AKP'nin 6. seçim zaferi
30 Mart 2014 Pazar |
Yordan Kirilov'un koleksiyonunda 189 ülkeden yaklaşık 8 bin gazete kupürü bulunuyor
29 Mart 2014 Cumartesi |
Demir Perde döneminde sadece elçiliklere gönderdiği mektuplarda yabancı gazete temin edebildiğini aktaran koleksiyoncu, 1990'dan sonra hem ülkeye demokrasinin gelmesi hem de daha sonra internetin yaygınlaşmasıyla hobisi için büyük fırsatlar oluşturduğunu söylüyor.
Interneti kullanmaya başlamasıyla yeniden doğduğunu söyleyen Kirilov, bu sayede dünyanın her bir tarafından insanlarla görüşmeyi ve gazete talebini iletmeyi başardığını kaydediyor.
Önüne sürekli yeni amaçlar koyan profesyonel aşçı, Rusya'da yayınlanan yaklaşık 600 bin gazetenin sayılarını elde etmek istiyor.
Kirilov'un koleksiyonuna yıllarca eşi karşı çıkmış: "Öyle bir dönemden geçtik ki, 15 yıl kadar bir zaman önce eşim 'Ya ben, ya gazetelerin' ikilemeyi önüme sundu. Tabi ben hiçbirinden vazgeçme niyetinde değildim ve bu yüzden 'sen de gazeteler de' dedim. Zamanla o da alıştı ve şu anda bir yerde herhangi bir değişik gazete gördüğünde bana getiriyor, bu sende var mıydı diye soruyor. Yardımcı oluyor yani."
EN ESKISI TUNA GAZETESI
Koleksiyonunda kuşkusuz en çok değer verdiği gazete aynı zamanda en eskisi olan Tuna (Dunav) gazetesi.
Mithat Paşa'nın vali olduğu dönemde çıkan Tuna o zamanda Osmanlı'da ilk bölgesel yayın olarak çift dilli Tuna vilayetinde Bulgarca ve Osmanlıca olarak basılmıştı. Kirilov'un elinde bulunan gazete 15 Nisan 1868 tarihinden olup, hususi ve umumi haberler olarak ikiye ayrılıyor.
BALKAN SAVAŞINDAN MANŞETLERI OKUYOR
Koleksiyondaki diğer nadide parça ise Bulgarca yayınlanan 13 Ekim 1912 yılı tarihli 'Reç' (Nutuk. Balkan savaşlarını konu alan sayının baş sayfasında Bulgarların Kırklareli'yi alması 'Lozengrad düştü' başlığı ile veriliyor. Diğer sayfasında ise savaşın seyri anlatılıyor. Bu gazete için kendisine 500 leva (250 Euro) teklif edildiğini, fakat bunun paha biçilmez olduğu için teklifi reddettiğini belirten Kirilov, gazetelerinin arşiv niteliği taşıdığının şuurunda.
DAĞISTAN'DAKI 15 DILDEN GAZETELER VAR
Rusya'da bölgesel halkların kendi dillerinde çıkardığı gazetelerin de kendisi için değerli olduğunu ifade eden Kirilov, Dağıstan'da kaybolmak üzere olan 15 dilde gazete çıktığını ve bunların kendisinde var olduğunu belirtiyor. "Bu dilleri hiçbir zaman duymamış olabiliriz ve hatta bize egzotik gibi gelebilir ama Avarca, Tabasaranca, Lakça gibi hususi diller mevcut orada." diyen Kirilov, özel sayıların kendisi için paha biçilmez olduğunu vurguluyor.
SADECE 300 TIRAJI OLAN ÇINCE GAZETEYI MUHAFAZA EDIYOR
Topladığı kupürleri ülkelere, yıllara ve dillere göre kategorize eden Kirilov, 1980 yılında oluşturmaya başladığı koleksiyonun ilk el yazması kataloğunu da muhafaza ediyor.
Bunun dışında koleksiyonunda Bulgaristan'da basılan ilk Fransız gazetesi 'La Parole Bulgare' (1936) ve 1914'ten The Times gazetesini bulunduruyor. Kirilov, dolabında ufak bir cam yapı üzerine nakşedilmiş ve sadece 300 adet basılan Çince bir mini gazete saklıyor.
Koleksiyonculuğun dünyaya açılan bir pencere gibi gören Kirilov, bu vesileyle her gün yeni yeni insanlarla taşışmaktan mutlu olduğunu ifade ediyor.
CHA
AP milletvekili seçimlerine katılacak siyasi partiler 9 Nisan'a kadar kayıt yaptıracak
Başmüftü Aliş, Başbakan Oreşarski ile görüştü
25 Mart 2014 Salı |
Kur'an-ı Kerim hediye etti.
Kapitan Andreevo Gümrük Kapısı'nın onarımı 30 Haziran'da tamamlanacak
BULTÜRK'ten AKP'ye destek
Bayrampaşa'daki Titanic Hotel'de konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen BULTÜRK üyeleri, 30 Mart Yerel seçimler ile ilgili tavrını Ak Parti'den yana kullandı. Bulgaristan Türkleri Genel Sekreteri Müjgan Deniz tarafından yapılan basın açıklamasında, Bulgaristan Türklerine manevi desteklerini esirgemeyen Bayrampaşa Belediyesi'nin destekleneceği ilan edildi.
BULTÜRK Genel Başkanı Rafet Ulutürk ve Yönetim Kurulu üyelerinin de katıldığı basın toplantısında, bildiriyi okuyan Genel Sekreter Müjgan Deniz, "30 Mart yerel seçimlere yönelik olarak Balkan göçmenlerinin tamamını temsil ettiğini iddia eden bazı STK'lar açıklama yapmıştır. ve maalesef Ak Parti'den memnun olmadıklarını ve seçimlerde de Ak Parti'nin dışındaki siyasi hareketleri destekleyeceklerini beyan etmişlerdir. Gerekçe olarak ise; Rumeli-Balkan göçmenlerine aday listelerinde yer verilmemesi gösterilmiştir. Ancak doğrusunu söylemek gerekirse bu iddia edilenler doğru değildir. Çünkü geçmiş seçimlerde olduğu gibi, önümüzdeki seçimlerde de çok sayıda insanımız Ak Parti listelerinden aday gösterildi. Umut ediyoruz ki; inşallah da kazanacaklar ve ilçelerimize, ülkemize faydalı oldukları gibi, gelmiş oldukları memleketlerine de faydalı olacaklardır" dedi.
Bulgaristan Türkleri olarak aslı hedeflerinin, Balkanlarda yaşayan Türk ve Müslüman topluluklarının bekası ile can ve mal güvenliğini, kültürlerinin geleneklerinin, örf ve adetlerinin korunması olduğunu savunan Deniz, sözlerini şöyle noktaladı: "Tarihi eserlerimizin korunmasına yönelik çalışmalar yapan herkesin neferi olmaya bizler BULTÜRK Derneği olarak hazırız. Bu bağlamda olaylara baktığımızda, son on yıl içinde Türkiye Cumhuriyetimizin TİKA, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı aracılığı ile olduğu gibi Yunus Emre Vakfı ,İstanbul, Bursa Büyükşehir Belediyeleri yanında bir çok Ak Parti Başkanlığındaki ilçe Belediyesi ile birlikte Balkanlarda hiçbir dönemde yapılmayan yatırımlar yapılmış olduğunu görürüz. Buna en çarpıcı örnek; Bayrampaşa Belediyemizin 9 yıldır büyük bir başarı ile yaptığı Balkanları yeniden ayağı kaldıran 'Kardeşlik Sınır Tanımaz' projesidir. Bunları hepimiz görüyoruz ve bunları görmezden gelmek gerçekleri inkar etmektir. Bu nedenle bu yerel seçimlerde Ak Parti'yi destekliyoruz."
Geçtiğimiz günlerde bazı Balkan göçmenlerinin Ak Parti karşıtı tavır takınmasına karşılık olarak, Türkiye'de ciddi bir oy potansiyeli taşıyanBulgaristan Türkleri Derneği, bugün bu tür grupların göçmenlerin tamamını temsil etmediğini ileri sürerek yerel seçimlerde iktidar partisinin yanında olduklarını duyurdu.
Kırım Türkleri Dernekleri: Rusya'nın Kırım'da Yaptığı Terörist İstiladır
BAK-TÜRK Başkanı Cemil Ünal, Ankara'daki genel merkezde yaptığı basın toplantısında Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine yapılmış olan açık saldırın haklı görülebileceği bir gerekçe olamayacağını vurgulayarak "Dünyanın bugün geldiği noktada geçtiğimiz yüzyıllara ait istila ve nüfuz bölgeleri kurma teşebbüsleri asla kabul edilemez." dedi.
Ünal, Kırım Tatarları'nın vatanlarından ve milli haklarından asla vazgeçmeyen ve bunun uğrunda en yılmaz şekilde mücadele eden yiğit bir halk olduğuna işaret ederek "Ancak bu vasıfların yanında demokrasiye insan haklarına, hukukun üstünlüğüne ve barışa bağlılık da Kırım Tatar halkının hiçbir zaman sapmadığı milli prensipleri ve sosyal gelenekleridir. Bu, her zaman da böyle kalacaktır." dedi.
Kırım Tatarları'nın Kırım'da ve Ukrayna'da yaşayan diğer etnik gruplarla hiçbir şekilde husumetinin bulunmadığına dikkat çeken Ünal, "Biz Kırım'da ve bütün Ukrayna'da hiçbir halkın diğerine zulmetmediği birbirine saygı gösterdiği hukuk ve demokrasi içinde yaşadığı bir düzen istiyoruz." ifadelerini kullandı. BAK-TÜRK Başkanı Cemil Ünal, federasyon olarak Bulgaristan,Azerbaycan, Kırım ve Batı Trakya Türklüğü bu terörist oldu bittiyi tanımayacaklarını dile getirerek şöyle devam etti: "Kırım Tatar halkıUkrayna'nın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve demokratik düzeninin sonuna kadar savunacak, yegane vatanı olan Kırım yarımadasının Rusyatarafından gasp edilmesini asla kabul etmeyecektir. Federasyonumuz Kırım Türkleri'nin bu kararlı ve ilkeli tutumunda her zaman Kırımlı kardeşlerimizin yanında saf tutacaktır. Kırım'ın kaderinin belirlenmesinde Kırım Tatar halkını ve onun iradesini hiçe sayan bütün karar ve uygulamalar hukuken ve siyaseten yok hükmündedir."
Burgas iline bağlı Demir Köyü camisine camdan minare yapıldı
Bu sene başında tekrar toplanana yardımlar da betondan minareye yetmeyince köy muhtarı ve cami encümenlerinin de ortaklaşa kararıyla camiye camdan bir minare yapıldı.
Köy muhtarı Mecit Niyazi, "Bu köyde nüfus bakımından çok sayılmayız. Bu yüzden ibadethanemizi tamama erdirebilmek için zorlandık. Son olarak da camimizin minaresini dikerek camimizi tamamlamış olduk. Cami encümenleriyle aldığımız kararda minareyi camdan yapmaya karar verdik. Şu anda minaresi camdan yapılmış başka bir cami yok ülkede.Aynı zamanda minaremiz ışıklandırınca çok güzel de bir görüntü çıkıyor ortaya." dedi.
Karadeniz’de gemi turları düzenleyen şirketler gezi güzergahlarını Bulgaristan, Türkiye ve Yunanistan’a kaydırdı
Cecilia Malmström:'Çitler ve duvarlar problemleri çözmüyor'
İki günlük ziyaret için Bulgaristan'da bulunan Malmström, Bulgar medyasına yaptığı açıklamada, Bulgaristan'ın sınırlarını koruma görevi bulunduğunu, aynı zamanda insan haklarını koruması gerektiğini belirterek, Bulgaristan'ın sığınmacı akınlarını önlemek için aldığı tüm önlemlerin Ab kurallarına ve Ab'nin uluslararası yükümlülüklerine uygun olması gerektiğine dikkati çekti.
"Mültecilerin insan hakları korunmalı. Uluslararası korumaya muhtaç insanların sığınma haklarına saygı duyulmalı. Çitler ve duvarlar göç süreçlerinin yönetiminde sistematik sorunları çözemiyor ve kısa vadeli çözümlerdir" diyen Malmström, Ab ülkelerinin uzun vadeli çözümlere ihtiyaç duyduğuna işaret etti.
Ab ülkelerinin, göç ve sığınma hakkıyla ilgili sorunlarla başa çıkabilmeleri için sınırlarını çağdaş ve insani yöntemlerle koruması gerektiğini ifade eden Malmström, orta ve uzun vadeli yapısal reformlara ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Türkiye ile ilişkiler
Türkiye'nin Ab ile imzaladığı Geri Kabul Anlaşması ve Vize serbestliği konusundaki diyaloğun başlangıcının, Türkiye'nin Ab ile işbirliği isteğini gösterdiğini belirten Malmström, Geri Kabul Anlaşması'nın yakın zamanda yürürlüğe gireceğini söyledi.
Malmström, bunun da Türkiye'deki yetkilileri, reformların devamı ve Ab üyesi ülkelerle işbirliği için teşvik edeceğine inandığını sözlerine ekledi.
AA
Türkan Bebeğin Anısı Bursa'da Yaşatılıyor
Özellikle 1980'li yıllarda Bulgaristan'da yaşanan asimilasyon politikaları sonucu, komünist rejim tarafından büyük baskılara maruz kalan, dinlerini yaşamanı engellenen ve camileri kapatılan Türkler, baskılara karşı sessizliğini 1984 yılında bozmuştu. Killi Bölgesi'nde yaşayan Türkler, 26 Aralık 1984 tarihinde kadın erkek, çoluk çocuk bir araya gelip, ellerinde hiçbir silah bulunmadan savunmasız bir şekilde bugünkü adı Benkovski olan Belediye binasına doğru yürümeye başladı. Komünist rejimin askerleri, tamamen savunmasız olan Türk halkını yaylım ateşine tutarken, henüz 18 aylık olan Türkan Feyzullah annesinin sırtındaki kundakta başından vurularak şehit olmuştu. Bulgaristan genelinde Türk direnişinin simgesi olan Türkan Bebek anısına, şehit düştüğü Killi'nin Yurtçular Köyü'ne bir anıtÇeşme yapılmıştı.
30 YIL SONRA ANISI Bursa'DA YAŞATILACAK
Bulgaristan'da yaşanan asimilasyon politikalarından kaçıp, Killi Bölgesi'ndenBursa'ya gelen vatandaşlar tarafından kurulan Killiler Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, Türkan Bebeğin anısını 30 yıl sonra Bursa'da da yaşamak için önemli bir adım attı. Millet Mahallesi'ndeki yeni dernek binasının açılışını yapan dernek yönetimi, hizmet binasının bahçesine de Killi Bölgesi'ndeki Türkan Çeşme'nin bire bir aynısı olan çeşmenin temelini attı. Hem hizmet binasının açılışı hem de Türkan Çeşmesi'nin temelinin atılması nedeniyle düzenlenen törene Ak Parti Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve çok sayıda vatandaş katıldı. Törende konuşan Killiler Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Mümin Kaşmer, Killi halkının Türklüğü kutsal kabul eden, İslam'a sadakatle bağlı ve çalışkan bir toplum olarak bilindiğini belirterek, Bulgar hükümetinin sadece çalışkanlık özelliğini kullanmak istediğini, diğer değerleri ise silmek için yoğun gayret sarf ettiğini hatırlattı. Türklük ve İslam davası uğruna Killi'de şehitler verdiklerini dile getiren Kaşmer, dernek binası önüne yapılacak Türkan Çeşme ile yaşananları hiçbir zaman unutturmayacaklarını kaydetti.
HİÇ BİR MİLLETE ZORLA BENLİĞİNİ UNUTTURAMAZSINIZ
Bulgaristan'da Türk direnişinin simgesi olan Türkan Bebeğin abisi Turhan Öztürk de Bulgaristan'da yaşayan Türklerin 1980'li yıllarda büyük acılar çektiğini belirterek, "Türk ve Bulgar halkı neredeyse kardeş denilecek kadar yakın, sorunsuz bir şekilde birbiriyle yaşıyordu. Ancak Komünist Jivkov rejimi ile Türkler üzerinde baskılar başladı. Türk kimliğimizi yok etmek istediler. Yaşananlar karşısında sessiz kalmayan Killi köylüleri kadın erken çoluk çocuk 26 Aralık 1984'te belediyeye yürüyüşe geçti. Tamamen savunmaz halkın üzerine askerler tarafından yaylım ateşi açıldı. Annemin sırtında henüz 18 aylık dünyadan bi haber olan kardeşim de başından vurularak oracıkta şehit oldu. Bu yaşananlar kendisi de başından vurulan annemin yüreğinde derin açılar bıraktı. Ancak bu yaşananlar hiçbir millete zorla benliğinin unutturulamayacağını gösterdi. Buraya yapılacak anıtın neyi temsil ettiği, gelecek nesiller tarafından iyi bilinmeli" diye konuştu.
BALKANLARIN ARKASINDA Bursa VAR
Törene Bulgaristan'ın Killi Bölgesi'nden gelen öğrenciler de okudukları şiirlerle davetlilere duygusal anlar yaşattı. Türkan Bebek ve bölgedeki direnişi anlatan şiirleri dinleyen bazı vatandaşlar göz yaşlarına hakim olamadı. Daha sonra kürsüye gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, bu milletin sadece Balkanlar'da değil, Anadolu'da da yok edilmek istendiğini ancak bu amaca kimsenin ulaşamayacağını söylediği. Türk Bayrağı'nın hiçbir zaman inmeyeceğini, ezanların hiçbir zaman susmayacağını kaydeden Başkan Altepe, "Biz bunun için 10 yıldır Balkanlar'da çalışıyoruz. Ecdadımızın bundan 625 yıl önce Türk ve Müslüman toprağı yaptığı Balkanlar bizim için ecdat emaneti. Bu emanete sahip çıkmak için elimizden gelini yapıyoruz, yapmaya da devam edeceği. Sadece Bulgaristan'da 4 bin 500 çocuğumuzu sünnet ettirdik, tüm Balkanlar'da da 11 bin 500 çocuğumuzu sünnet ettirmiş olduk. Aşure günlerimiz, Kandil kutlamalarımızla kültürümüzü oralarda en iyi şekilde yaşatırken, camilerimizi de bir bir ayağa kaldırıyoruz. Sadece oradaki Müslümanlara değil, Bulgarlara da nasıl bir komşu olduğumuzu gösteriyoruz. Sel felaketi yaşandı, bölgeye ilk yardım götüren Bursa oldu. Komşularımızın yardımına koştuk. Bu konuda sivil toplum örgütlerine önemli işler düşüyor. İşte Killiler Derneği burada. O bölgedeki faaliyetlerimizde hep yanımızda oluyorlar. Sizler proje üreteceksiniz, biz uygulamaya devam edeceğiz" dedi.
Kendisinin de Bulgaristan göçmesini olduğunu hatırlatan Ak Parti BursaMilletvekili Mustafa Öztürk de 100 yıl süren asimilasyon politikaları ileBulgaristan'da camilerin kapatıldığını, sünnetin ve kurban kesmenin engellendiğini hatırlatarak, ancak Türk hükümeti olarak o bölgedeki Türklerin her zaman yanında olduklarının altını çizdi.
Konuşmaların ardından protokol üyeleri tarafından dernek binası hizmete açılırken, Türkan Çeşme'nin de temeli atıldı.
HÖH, AP Seçimlerinde 400 Bin Oy Hedefliyor
22 Mart 2014 Cumartesi |
Kırcaali'ye partililerle görüşen Mestan, seçimlerin kendileri için son derece önemli olduğunu söyledi. Mestan, "Avrupa Parlamentosu milletvekili seçimlerinde 400 bin oy almayı hedefliyoruz" dedi.
"Bu seçimlerde, yurt dışından (Türkiye) gelen oylara bağlı olduğumuz savı yıkılacak" diyen Mestan, partisinin aday listelerini 15 Nisan'dan sonra açıklayacaklarını kaydetti.
-Borisov'a "asimilasyon politikası" hatırlatması
Kırcaali'de anamuhalefet Bulgaristan'ın Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşlar Partisi (GERB) lideri Boyko Borisov'la da görüşen Lütfi Mestan, kendisine beş yıl önce Türklerle ilgili sözlerini hatırlattığını söyledi.
Mestan, "Borisov'la ilk ele aldığımız konu ülkedeki etnik barış oldu. Etnik barış, her türlü önyargıdan daha önemlidir ve partiler üstüdür" dedi.
Borisov'un, komünist rejimin iktidarı döneminde Türklere uygulanan baskıların amaçlarının da kınandığını söylediğini aktaran Mestan, Borisov'dan bunu yeni duyduğunu vurguladı.
Çanakkale Şehitleri Kırcaali'de Anıldı
Bulgaristan'da Türklerin en yoğun yaşadığı şehirlerin başında gelen Kırcaali'de, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi'nin 99. yıl dönümü vesilesiyle anma programı düzenlendi.
Kırcaali Türk Kültür ve Sanat Derneği tarafından organize edilen anma etkinliğine katılan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden Prof. Dr.Ahmet Mete Tuncoku da Çanakkale Savaşlarıyla ilgili konferans verdi.
Dernek Başkanı Müzekki Ahmet, dualar ve saygı duruşuyla başlayan etkinlikte, Çanakkale şehitlerini anma toplantısının bu yıl dördüncüsünü düzenlediklerini belirtti. Ahmet, Batı Trakya'daki Türklerin önerisi üzerine Kırcaali'de de Çanakkale şehitlerini anma etkinlikleri düzenlemeye başladıklarını ifade etti.
Anma toplantısına katılan Türkiye'nin Filibe Başkonsolosu Şener Cebecide Çanakkale şehitlerini Kırcaali'de anma ve bu vesileyle bir araya gelmenin kendileri için çok daha anlamlı olduğunu vurguladı. Cebeci,Bulgaristan'da Çanakkale şehitlerini anma etkinliklerini gelenek haline getiren Türk Kültür ve Sanat Derneği'ne teşekkür etti.
Çanakkale'de şehit olanlar arasında Kırcaalilerin de bulunduğunu vurgulayan Cebeci, "Mezar taşlarında Kırcaali yazan kabirler de var. Sizin dedeleriniz de şehitler arasında. Dolayısıyla Türkiye'nin kuruluşunda sizlerin de payı var ve biz bunun için müteşekkiriz" dedi.
Çok sayıda Kırcaalilinin katıldığı anma programında konuşan Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Azis de Çanakkale şehitlerini anma etkinliğini düzenleyerek Çanakkale ruhunu yaşatmaya gayret gösterenlere teşekkür etti.
Çanakkale ile Kırcaali arasındaki bağların çok fazla olduğuna vurgu yapan Azis, "Defalarca Çanakkale'yi adım adım gezdik, oradaki ruhu hissettik. Mezar taşlarında Kırcaali yazısını gördükten sonra da gözyaşlarımızı tutamadık" diye konuştu.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden Prof. Dr. Ahmet MeteTuncoku da anma etkinliğinde verdiği konferansta, Birinci Dünya Savaşı'nın birçok cephesinin sadece birisi olan Çanakkale Savaşı'nın, aradan 100 yıl geçmesine rağmen giderek büyük ilgi topladığının altını çizdi. Tuncoku, Türkiye'nin Çanakkale Savaşı'nda 250 bin kişiyi kaybettiğini belirtti.
Kırcaali'deki Çanakkale şehitlerini anma toplantısının sonunda, Kürşat Kızbaz'ın yönettiği "Uyarı" adlı belgeselin gösterimi yapıldı.
AA
Tel örgü yüzünden 9 üst düzey askeri personele ceza
21 Mart 2014 Cuma |
Savunma Bakanı Angel Naydenov, "maliyeti şişirilmiş projede" yaşanan sorunlardan 4'ü general olmak üzere 9 üst düzey askeri personeli sorumlu tuttu.
Başbakan Plamen Oreşarski'nin talimatı üzerine proje konusunda yapılanMali denetim raporuna ilişkin basına açıklama yapan Naydenov, işine son verilecek, uyarı alacak ve ceza verilecek 9 kişi arasında generallerin yanı sıra albay ve yarbayların yer aldığını söyledi. Naydenov, "Görmemiz gereken dersi aldık. Proje, yapılan hataları düzeltmek koşuluyla devam edecek" diye konuştu.
İnşaat çalışmalarına hala başlanamayan projenin 60 gün içinde tamamlanabileceğini açıklayan Naydenov, tel örgü inşaatına ne zaman başlanacağı konusunda net bir tarih vermedi.
Savunma Bakanlığının, birlikte çalıştığı bazı şirketlerle görüşmelerinin hala devam ettiğini kaydeden Naydenov, Başbakan Oreşarski'nin verdiği talimatlar gereği yapılan ek görüşmeler sonucu projenin genel maliyetinin düşürüldüğünü söyledi.
Yaklaşık 10 milyon leva (5 milyon avro) olması beklenen projenin maliyetinin sürekli artması nedeniyle Başbakan Oreşarski, Mali denetim yapılmasını talep etmişti. Denetim öncesi ve sonrası, görev sorumluluğunu paylaşan Savunma ve İçişleri Bakanlıkları arasında gerginlik yaşanmıştı.
Tel örgü projesi, Suriyeli ve diğer uyruklu sığınmacıların Türkiye'denBulgaristan'a kaçak yoldan girdiği en riskli 33 kilometrelik bir güzergahı kapsıyor. Yaklaşık 12 bin sığınmacının bulunduğu Bulgaristan, Türkiyeüzerinden ülkeye girmeye çalışan sığınmacılara karşı fiziksel ve teknolojik engellerini artırmaya çalışıyor.
Сюлейман Гьокче: Усилено се работи по газовата връзка между България и Турция
Batı Avrupa'nın İkinci El Ev Eşyasına Rağbet Artıyor
20 Mart 2014 Perşembe |
Ab'ye üyelikle birlikte tüm ithalat vergilerinin kalkması üzerine, Bulgaristan'a ithal edilen ikinci el otomobillerinden sonra son yıllarda Batı Avrupaülkelerinden ülkeye getirilen ikinci el ev eşyası, araç ve gereçler ülke genelindeki bit pazarlarında satılıyor.
Kullanılmış bisikletlerden çamaşır makinalarına, ikinci el araç lastiklerinden ekmek kızartma makinalarına, perdelerden sandalyelere kadar birçok kullanılmış eşyayı bu pazarlarda bulmak mümkün oluyor.
Kırcaali pazarında ikinci el bisiklet satan Ahmet Yusuf, "KardeşimAlmanya'da ekmek parası peşinde. Yılda iki defa Bulgaristan'a geliyor ve gelirken de ikinci el ne bulursa arabasına doldurup getiriyor. Ben deBulgaristan'daki pazarlarda satıyorum" diyor.
İkinci el eşya satılan pazarlara ilgi, AB üyesi ülkeler arasında Bulgaristan'da asgari ücretin en düşük, halkın alım gücünün ise zayıf olması nedeniyle artmaya devam ediyor.
Levent Temiz iade edilmeyecek
18 Mart 2014 Salı |
Ergenekon Davası'ndan 10 yıl hapis cezası aldıktan sonra geçen yıl Ağustos ayında Bulgaristan’a sahte kimlikle kaçak geçmek isterken yakalanan Levent Temiz hakkında Burgas şehrindeki Temyiz Mahkemesi beraat kararı vererek, Türkiye’nin iade talebini reddetti.
Böylece Temyiz Mahkemesi, daha önce Burgas İl Mahkemesi’nin aldığı aynı yöndeki kararı onaylamış oldu.
Kararın ardından Al Jazeera Türk’e konuşan Levent Temiz, hakkındaki tutuklama kararına rağmen Türkiye'ye dönmek istediğini söyledi.
Adil bir yargılamadan başka bir şey istemediğini belirten Temiz, “Mahkemeler Rabbime şükür sonuçlandı. Rabbim nasip ederse ülkeme dönmeyi düşünüyorum. Alnımız açık” dedi.
Temiz, “Büyük bir mücadeleden sonra Ergenekon’un siyasi bir dava olduğunu ispatlamayı başardık" ifadesini kullandı. Temiz, cezaevinden çıktıktan sonra Burgas sahiline gidip 'özgür' bir fotoğraf çektirdiğini söyledi.
Al Jazeera
Harmanli'deki Suriyeli sığınmacılardan eylem
Öğle saatlerinde Harmanli'deki geçici barınma merkezinin ana girişine toplanan yaklaşık 150 Suriyeli, iki aydır devlet tarafından kendilerine verilen, kişi başı 65 levalık yardım parasını alamadıklarını belirtti.
Suriyeliler, statüleri ile ilgili prosedürlerin de hızlandırılmasını talep ettiler.
Geçici barınma merkezi yetkilileri ise yardım paralarının hafta sonuna kadar ödeneceğini açıkladı.
Bulgaristan'da çeşitli ülkelerden toplam 11 bin civarı sığınmacı bulunurken, bu rakamın yarısını Suriyeliler oluşturuyor.
AA
Elektronik kelepçe geliyor
Bakan Zlatanova, Bulgaristan ceza mevzuatında elektronik gözetim uygulamaları konusundaki bir toplantıda, “Cezaevi, ceza uygulamasında son çare olmalı” dedi ve elektronik gözetimin avantajlarını anlattı.
Zlatanova, mahkumların gerek sosyalleşmesi, gerekse bütçeye verdikleri yükünün azaltılması için GPS özelliği bulunan elektronik kelepçe uygulamasının verimli çözüm olacağını savundu.
Cezaevinde kalan bir mahkum için devletin günlük masrafının 2,5 avro olduğunu ifade eden Zlatanova, elektronik kelepçe uygulaması ile bu maliyetin yarı yarıya düşürebileceğini söyledi ve cezaevlerinin doluluk sorununun da kısmen azalacağını öne sürdü.
Bulgaristan'da haklarında denetimli serbestlik kararı alınan veya ev hapsinde bulunan mahkumlar ile ilgili elektronik kelepçe uygulamasının iki yıllık pilot proje maliyetinin 600 bin avro civarında olacağı belirtildi. Proje, Norveç’in sağladığı bir finansal mekanizma ile desteklenecek.
Pilot projenin amacı, su geçirmez ve kırılmaz elektronik kelepçenin topluma tanıtılması olacak.
Nüfusu 7,34 milyon olan Avrupa Birliği’nin en yoksul üyesi Bulgaristan’ın açık ve kapalı cezaevlerinde bulunan mahkum sayısı 11 bine yaklaşıyor. Adalet Bakanlığı, ekonomik sıkıntılar yaşayan ülkede ihtiyaç duyulan 10 yeni cezaevinin inşaatı için 1 milyar avroluk ek bütçe yaratılması gerektiğini açıklamıştı.
Şumnu şehrindeki Kılak Camisi'nin girişine "ölüm" yazıldı
Bulgaristan'da Türklerin yoğun yaşadığı Şumnu şehrindeki Kılak Camisi'nin girişine, kimliği belirsiz kişi veya kişilerce "ölüm" yazıldı.
Bulgaristan Başmüftülüğü'nden yapılan açıklamada, Bulgaristan'daki Müslümanlara ait dini mekanlara yönelik tacizlerin devam ettiği belirtildi,
Başmüftülüğün açıklamasında, son olarak Şumnu'da bulunan Şerif Halil Paşa Camisi'nin dış duvarına kırmızı boyayla benzer ifadeler yazıldığı hatırlatıldı.
Açıklamada, ilgili kurumlara başvuru yapıldığı ve en kısa sürede cami ve Müslümanlara karşı bu tür eylemde bulunanların bulunup cezalandırılması istendi.
Dini mekanlara saldırılarla ilgili daha önce yapılan açıklamada ise "Toplumumuzdaki Vandalizm unsurları Bulgaristan'daki Müslümanların ibadet ve dini mekanlarını kirletiyor. Bu tür hareketler, ülkedeki Müslüman ve gayri Müslümler arasında ihtilaf yaratma çabalarıdır" denilmişti.
AA
Silah Ruhsatları Denetleniyor
Bulgaristan'da geçen hafta Lyaskovets'ta psikolojik sorunları olan bir kişinin bir polis memurunu öldürmesi ve üçünü de yaralamasının ardından ülkedeki tüm silah ruhsatlarının denetimden geçirilmesine karar verildi.
Başsavcı Sotir Tsatsarov'un talimatı üzerine bugün başlatılan silah ruhsatı denetimi, silah ve patlayıcı madde yasası çerçevesinde yapılıyor.
Denetim kapsamında, il emniyet müdürlüklerinden silah ruhsatı verilen tüm şahıslar hakkında bilgi istendi.
25 Nisan tarihine kadar sürecek ruhsat kontrolünün, avlanma veya korunma amacıyla alınan tüm silah ruhsatlarını kapsayacağı belirtildi.
Bulgaristan Başsavcılığı'nın basın bürosundan yapılan açıklamada, denetimin sonunda ülke genelinde silah ruhsatı verilen tüm şahısların isim listesinin Başsavcı Sotir Tsatsarov'a sunulacağı kaydedildi.
AA
Bulgaristan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'na Angel Angelov Atandı
14 Mart 2014 Cuma |
Bulgaristan'da Milliyetçilik Yükselişte
6 Mart 2014 Perşembe |
Cinayet suçlamasıyla yargılanan birinin kefaletle salıverilmesi, dünyanın hemen her ülkesinde protestolarla tepki görür. Fakat bu kez, farklı bir hikaye söz konusu. Zira geçen hafta ceza almaksızın serbest bırakılan kişi sadece cinayet zanlısı değil, aynı zamanda Bulgaristan'daki ırkçı şiddetin simgesine dönüşen bir isim.
Petko Elenkov adlı güvenlik görevlisi, geçen yıl hırsızlık yapmak üzere bir buzdolabı deposuna giren Roman bir genci duvardan atlayıp kaçmaya çalışırken vurarak öldürmüştü. 50 yaşındaki Elenkov, suçlamaları reddetti. Olay sonrasındaki bir yıl boyunca dava bir türlü başlayamadı. Ardından Elenkov 2 bin 500 euro kefaletle serbest bırakıldı. Bunu protesto eden ve adalet isteğiyle sokaklara dökülen Roman gruplar ise uyarı aldılar. Sonrasında da aşırı milliyetçi ve Nazi yanlısı gruplar gösteriler düzenledi.
'Milliyetçilik, yükselişte'
Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da DW'ye konuşan Roman getto merkezinde bulunan sivil toplum örgütü başkanı olan Fırsat Eşitliği Girişimi'nden Daniela Mikhaylova, milliyetçiliğin Bulgaristan'da yükselişe geçtiğini belirtiyor. Gelinen noktada milliyetçi tutumun sonucu doğan şiddet eylemlerinin medyada 'Romanlar bunu hak ediyorlar' başlıklarıyla onaylandığını belirten Mikhaylova bu tür haberlerin kamuoyunun 'şiddeti' meşru bir şeymiş gibi algılamasına neden olduğunun altını özellikle çiziyor.
Resmi istatistiklere göre Bulgaristan'da yaşayan Romanlar 400 bin kişilik nüfuslarıyla ülkedeki en kalabalık ve en çok saldırıya maruz kalan etnik grup. Ne var ki, nefret söylemleri ve ayrımcılığa hedef olanlar sadece onlar değiller.
Tüm etnik gruplar tehlike altında
Bulgaristan Yahudi Derneği başkanı Solomon Bali, "Müslümanlar, Yahudiler, eşcinsel toplulukları ve yabancı göçmenler de bu nefretin hedefi" sözleriyle durumun ciddiyetine işaret ediyor.
Saldırıların son yıllarda daha agresif ve sistemli bir hale dönüştüğünü belirten Bali, son 10 yıl içinde meydana gelen Köstendil Musevi Mezarlığı'nın tahrip edilmesi ve Burgaz Sinagogu'nun yakılması olaylarının internette ve sosyal medyada gerçekleşen anti-semitizm propagandanın sonucu olduğunu da sözlerine ekliyor.
Çeşitli basın organlarında, sadece bu kış ayları içerisinde Asyalı ve Afrikalı mültecilere yönelik bir düzineyi aşkın silahlı saldırı düzenlendiği haberleri yer aldı. Geçen ay da milliyetçi bir çete, Filibe'de 15'inci yüzyıldan kalma bir camiye saldırarak binanın camlarını kırdılar.
Bulgaristan Helsinki Komitesi Başkanı Krassimir Kanev, etnik ve dini temelli saldırıların yalnızca küçük bir kısmının hukuki kovuşturmaya uğradığını söylüyor. Bu davalardan birinde, Bulgar ırkçı grubun mağdur olduğu iddiasıyla davanın Romanlara karşı açıldığını da sözlerine ekliyor.
Ab'nin gözü Bulgaristan'da
2007 yılından bu yana Ab üyesi olan Bulgaristan, halen Avrupa Birliği Komisyonu tarafından sıkı şekilde takip edilmekte. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) intikal eden vakaların sayısında ciddi artış gözlemleniyor.
Kanev, AİHM'de sorgulanan en son davalardan birinin, 2011 yılında milliyetçi grupların Sofya'da bir camiye düzenledikleri saldırı olduğunu kaydediyor. Kanev, Sabah namazından hemen önce gerçekleşen saldırıda cami bekçisinin vahşice dövüldüğünü ve cemaate taşlarla saldırılarak 'Teöristler, burası Türkiye değil, ülkemizin topraklarını işgal etmeyin' şeklinde sloganlar attıklarını anlatıyor.
Söz konusu saldırının failleri Bulgaristan'da görülen mahkemede sadece polis memuruna hakaretten suçlu bulundular. Suçun dini nefret boyutu ise hiç ele alınmadı. Bulgar Hukuki Girişimler Enstitüsü direktörü Hristo Ivanov, hukukun üstünlüğü ilkesinin Bulgar devlet kurumlarında başarısızlığa uğradığını, siyasilerin de azınlıkları açık şekilde istismar ettiklerini belirtiyor.
'ATAKA' PARTİSİNİN ETKİSİ
Krassimir Kanev ise devlet kurumlarının çoğunun, büyük oy yüzdesiyle parlamentoya giren milliyetçi parti ATAKA'dan etkilendiği görüşünde. Kanev, "ATAKA partisinin bir milletvekili, şu anda Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu'na başkanlık ediyor. Çıkardıkları yasaların ayrımcılığa destek verir nitelikte olduğuna bu nedenle şaşmamak gerek" diyor.
Solomon Bali de seçmenlerin % 30'unun çok etnik yapılı bir toplumdan, tek etnik yapılı topluma dönüşmeyi arzuladıklarını belirtiyor. Sofya Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nden Petya Kabakchieva ise komşuluk ilişkilerinde de etnisiteye yönelik eğilimin açıkça gözlendiğini kaydediyor.
Kabakchieva, "İnsanların yarısı, Afrikalı, Roman, Arap ya da Çinli komşularla yaşamak istemediklerini söylüyorlar" diyerek olayın sosyolojik boyutunu netleştiriyor. Sadece % 30'luk bir kesimin, Romanların yönetimde olduğu bir şirkette çalışmaya olumlu baktığını belirten sosyolog, halihazırda Romanların % 70'inin temizlik işlerinde çalıştıklarını kaydediyor ve ekliyor: "Bu ırkçı tutumun net göstergesidir ve ivedilikle bir şeyler yapılması gereklidir."
Her şey eğitimle başlıyor
Oysa Bulgaristan kendisini hoşgörüye dayalı etnik modeli benimseyen tek ülke olarak lanse ediyor ve buna tarihten iki örnek veriyordu. Bunlardan biri, 1943 yılında politikacıların Ortodoks Kilisesi'yle beraber 50 bin Yahudi'nin kurtarılmasını sağlayarak bugün yaşadıkları bölgenin oluşturulması süreciydi. Bir diğer ise 1989 yılında Berlin Duvarı'nın yıkılması sonrasında önceden komünist rejim tarafından Türk azınlığın gasp edilen haklarının tekrar iade edilmesi süreci. Yine de bir çok Bulgar, Makedon ve Yunan Yahudilerinin ölüm kamplarına gönderilmesinde ülkelerinin oynadığı rolü inkar etmekte.
Diğer yandan Bulgarların çoğu, 20 yıl boyunca Müslüman azınlığa uygulanan zulmün idrak edilmesinde de başarısız oldular. Çünkü her iki büyük dram da, okul kitaplarında yer bulamadı. Ivanov bu durumu, "Okul kitaplarında sadece resmi söylem öğretilmekte. Bulgar tarihi, azınlıklara dair yaşanmışlıklara yer vermeksizin, siyasilerin ve 'çoğunluğun' tarihi olarak öğretilmeye devam ediyor" sözleriyle özetliyor.
Ivanov'a göre 'tek taraflı'yazılmış tarih her zaman bir şeyleri saklama gayretine ilişkin şüphe uyandıran bir anlatım içeriyor. Ivanov, tüm bu olan bitenin tahlilini şu sözlerle sonlandırıyor: "Toplumca bazı gerçekleri, yapılan yanlışları anlayamadığımız sürece, komşularımızdan korkmak ya da intikam almak ümidiyle yaşamaktan başka seçeneğimiz de kalmıyor."
DW
Başmüftü Hacı, Kırım Müftüsüyle Görüştü
Bulgaristan'ı doğrudan ilgilendiren 7 ana konuda karar alındı
5 Mart 2014 Çarşamba |
Toplantıda Ukrayna'daki son durum değerlendirilirken, Bulgaristan'ı doğrudan ilgilendiren 7 ana konuda karar alındı.
Güvenlik Kurulu toplantısında Bulgaristan açısından risk yaratacak faktörleri değerlendirecek kriz masasının kurulmasına, Ukrayna'dan gelen doğalğazın kesilmesi ülkedeki doğalgaz ve petrol mevcudiyetinin değerlendirilmesine, bu ülkeden olası bir sığınmacı akınının karşılanmasının planlanmasına, Bulgaristan'ı da etkileyebilecek Ukrayna topraklarındaki olası bir nükleer kaza veya radyasyon sızıntısı durumunda alınacak önlemlerin belirlenmesine, ülkeye silah ve diğer tehlikeli maddelerin transferinin önlenmesi amacıyla Ukrayna'dan gelen ve bu ülkeye yollanan tüm yüklere sıkı denetim uygulanmasına, Bulgaristan'ın, Ukrayna'daki bunalım konusunda dengeli dış siyaset yürütmesine, Bulgaristan'daki Kozluduy Atom Elektrik Enerjisi Santralı ile ilgili, kullanılacak ve kullanılmış yakıt transferlerinin denetiminin yapılması ve bu konuda gerekli alternatiflerin yaratılmasına karar verildi.
Başbakanlıktaki toplantının ardından basına açıklama yapan Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Tzvetlin Yovçev, "Bulgaristan olarakUkrayna'dan ülkeye yapılan gaz alımı, Ukrayna'daki 15 nükleer reaktörün durumu ve bu ülkede yaşayan yaklaşık 300 bin Bulgar kökenli soydaşın durumdan endişeliyiz" dedi.
Ukrayna'da yaşayan yaklaşık 300 bin Bulgar kökenli soydaşın durumundan büyük endişe duyan Dışişleri Bakanı Kristiyan Vigenin de bugün Ukrayna'ya giderek, bu ülke makamlarına özellikle Bulgar azınlığı ile ilgili endişelerini dile getirdi.
Bu arada, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev, Ukrayna'daki gelişmeleri izlemek üzere 2 gün önce kurulan, cumhurbaşkanlığına bağlı kriz masasının çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı.
Plevneliev, Bulgaristan Savunma Bakanı Angel Naydenov ile yaptığı toplantıda Ukrayna'daki son gelişmelerle ilgili bilgi aldı.
Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi, toplantıda özellikle Ukrayna'daki Bulgar azınlığının durumunun görüşüldüğünü belirtti.
AA
Седем мерки във връзка с кризата в Украйна прие на днешното си заседание Съветът по сигурността към Министерски съвет (МС), съобщиха от пресцентъра му. Съветът беше свикан от премиера Пламен Орешарски във връзка със ситуацията в Украйна и евентуалните заплахи за България.
"Създали сме всички необходими условия да следим промените в обстановката и да предприемаме всичко необходимо, така че да гарантираме сигурността на Република България", каза след заседанието вицепремиерът и министър вътрешните работи Цветлин Йовчев. Той изтъкна, че по време на Съвета са били обсъдени всички аспекти на възникналата криза в Украйна и възможните сценарии за нейното развитие. Направен е и анализ на алтернативите.
По думите на вътрешния министър първата от заплахите за България е икономическата - свързана е с доставката на газ. Съществува и риск от временно затрудняване на работата на Лукойл Нефтохим, тъй като пристанището, от което се снабдява рафинерията, е на територията на Украйна, обясни Йовчев.
Според министъра има опасност и от засилен миграционен натиск, ако възникне въоръжен конфликт между Украйна и Русия. По думите му българското население на територията на Украйна, което е между 250 и 300 хиляди души, може да потърси път към България. Йовчев посочи рисковете от възникване и задълбочаване на ксенофобски настроения в Украйна, в резултата на което да бъде застрашено българското малцинство.
Според вътрешния министрът ако трайно се влошат отношенията между Русия и ЕС, може да се затрудни реализацията на големи инфраструктурни проекти като "Южен поток".
Министър Йовчев обяви, че ще се създаде Национален щаб, който ще наблюдава процесите Украйна и ще предприема мерки за минимизиране на рисковете за сигурността на България.
Публикуваме пълния списък от мерки във връзка с кризата в Украйна, приети тази вечер от Съвета по сигурност към МС:
1. Създаване на Национален щаб за мониторинг на обстановката в Украйна и предприемане на мерки за управление и минимизиране на рисковете за сигурността на страната.
2. Оценка на състоянието на запасите на страната от природен газ и нефтопродукти, както и възможностите за реакция при краткосрочно или средносрочно спиране на доставките от Украйна или трайни затруднения в работата на Лукойл –Нефтохим Бургас.
3. Разработване на Национален план за реагиране при бежанска вълна от Украйна.
4. Преглед и актуализация на плановете и мерките за реагиране в България поради евентуални аварии или радиационно замърсяване на територията на Украйна, което би могло да засегне България.
5. Засилване на мерките за граничен и митнически контрол върху граждани стоки или товари от или към Украйна по отношение на трафик на оръжие или стоки с възможна двойна употреба.
6. Провеждане на балансирана външна политика на нашата страна по отношение на конфликта в Украйна.
7. Преглед на плановете за пренос на свежо и отработена ядрено гориво от АЕЦ Козлодуй. Разработване на алтернативи.