Kader Özlem: Bulgaristan'ın Özür Dilemesi Strateji Gereğidir

12 Ocak 2012 Perşembe |

Bulgaristan Parlamentosu'nda kabul edilen ve 1984-89 asimilasyon
sürecini kınayan ilk resmi kınama olan kararı değerlendiren
Uluslararası İlişkiler ve Balkanlar Uzmanı Kader Özlem "Bulgaristan'ın
Özür dilemesi izlediği strateji gereğidir. Buna aldanmamak lazımdır."
dedi.

Asimilasyon politikalarını kınayan buna karşın sözde Ermeni
soykırımını reddeden Parlamento kararlarının üst üste konulduğunda
ilginç bir denklemin ortaya çıktığını söyleyen Özlem, bunun
Bulgaristan'ın psikolojik savunma mekanizmalarıyla yakından ilgili
olduğunu belirtti.
2012 yılının Balkan Savaşları'nın 100. Yıldönümü olduğu ifade eden
Özlem konuyla ilgili düşüncelerini şöyle sürdürdü: "Birincisi,
Bulgaristan'ın 84-89 olaylarını parlamento kararıyla kınaması, 100 yıl
önce yaptığı asıl soykırımı perdeleme çalışmasının bir ürünüdür.
İkincisi, böylesi bir dönemde asimilasyonun resmen kınanması ve
suçluların cezalandırılmasına yönelik ifade, o dönemin sorumlularının
hemen hemen hepsinin ortadan kalkmasıyla yakından ilintilidir. Zira
90'lı yıllarda böyle bir karar alınsaydı, devlet bürokrasinin hemen
hepsinin cezalandırılması gerekecekti. Hatırlanırsanız, o dönem
Bulgaristan resmi ağızlardan sadece 'yanlış yapıldı; özür diliyoruz'
diyorlardı. Suçluları cezalandırma durumu yoktu. Belene mağdurları
konuyu AGİT gündemine taşımışlardı. Bulgaristan ulusal hukukundaki
dava ise zaman aşımına uğramıştı. Sonuç olarak ortaya bir şey
çıkmamıştı. Üçüncüsü, Bulgaristan Türkiye'ye şirin görünmek istiyor.
Eş zamanlı olarak sözde ermeni soykırım iddialarının reddi ile
asimilasyonun ise kınanması bu çalışmanın sonucu olmaktadır. Diğer bir
deyişle, Parlamentolar bu konularda sadece Türkiye'yi üzen değil;
memnun eden kararların da imza atıldığı yerler olarak gösterildi.
Dördüncüsü, Bulgaristan bir taraftan özür diliyor, ancak öbür taraftan
asimilasyonun doğru, metotlarının ise yanlış olduğunu söyleyen bir
Başbakan tarafından yönetiliyor. Bu noktada Bulgaristan'ın yeni
metotlara geçtiği anlaşılıyor. Beşincisi, GERB ile AKP arasındaki
ilişkinin son derece iyi olduğu ortada ki, bu durum HÖH'ün iki ülke
arasındaki ilişkilerde köprü olma iddiasını zayıflatıp, GERB'in
ekmeğine yağ sürüyor. Bütün bunlarla birlikte, geçen hafta AGİT'ten
Bulgaristan'a azınlıklarla ilgili tavsiye niteliğindeki bağlayıcı
olmayan karar da eklenince, azınlıklara istenilen hakları vermeyen
Sofya Yönetimi, bu kararla kısmen de olsa omuzlarındaki yükü azaltmaya
çalışıyor."