Avrupa Komisyonu başkanlığını devretmeye hazırlanan José Manuel Barroso,
düzenlediği son basın toplantısında Avrupa Birliği eğer genişlemeseydi,
Rusya'nın iştahının Ukrayna ile sınırlı kalmayıp Bulgaristan ve Baltık
ülkelerini de kapsamış olacağını söyledi.
Toplamda iki dönem ve on yıl boyunca AB yürütme organının başında
bulunan Barroso, başkanlık yaptığı 424. ve son Komisyon toplantısının
ardından basının karşısına son kez çıktı.
Görev süresi boyunca
Barroso'nun en büyük başarılarından biri AB genişlemesi oldu. 2004'te 10
ülke (Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Slovenya,
Litvanya, Letonya, Estonya, Kıbrıs ve Malta), 2007'de Bulgaristan ve
Romanya, 2013'te ise Hırvatistan AB'ye üye oldu.
Üye olmalarından
yedi yıl sonra Komisyon'un halen yasaların uygulanmasındaki eksiklikler
sebebiyle takip ettiği Bulgaristan ve Romanya'nın katılımlarının
güvenilir olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Barroso, bu kararı güçlü bir
şekilde savundu.
Barroso, 'Bir an için, bu ülkelerin Avrupa
Birliği'ne katılmadığını hayal edin. O zaman büyük olasılıkla şimdi
yalnızca Ukrayna'yı tartışıyor olmazdık. Büyük ihtimalle Bulgaristan'ı
veya Baltık ülkelerini de tartışıyor olurduk. Bu sebeple, yapılan
doğruydu. Elbette ki mükemmel değildi. Ama içtenlikle söyleyeyim ki, bu
yıllarda Avrupa entegrasyonunda yaşanan sorunların sebebi Bulgaristan ve
Romanya mıydı? Elbette hayır' dedi.
Görevini devretmeye
hazırlanan Komisyon Başkanı, karar alma sürecini yeni üye ülkelerden
daha çok zorlaştıran eski üye ülkeler bulunduğunu söyledi. Barroso aynı
zamanda genişlemenin süreci işlemez hale getireceğine dair karamsar
beklentilerin aksine, 28 ülke arasında karar alma mekanizmasının
işlediğini belirtti.
EurActiv'in yönelttiği, AB'nin, kararların
tek kişi tarafından alındığı Rusya ile nasıl rekabet edebileceği
sorusunu yanıtlayan Barroso, tüm kararları Putin'in almasının sistemi
daha tutarlı hale getirmediğini söyledi.
Barroso, 'Rusya'daki karar alma sistemini Avrupa Birliği'nde istemiyoruz. Bunu istemiyoruz' dedi.
Barroso,
Rusya'daki 'tutarlılıkla ilgili' olarak Putin'in birkaç yıl önce,
Ukrayna'nın NATO'ya katılımına ilişkin itirazları bağlamında, ülkenin
AB'ye katılmasına herhangi bir itirazları bulunmadığına dair bir
açıklamasını 'daha bugün bulduğunu' söyledi.
Barroso, '[Putin'in]
bunu bana görüşmelerimizde pek çok kez söylediğini hatırlıyorum, ama
kayıtlara geçmiş halini bulamamıştım. Ancak biliyoruz ki son zamanlarda
Rusya Ukrayna'nın yalnızca NATO üyeliğine değil, bizimle bir ortaklık ve
serbest ticaret anlaşması [imzalamasına] da karşı çıktı [...] Karar
almada daha merkezi bir sisteme sahip olmanız daha tutarlı olduğunuz
anlamına gelmiyor ve esasen [...] küresel siyasetteki diğer aktörlerden
daha tutarlıyız' dedi.
EurActiv'in, Ban Ki-mun'un ikinci görev
süresi 2016'da dolduktan sonra BM Genel Sekreterliği'ne aday olup
olmayacağı sorusuna uzun bir yanıt veren Barroso, bu öneriye kapıyı
kapatmadı.
Barroso, 'Siyasi atamalar, veya kendi ülkemdeki
seçimler, veya bahsettiğiniz gibi Birleşmiş Milletler konusunda nihai
kararımı vermedim' dedi.
EurActiv.com, Georgi Gotev