Rodoplar'sız yaşayamam ve yaratamam

9 Aralık 2011 Cuma |

Ressam Kamber Kamber, 1950 yılında Kırcaali'nin Sedefçe köyünde
dünyaya gelir. Otuzu aşkın uluslararası sergiye katılan Kamber
Kamber'in resimleri, Rodoplar'ın sıcak renklerini ve Rodoplar'da
yaşayan halkın hikayelerini yurtiçinde ve yurtdışında sanatseverlerle
buluşturmaktadır. Kamber Kamber, resimle ve Rodoplarla arasındaki
güçlü bağı "Kelimelik" okurları için anlattı.

- Resimle ilişkiniz nasıl başladı? Hayatınızı resime adamak
istediğinizi ne zaman ve nasıl fark ettiniz? Hayatınızdaki bir olayın
veya bir kişinin resime olan ilginizin uyanmasında bir etkisi oldu mu?

- Resimle ilişkim çocukluk yıllarına dayanır. Okulda olsun, evde olsun
boş zamanlarımı sürekli resim çizmekle dolduruyordum. İlk resimlerimi,
o zamanlar gerekli malzemeler olmadıgından, köyümdeki ev duvarlarına,
biskivü ve lokum kutularının ters taraflarına çiziyordum. Lise
yıllarında, hergün Momçilgrad şehir kütüphanesini ziyaret ediyor,
resimle ilgili kitap ve albümler okuyor, izliyor ve inceliyordum.
Çevremdeki yakın arkadaşlarımın portrelerini çiziyor, hediye
ediyordum.

İlk defa hayatımı resime adamak istedigimi kışlada farkettim. İki yıl
asker olduğum kışlada ressam olarak görev yaptım. Resime ve
ressamlara, değişik resim akımlarına ait onlarca kitap okudum. Bir o
kadar da yağlı boya resimleri yaptım. Sofya'da asker ressamları ile
ulusal sergilere katıldım. Ödüllere layık görüldüm.

Kışladan sonra çalışmaya gittiğim Gabrovo şehri beni eski evleriyle
celbetti. Orada da resim ve ressamlarla ilgili birçok kitap okudum,
yağlı boya tablolar çizdim. Kendisiyle tanıştığım ve dost olduğum
yerli ressam Nikifor Balabanov bana bir sürü kitap verdi. Bunların
arasında sanat tarihi, insan anatomisi, perspektif v.s. kitaplar
vardı.

- Ailenizin sizin ressam olma kararınıza tepkisi nasıl oldu? Sizi
desteklediler mi?

- Ailem benim ressam olma kararımı olumlu karşıladı. Rahmetli dedem,
üçüncü sınıftayken ilk renkli kalemleri ve sulu boyaları hediye etti.
Delikanlılığımda da, babam ilk şövalyeyi alıvermişti Sofya'dan.

- Başarılı bir ressam olabilmek yolunda sanat eğitiminin rölü nedir sizce?

- Ressam yaratıcılığında başarılı olabilmek için sanat eğitimi
alınması şarttır. Ama bu yeterli sayılmaz. Asıl eğitim sonradan
başlar. Aralıklarla yeni yeni kitaplar basılır resim ve ressamlar
hakkında, bunlar ressamın ilgi alanı dışında kalmaması gerek. Sanat
sevgi ister, bir de yorulmadan çalışmak. 1973 - 76 yıllarında Sofya'da
resim eğitimi gördüm. Sanatçı ömür boyu eğitim görür, kendini sürekli
geliştirmesi için.

- Ülkemizdeki okullarda verilen resim ve sanat dersleri hakkında ne
düşünüyorsunuz?

- Ülkemizde sanat okulları hariç, okullardaki resim derslerin düzeyi
düşük bence. Öğrenciler resim hakkında maalesef yeterli bilgi
edinemiyorlar. Öğretmenler, daha ciddi bir şekilde öğrencilere resim
bilgilerini aktarsa, durumun farklı olacağını düşünüyorum. Oysa o
kadar yetenekli öğrenciler var ki.

- Geçmişte etkilendiğiniz ve günümüzde beğendiğiniz ressamlar kimlerdir?

- Geçmişte etkilendiğim ve beğendiğim ressamları şöyle
sıralayabilirim: Rembrand, Van Gog, Gogen, Vladimir Dimitrov -
Maystora, Genko Genkov, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Adnan Turani.

- Resimlerinizde Rodoplar'dan motiflere sık sık rastlıyoruz:
eserlerinizde Rodop evlerini, doğasını, ve güzel kadınlarını sık sık
konu ediniyorsunuz. Size ilham veren nedir?

- Çizmiş olduğum resimlerde, eski Rodop evleri, Rodoplar'ın şirin ve
güzel doğası, anamız, bacımız, eşimiz ve kızımız sayılan Rodop kadını
sıkça rastlanır. Bunların yanısıra müzik ve kadın ağırlıklı resimleri
de görmek mümkün. Resimlerimi daima müzik eşliğinde çiziyorum. Belki
de bu yüzden eserlerimin birçoğunda halk müziği enstrümanı olan
bağlama, kaval, mandolin ve klasik müziğine ait keman ve viyolonsel
iştirak eder.

Her zaman, ilhamı Rodoplar'ın güzel doğasından, çevremizdeki iyi
yürekli insanlardan alıyorum. Doğa, sanat için sonsuz bir kaynaktır.
Hiç şüphe yok ki, doğada dolaşırken dağ dorasında bir çeşmenin şırıl
şırıl akışı, ağaç yapraklarının rüzgar eşliğinde dans edişi, bülbül ve
diğer kuşların, gönlümüzü okşayan güzel nağmeleri bizi motive eder ve
ilham verir.

- Atölyenizde asla vaz geçemeyeceğeniz objeler var mı?

- Atölyede vazgeçemediğim objeler var tabii. Bunlardan bir tanesi,
Kırcaali'den meslektaşım Hristo Gaberov'un hediye ettiği, Yunanistan -
Tasos adasında suyun 3.5 metre derinliğinden çıkardığı 48 cm
büyüklüğünde, imzalı midye kabuğu. Diğer objeler, koca dedelerden
kalma eski duvar saati, hala taş plak çalan eski gramofon, Rodop
çanları, birkaç müzik aleti ve bronz balık heykeli.

- Siz uzun yıllardır Momçilgrad'ta yaşıyor ve çalışıyorsunuz.
Momçilgrad'ı, Sofya, Plovdiv, hatta İstanbul veya Paris gibi sanat ve
külür hayatı canlı büyük şehirlere tercih etmenizin sebebi nedir?

- 46 yıldan beri Momçilgrad'dayım. Her zaman burayı tercih ederim.
Atalarımızın ömürleri buralarda geçmiş . Zaten resim sergileri
nedeniyle Bulgaristan'dan dışarıya çıksam, buralara yani Rodoplara
dönmeye acele ederim. Ben Rodoplar'sız yaşayamam ve yaratamam sanırım,
o kadar bağlıyım ki. Buraların güzelliği bir başka, hiçbir yerle
değişmem. Doğasını adım adım dolaşırken, temiz havasından tut, tüm
güzelliklerini algıladığı an, insan farkına varır ancak.08/12/2011

Semiha Bekir
www.kelimelik.net