

Türkiye-Bulgaristan Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk ise bir direnişi ve varoluş mücadelesini hatırlamak ve şehitleri anmak için Türkan Çeşme'nin etrafında toplandıklarını belirtti.
Öztürk, "Dilimize, dinimize ve örflerimize tahammül edemediler. Silah zoruyla bunları almak istediler. İşte şehit düşen kahramanlarımız sayesinde başarılı olamadılar ve olamayacaklar" dedi.
Anma töreni, şehitlerin anısına Türkan Çeşme'nin etrafına konulan çiçeklerle sona erdi.

AA 


Aralık 26, 2014 | 0 yorum |

'Fatme' ve 'Mehmet'ler artık tercih edilmiyor

24 Aralık 2014 Çarşamba |

Bulgaristan Ulusal İstatistik Enstitüsü'nün (NSİ) Aralık 2014 verilerine göre, ülkede 17 bin kadın "Fatme" ismini taşırken, "Mehmet" ismine sahip erkeklerin sayısı ise yaklaşık 16 bin.
Kadınlarda Fatme isminden sonra en çok kullanılan ikinci isim 15 bin kişinin taşıdığı "Ayşe" olurken, üçüncü sırada 10 bin kişiye verilen "Emine" ismi yer aldı. En fazla kullanılan erkek isimlerinde 14 bin kişinin taşıdığı "Ahmet" ikinci, 12 bin kişinin taşıdığı "Mustafa" ismi üçüncü oldu.
Müslüman olmayan Bulgar vatandaşlarında ise en çok kullanılan erkek isimleri ise Georgi (171 bin), İvan (165 bin) ve Dimitır (127 bin) olarak açıklandı. Kadınlarda da Mariya (121 bin) ilk sırada bulunuyor. Mariya'yı İvanka (65 bin) ve Elena (55 bin) takip ediyor.

Geleneksel isimler artık tercih edilmiyor

Selma Çavuş
Psikolog Selma Çavuş, ülkedeki Müslümanlarda geleneksel isimlerin en çok kullanılanlar arasında yer almasına rağmen son yıllarda genç çiftlerin yeni doğan çocuklarına Mehmet, Ahmet ve Fatme gibi isimler yerine Emir, Mert, Elif ve Melek gibi isimleri vermeyi tercih ettiklerini söyledi. 
 Çavuş, geleneksel isimlerden uzaklaşma eğiliminin Müslümanlarda olduğu gibi ülkedeki Hristiyanlarda da görüldüğünü kaydetti. 
 Eskiden olduğu gibi çocuklara dede, ninelerin isimlerini koyma geleneğinin yok olduğunu ifade eden Selma Çavuş, giderek modernleşen dünyada insanların artık daha bireyselleştiğini ve büyük aile modelinden uzaklaştığını belirtti.
7,3 milyonluk nüfusa sahip Bulgaristan’da 1,5 milyon Müslüman yaşıyor.
AA
Aralık 24, 2014 | 0 yorum |

Asimilasyonun pençesinden özgür vatandaşlığa: Bulgaristan Türkleri

Asimilasyonun pençesinden özgür vatandaşlığa: Bulgaristan Türkleri

Bundan 30 yıl önce Bulgar hükümeti Türk azınlığın isimlerini değiştirmeye başlamış, Türkçe konuşulmasını yasaklamıştı. Türkleri göçe zorlayan bu süreç artık tarih oldu. Ama Bulgaristan'daki Türk azınlık hâlâ endişeli.
Bulgaristan'da yaşayan Türk azınlıktan Bahtiyar Karaali komünist rejimin Türk azınlığı zorla Bulgarlaştırma operasyonuna en başta tanık olanlardan. Evine kalaşnikov silahlarıyla dayanan iki polisi dün gibi anımsıyor. "Biri komşumdu. Benden özür diledi. Karakola götürüp adımı değiştireceklerini söyledi. 'Kendine bir isim seç' dedi. İtiraz ettim. 'Adım bana atalarımın armağanı, değiştirmem mümkün değil', dedim" diye konuşan Karaali 24 Aralık 1984 tarihinde Kırcaali'de yaşadıklarını bu sözlerle anlatıyor.
24 Aralık 1984'de Türk azınlığın yoğun olduğu Bulgaristan'ın güneyindeki Kırcaali'de sabahın erken saatlerinden itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bulgar halk silahlandırılırken, kente, tanklar, tazyikli su fışkırtan zırhlı araçlar yığıldı. Sofya hükümetinin talimatıyla ülkedeki tüm nüfus memurları Kırcaali'ye geldi. Memurların görevi, Türklere seçecekleri Bulgarca adlarıyla yeni kimlik belgeleri düzenlemekti.

Tepkiler gecikmedi. İlk günlerde 11 binden fazla kişi toplanarak uygulamayı protesto etti. Gösteriler sakin ve barışçıydı. Buna rağmen gözaltına alınanlar, tutuklananlar olldu.
Göstericiler Ölüm Kampı'na
Gösterilerde tutuklanıp, Tuna nehrinin ortasındaki Belene Adası'ndaki Ölüm Kampı'na götürülenler arasında Mastin Esirov da bulunuyordu.
Esirov o günleri, "Bazı göstericiler ormana kaçtı, bazıları ise evlerinin kilerlerine ya da bahçe kulübelerine gizlendi. Ama sonunda hepimizi yakaladılar. İki yıl sonra ise, son derece saçma bir şekilde, beni, doğumumdan 16 yıl önce ölen dedemin adını da değiştirmeye zorladılar"
Bulgaristan'da olup bitenler 1985 yılına dek dışarıya sızdırılmadı. Daha sonra bazı bilgiler yayılmaya başladı. Bahtiyar Karaali, maruz kaldıkları baskıyı o tarihte Deutsche Welle'ye telefon ederek, bildirdiğini anlatıyor. 0049 ülke koduyla başlayan telefon numarasını ezberlediğini vurguluyor.
Bulgaristan hükümetinin Türk azınlığa uyguladığı asimilasyon politikası, durumdan haberdar olan Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand'ın Sofya'ya yapacağı resmi ziyareti, protesto amacıyla son anda iptal etmesi sonucu dünyanın gündemine oturdu.
Aynı dönemlerde Bulgaristan'ı tek başına yöneten Kömünist Parti, Kırcaali'deki Bulgarlaştırma eylemlerinin başarıyla sonuçlandığını, aynı uygulamaların Türk azınlığın bulunduğu diğer bölgelere kaydırılacağını açıklıyordu.
Nihayet, 31 Mart 1985'te tüm Türklerin isimlerinin Bulgar isimleriyle değiştirildiği ilan edildi. Sadece isimler değiştirilmedi. Yeni isimlere göre ehliyet, diploma gibi ortalama 19 belge düzenlenerek, Türklere teslim edildi.
İsim değiştirme eylemlerinin yanında ideolojik faaliyetler de yürütülüyordu. Hükümet özünde insan hakları ihlalleri yatan bu faaliyetlere "Yeniden doğuş" adını vermişti. Bu yolla Türk azınlığın "Asimilasyon" süreci sonrasında Bulgar köklerine yeniden döneceği ima ediliyordu. Komünist partisi, dünyaya tüm bu girişimlerini Türk azınlığın rızasıyla sürdürdüğü mesajını vermeye çalışıyordu. Ama sürekli artan direniş Bulgar hükümetinin yalanını gözler önüne sermeye yetiyordu. 1985'te yolcu trenine yapılan terör saldırısında 7 kişinin yaşamını yitirmesi dünyanın ilgisini bu bölgeye yöneltirken, 1988 ve 1989'da Türk azınlığın haklarını savunan insan hakları dernek ve örgütleri ortaya çıkmaya başladı.
Bulgaristan'daki komünist iktidar 1989 yılına varıldığında Türk azınlığın asimile edilemeyeceğini anlayarak, yurtdışına çıkmalarına izin verip, onlardan kurtulmayı denedi. 1989'un mayıs ayında Devlet Başkanı Todor Jivkov, dileyenlerin yurtdışına çıkabileceğini açıkladı. Bunun üzerine Türk azınlık ellerinde ne varsa haraç mezat satıp Türkiye'nin yolunu tuttu. Bu sırada Bulgarlar, otomobillerini ederlerinden çok daha yüksek bedeller karşılığında Türklere sattılar. On binlerce kişi yola koyulunca sınır kapılarında kilometrelerce otomobil kuyrukları oluştu. Sonunda Türk hükümeti, 300 bini aşkın Bulgaristan Türk'ünün ülkeye girişinin ardından ağustos ayında sınırı kapattı.
Dönemin Bulgar yönetimi, eleştiriler gelmeye başlayınca suçu Türk azınlığın üzerine atmayı denedi. Türklerin Türkiye'deki yakınlarını ziyaret amacıyla kısa süreliğine Türkiye'ye geçtikleri, ama geri dönmedikleri ileri sürüldü. Hatta bu süreci alaycı bir ifadeyle "Büyük gezi" olarak adlandırdılar. Ama propaganda tutmadı. Sonuçta Jivkov 10 Kasım 1989'da partili yoldaşlarınca koltuğundan indirildi.
İki cumhurbaşkanı, bir başbakandan özür
Jivkov'dan sonraki komünist rejim Türk azınlığa yeni haklar tanısa da oluşan güven kaybını onarmaya gücü yetmedi. 1990'da ülkenin demokratikleşmesi, Türk azınlığın siyasi parti kurması ve komünist parti yöneticilerinin insan hakları ihlallerinden yargı önüne çıkarılması ortamı yumuşattı.
Mahkemelerden mahkumiyet kararları çıkmasa, davalar tek tek düşse de yeni oluşan Bulgaristan'ın iki cumhurbaşkanı ve bir başbakanı Türk azınlıktan özür diledi.
Türkiye'ye gidenlerin büyük çoğunluğu dönmedi. Bulgaristan'da kalanlar ise yaklaşık 20 yıldır Bulgar çoğunlukla sorunsuz bir şekilde yaşıyor. Ancak sosyologlar son beş yılda Türk düşmanı akımların yeniden harekete geçtiğini, azınlıkları ötekileştiren genel bir tutumun oluştuğunu belirtiyorlar.
Özellikle Türk düşmanlığı yaparak, azınlık haklarının kısıtlanması üzerine politika üreten siyasi partiler zaman zaman Bulgaristan Parlamentosu'nda temsil hakkı bulabiliyor.
Bu nedenle gerilim ortamının yeniden hortlamasından endişe ediliyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Tatiana Vaksberg / Alexander Andreev
Aralık 24, 2014 | 0 yorum |

'Bulgaristan'ın Keyfini Bekleyemeyiz'

23 Aralık 2014 Salı |

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Edirne'de yaşanan nehir taşkınlarıyla ilgili baraj kapaklarını açan Bulgaristan'ı bu konuda uyardıklarını belirterek, "Onların keyfini bekleyemeyiz. Oradan su alacağız pompayla, Çömlekköy Barajı'na basacağız. Çok büyük taşkın önleme olmayabilir ama, biz kendi içimizde çalışmalarla suyu aktaracağız" dedi.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, çeşitli programlara katılmak üzere karayoluyla kente geldi. Edirne Valisi Dursun Ali Şahin'i makamında ziyaret eden Bakan Eroğlu, kurum müdürüyle basına kapalı olarak toplantı yaptıktan sonra gazetecilere açıklama yaptı. Trakya'ya büyük yatırımlar yaptıklarını ifade eden Eroğlu, nehir taşkınlarına değinerek Bulgaristan'ı barajlardan su salımı konusunda ikaz ettiklerini belirtti. Bulgaristan'ı ortak yapacakları proje için beklediklerini belirten Eroğlu şunları söyledi:

"Konuyu Başbakan Ahmet Davutoğlu'na tekrar arz edeceğiz. Nehir taşkınları gündemde. Bulgaristan'a gerekli ikazları yapıyoruz. Bulgaristan'daki barajlarda yeteri kadar taşkın payı maalesef ayırmıyorlar. Özel sektöre vermişler. Baraj doluyor ve birden bire 'tehlike var' diye kapakları açıyorlar. Bununla ilgili de çalışmalar başlatacağız. Onların keyfini bekleyemeyiz. Oradan su alacağız pompayla, Çömlekköy Barajı'na basacağız. Çok büyük taşkın önleme olmayabilir ama biz kendi içimizde çalışmalarla suyu aktaracağız,"

ERGENE NEHRİNİN TEMİZLENMESİ

Ergene nehrinin temizlenmesi için çalışmaların devam ettiğini anlatan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, su kalitesinde muazzam bir iyileşme kaydedildiğini belirterek, "Kimyasal oksijen ihtiyacı 800 miligram/litreden, 150'ye düştü. Kirlilikte muazzam bir azalma var. Dere ıslahıyla birlikte oksijen kapasitesi arttı. Balık tutulmaya başlandı. Çok büyük bir iyileşme var. Biz el atmasak böyle devam ederdi" diye konuştu. Bakan Eroğlu, Trakya Gelişim Projesi (TRAGEP) hakkında bilgi vererek, projeyi önemsediklerini vurguladı,

Valilik ziyaretinin ardından Devlet Su İşleri 11'nci Bölge Müdürlüğü'ne geçen Eroğlu, Trakya Bölgesi sektör temsilcileriyle bir araya gelerek, Edirne'nin yanı sıra, Tekirdağ ve Kırklareli'nde yürütülen çalışmalarla ilgili bilgi verdi.
Aralık 23, 2014 | 0 yorum |

Doç. Dr.Yüksel Özkan: 'Bulgaristan da hala bazı siyasi partiler Türk düşmanlığı yapıyor'

BAL-GÖÇ’ün (Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği)16.Olağan GenelKurulu, Merinos Atatürk Kongreve Kültür Merkezi’nde Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, CHP İl Başkanı MetinÇelik,Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Zülfettin Hacıoğlu, Yıldırım Belediye Başkanı İsmail Hakkı Edebali, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, HÖH (Hak ve Özgürlükler Partisi) Genel Başkan Yardımcısı Ruşen Rıza, HÖH Milletvekili ve eski Çevre ve Su Bakanı Cevdet Çakırov, AB Parlamentosu HÖH Milletvekili İlhan Küçük, HÖH Kırcali Milletvekili Erdinç Hayrulla, HÖH Haskovo Milletvekili Saliha Emin ile çok sayıda siyasi parti, Rumeli Balkan Türkleri Onursal Başkanı Turhan Gençoğlu, Rumeli Balkan Türkleri Başkanı Zülfettin Hacıoğlu, Balkan Türkleri Göçmen ve Mülteci Dernekleri Federasyonu (B.G.F.) üyesi İzmir, Yalova, Kocaeli, Kartal derneklerimizin başkanları, BAL-GÖÇ’ün 9 şubelerinin başkan ve yöneticileri, yöre derneklerimizin başkan ve temsilcileri, diğer Rumeli derneklerinin temsilcileri ve diğer sivil toplum örgütü temsilcileri ve üyelerinin katılımıyla gerçekleşti.

Göçmenlerin göç hikayelerinin  gösterimiyle başlayan kurulda Bulgaristan göçmenlerinin nasıl zorluklarla ülkelerinden göç ettikleri, isim dewğişikliğne direnenlerin yakalanarak kamplarda yaşadıkları zülümleri dile getirildi. Yaşadıkları şartları anlatan soydaşların verdikleri röportajlar salonda duygulu anların yaşanmasına neden oldu. Göç hikayelerinin son bulduğu noktalar ve soydaşların devam eden hayatlarında yerleştikleri başta Bursa olmak üzere, İstanbul ve İzmir’e yaptıkları göçlerin  hikayesi  de ve günümüz koşullarında yaşananlar anlatıldı.
Belgesel de BAL-GÖÇ’ün göç esnasında ve sonrasında tüm sorunların ve  sıkıntıların çözümüne nasıl etkin bir çalışma yürüttüğü de vurgulandı.

"BEDEL ÖDEMEYE DEVAM EDİYORUZ"

BAL-GÖÇ Genel Başkanı  Doç. Dr.Yüksel Özkan, “Bulgaristan da  ne yazık ki hala bazı siyasi partiler tarafından  basit çıkarlar ve iç siyaset malzemesi  olarak her platformda söylem ve eylemlerle Türk düşmanlığı yapılmaktadır”. Bu siyaseti dost ve komşu bulgar halkının çoğunluğu da çirkin bulmaktadır. Bulgaristan’ın yönetyicilerine seslenen Özkan, toplumsal barışa zarar veren bu eylemlerin engelleneceğine inadıklarını vurguladı. Ana dil Türkçenin öğrenmesine de deyinen başkan Yüksel Özkan, “bir topluluk anadilini konuşamazsa, okuyup yazamazsa o toplum yok olmaya mahkumdur. “Bizler Bulgaristan’da yaşayan vatandaşların anadilini konuşup ve okuyabilmesi için lobi çalışmalarını sürüdürüyoruz” dedi.
Balkan göçmenlerini ve tüm dünyadaTürk azınlığını rencide eden söylemler ve eylemlere karşı duydukları rahatsızlığı dile getiren Özkan “bunlara karşı tepki  koyduk, kınadık. Biz bunun için bedel ödedik, ödemeye devam ediyoruz ve kimsenin saygısılığına tepkisiz kalmayacağız. Balkanlardaki insan hakları ihlallerini karşısında dün olduğu gibi bu günde dik durduk. Yüksel Özkan, “yolumuz düz, duruşumuz herzaman ise dik” dedi,
Her zaman olaylar konusunda  tespitlerimiz, öngörülerimiz sonuçlar ile örtüştü o yüzden kurumlarımızı doğru bilgilendiğimiz içinde hiç bir mahçubiyet içide değiliz”  derken başta Ülkemizde olmak üzere Balkanlarda da bazı siyasi hareketlerin  toplumsal barışın bozulmaması için sorumluluklarını bilmeleri gerektiğini de hatırlattı.

 " BEŞ BİN SOYDAŞ MAĞDUR"
Soydaşların sosyal güvence haklarının da konuşulduğu genel kurulda yalnızca Bursa’da 400 bin  kişinin nufüs kağıdında doğum yeri Bulgaristan yazdığını hatırlatan Özkan, “BAL-GÖÇ’'ün çabaları ile 2008 yılında bu günkü Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik’in büyük destekleri ile  bir borçlanma yasası çıkarıldı. Kendilerine şahsım ve camiamız adına şukranlarımızı sunuyoruz. Bu yasa doğrultusunda bankarlalardan kredi çekerek borçlanan 37 bin kişi emekli oldu. Yasa çok açık olmasına rağmen ülke çapında sayıları  5 bin bulmayan üyelerimiz mağdur. Bu konuda başta iktidara ve iki muhalefet partilerine 5 defa dosyaverildi ama dosyaların akıbeti muamma”dedi.

“MİLLETVEKİLİMİZİ  KENDİMİZ  SEÇECEĞİZ"
Özkan, soydaşların sorunlarına daha etkili çözüm geliştirmek için “ Artık BAL-GÖÇ olarak milletvekillerimizi, temsilcilerimizi bizler belirleyeceğiz. Sadece dosya taşıyan ve sorunları dosyadan okuyan temsilci göndermeyeceğiz” diyekonuştu.
Doç.Dr. Yüksel Özkan, “utanmadan bazı parti teşkilatları Ankara’ya Göçmen kontenjanından dır diye liste gönderdikelerini basından takip ediyoruz ve artık dur diyoruz,Emek hırsıslığına izin vermeyeceğiz, temsilcilcimizi kendimiz kurullarımızda belirleyeceğiz” dedi.

Özkan’ın konuşmaları salonu dolduran ve salon dışına taşanların da  kurulan dev bir Tv ekrandan genel kurulu izlemek için gelen  yaklaşık 2000 delege tarafından ayakta alkışlandı.


Balkan  Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Onursal Başkanı Turhan Gençoğlu
Yaptığı konuşmada "BAL-BÖÇ, Federasyonu ve Konfederasyonu ile Birlikte konumunda Balkanlar nezninde Türkiyenin en büyük sivil toplum örgütü olmanın gururunu yaşıyor. Soydaşların acılarına ortakolduk. Ancak acımız hala çok taze, yine de karşımda gördüğüm bu muhteşem kalabalık benim geleceğe dair umutlarımı arttırıyor, herkesin bu mücadelede yüreğini ortaya koyması bizim için çokanlamlı" diyen Gençoğlu, sonuna kadar  adil ve iyi bir yaşam için uğraş vereceklerini de sözlerine ekledi. Gençoğlu, BAL-GÖÇ Başkanı Özkan’a başarılı çalışmalarından ve özellikle 1989 zorunlunu göçütarihe not düşme anlamında çektikleri belgesel için de teşekkür etti.


Konuşmaların ardından  Göç belgeselinin yapımıcı Sedat Suat Yılmaz, Ertan Güler. Latif Oygür’e teşekkür plaketi sunuldu.

BalgöçYönetimKuruluşuisimlerdenoluştu:

1.Yüksel Özkan
2.İsmail Selimoğlu
3.Günaydın İzmirli
4.Halit Çelik
5.Sadık Yılmaz
6.Erdinç Kahraman
7.Remzi Abdioğlu
8.Erkan Yılmaz
9.Süleyman İnan
10.Hüseyin Yüksel
11.Veli Öztürk
12.Türkan Ünal
13.Bekir Güler
14.İbrahim Alağoz
16.Ümmü Eryılöaz
17.İsmail Eroğlu
18.Yusuf Kıroğlu
19.Şenol Seviç
20.Gülver Deniz
21.Ceyhun Şentürk
22.Sabri Öztürk
23.Muhammet Atalay
24.Beştami Yeşilbahçe
25.Gökhan Sözüçetin
26.Emir CemalBeşkardeşler
27.Nahit Akpınar
28.Mümin Karacakayalılar
29.Fikri Hocaoğlu
30.Bayram Kalem


Kaynak: BAL-GÖÇ
Aralık 23, 2014 | 0 yorum |

'Komşumuz Bulgaristan, hem dostumuz, hem müttefik ve ortağımızdır'

Süleyman GÖKÇE
Türkiye'nin Sofya Büyükelçisi 
 
Bulgaristan’daki vatandaşlarımızın, soydaşlarımız ve dost Bulgaristan halkının yeni yılını kalbi duygularımla kutluyorum.
2015 yılının Türkiye ve Bulgaristan’a sağlık, esenlik, mutluluk, refah ve huzur getirmesini diliyorum.

Bir yılı aşan süredir Türkiye Cumhuriyeti Sofya Büyükelçiliği görevini yürütüyorum. Yoğun ve hareketli geçen bu dönemde, ülkelerimiz arasındaki işbirliğini güçlendirmek için çalışmalar yaptık. Ekonomi, ticaret, yatırım, ulaştırma, altyapı, enerji, kültür, turizm alanlarında ve bölgesel konularda karşılıklı yarara dayalı güçlü bir ortaklık ilişkisi geliştirmeye çaba harcadık. Türkiye ile Bulgaristan’ın elbirliğiyle bölgemizdeki diğer ülkelerin de faydalanacakları ortak bir refah alanı oluşturmak için çabalarına 2015 yılında devam etmelerinin yararına inanıyorum.

Komşumuz Bulgaristan, hem dostumuz, hem müttefik ve ortağımızdır. Yakın ilişkilerimizin, karşılıklı yarara dayalı işbirliğine dönüşmesi her iki ülkenin de ortak menfaatine hizmet etmektedir. 2015 yılında yapılacak karşılıklı üst düzeyli ziyaretler bu bakımdan önemlidir.

2012 yılında kurulan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi (YDİK)’nin ikinci toplantısının 2015’in ilk aylarında düzenlenmesi, bu ortak niyetimizin önemli bir işareti olacaktır.

İç siyasette hareketli bir sene yaşayan Bulgaristan’da yıl içinde üç ayrı Hükümet görev yapmıştır. 5 Ekim 2014 tarihinde yapılan erken genel seçimlerin ardından, 7 Kasım’da Ulusal Meclis’te güvenoyu alarak göreve başlayan Bulgaristan’ın 91. Hükümeti’ni tebrik ediyoruz.

Bu vesileyle, AB ve NATO üyesi Bulgaristan’ın Avrupa-Atlantik değerleri ve ilkeleriyle bütünleşmesinin kararlılıkla sürdürüleceği yönünde güçlü beklentimizi vurgulayarak, Hükümet’e başarılar diliyoruz.

Bu süreçte, Bulgaristan’ın çözüm bekleyen sorunlarının hafifletilmesinde Türkiye güvenilir bir ortak olmaya devam edecektir. Toplumsal ve dini hoşgörünün yaygınlaşması, temel hak ve hürriyetlere sahip çıkılması, özgürlükler alanının genişletilmesi önem taşımaktadır. Avrupa-Atlantik uluslar topluluğunun değerlerini benimseyen 91. Hükümet’e bu alanda önemli görev ve sorumluluk düştüğüne inanıyoruz. Bu tarihi vecibenin Bulgaristan’daki “demokratik değişim” sürecinin başlamasının 25. Yıldönümü’ne rastlaması anlamlıdır.

Dünyanın en büyük ekonomilerini biraraya getiren G-20’nin Dönem Başkanlığı 1 Aralık 2014 tarihinden itibaren bir yıl süreyle Türkiye tarafından yürütülecektir. Türkiye, bölgemizde istikrar, barış ve refah alanının genişlemesine ve güçlendirilmesine yönelik ortak çabaların 2015 yılında da sürdürülmesi için çalışacaktır.

Bu düşüncelerle, vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın ve dost Bulgaristan halkının yeni yılını yeniden kutluyor, kalbi selam ve saygılarımı sunuyorum.
Aralık 23, 2014 | 0 yorum |